Haber: Mesut ERDOĞAN
Bursa Su Kolektifi üyeleri Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü önünde bir araya gelerek torba yasa ile milli park ve orman alanlarının Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı.
Yapılan açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve çok sayıda üye katıldı.
İşte yapılan açıklama:
“Erdoğan-AKP iktidarı yine turizmciye torbadan rant çıkardı. Otel işletmecilerinin geceleme artışına rağmen, otellerinin boş kaldığı ve gecelemelerin günübirlik evlerde yapıldığı ve bu işletmelerin vergi ödenmediği yolundaki açıklamaları iktidara kanun hazırlattı. Vatandaşın bir kaç kuruş daha gelir elde etmek için evini kısa süreli kiraya vermesi imkansız hale getirildi. Halbuki başka şekilde bir düzenleme ile vergilendirilme sağlanabilirdi. Bu torba yasa bu kadarla kalmadı uzun süredir devam eden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetki arttırması için ilave düzenlemeler de getirdi.
Son yıllarda turizmci ne istediyse elde etti. Yetki karmaşası var, otellerimiz istediğimiz gibi büyütemiyoruz, yeni kayak alanları açamıyoruz, dediler. Uludağ Alan Başkanlığı ilan edildi. Uludağ Milli Parkının 2100 hektarlık kısmının milli park statüsü kaldırıldı.
Son olarak, 20 Ekim Cuma günü Meclis Genel Kurulu’ndan jet hızıyla geçirilen özellikle Turizm Teşvik Kanununda değişiklikler içeren torba yasa, 2 Kasım 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlandı. Torba yasa içerisinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Milli Parklar ve Ormanlık alanlar üzerinde yetkilerini arttırmalarını sağlayan ve mutlaka korunması gereken bu alanları kullanıma ve sermayenin kazançlarına açarak önemli yıkımlara yol açabilecek değişiklikler yapıldı.
2021 yılında biz yine burada Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü önünde, Turizm Teşvik Kanunu’na yapılan değişiklikle, denize kıyısı olan ormanlarda ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu gereğince tespit ve ilan edilen yerlerde tahsis izinlerinin ve sözleşmelerin Turizm ve Kültür Bakanlığı’na devredilmesini basın açıklamasıyla protesto ettik. O gün vurguladığımız gibi bugün de AKP’nin 2004’te ilk kapsamlı değiştirdiği kanun olan Maden Kanunu’nun diğer tüm kanunları delen, kanunlarla korunan doğal alanların hükümlerle çelişen, koruma niteliklerini bozan, yıkan anlayışın bir kez daha Turizm Teşvik Kanunu ile devam ettirildiğini görüyoruz. Yetmemiş olacak ki Orman Genel Müdürlüğü ve Milli Parklarda kalan son yetkiler de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 2 Kasımda yürürlüğe giren torba kanun ile devredildi. Aynı zamanda kanunun 14. Maddesiyle personel lojmanları adı altına yeni turizm alanı yaratmak için de korunan alanların tahsisinin önü açıldı.
Orman alanları ile ilgili tüm düzenlemeleri içeren 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 6. maddesi “Devlet ormanlarına ve Devlet ormanı sayılan yerlere ait her çeşit işler Orman Genel Müdürlüğünce yapılır ve yaptırılır. Devletten başkasına ait olan bütün ormanlar, bu Kanunun hükümleri dairesinde Orman Genel Müdürlüğünün kontrolü altındadır” Der.
Buna rağmen torba yasa denen yasalarla Turizm Teşvik Kanunu ve Maden Kanunu gibi kanunlarda bir kaç madde bir kaç fikra da yapılan küçük değişikliklerle orman alanlarına müdahalenin önü açılıyor. Sistemli ve kanuna aykırı bir şekilde tarım ve Orman Bakanlığı’nın koruma ve yetkisinde olan bu alanlarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yetki devri bu tür düzenlemelerle gerçekleştiriliyor. Denge koruma tarafından kullanma kısmına doğru kayıyor, Kısacası Ormanlar ve Milli Parklar sermayenin hizmetine sunulup halkın, yurttaşın geleceği olan doğa talan ediliyor.
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı programında hazırlanacak yeni mevzuatla, orman, su, maden, jeotermal, petrol ve doğal gaz gibi tabii kaynak alanlarında izin süreçlerinin tek elden yönetilebilmesi ve bürokratik süreçlerin azaltılması için üst düzeyde kurumsal mekanizma oluşturulacağı açıklandı.
Bu üst düzey kurumsal mekanizmada sorumluluk Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olacağı belirtildiği için orman alanlarındaki izin süreçlerinde de yetkinin bu bakanlığa devredilmesi riski bulunmaktadır.
20 yılı aşan iktidarında ormanlardan su varlıklarına, sera gazı salımlarından, acele kamulaştırma ile mülksüzleştirmeye kadar sayısız ekolojik ve sosyal yıkımlar sığdıran AKP iktidarı, doğal yapısı ve endemik türleriyle mutlaka korunması gereken son kale olan Milli Parkları ve Ormanları, sermayeye rant sağlama adına göz koymuş durumdadır. Sağlıklı bir ekosistem hem insan türü hem de insan olmayan diğer türler için de yaşamsal öneme sahiptir. Yurttaşın ve tüm canlıların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını, suyun, ağacın var olma hakkını yok sayan iktidarlar, kapitalizmin güçlü lobileriyle turizmciler, madenciler ve sanayiciler için doğayıp hammadde ve sermaye birikimine aracı olarak sunuyorlar ve istedikleri yasal düzenlemeyi yaptırıyorlar. Biz Bursa Su Kolektifi olarak iklim krizinin etkisini derinden hissettiğimiz şu günlerde doğal alanları sermayenin talanına açanları ifşa etmeye bizi sürüklemek istedikleri karanlık geleceğe karşı mücadeleye devam edeceğiz.
Doğa Torba Yasaya Sığmaz
Artık durmalarını istiyoruz.
Dünya’dan başka evimiz yok, yok etmeyin.”