Kestel Ziraat Odasını ziyaret eden Sarıbal, Oda Başkanı Eyüp Kılıç, yönetim kurulu üyeleri ve çiftçilerle görüştü, zirai dona ilişkin yaşanan sorunları dinledi.
Ülkenin birçok yerinde özellikle meyveleri ciddi anlamda etkileyen zirai don hadisesinin Bursa’da da büyük zarara yol açtığını belirten Sarıbal, şeftali, armut, kiraz ve siyah incir gibi birçok üründe kayıp olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bir kez daha tarım sektöründe ciddi bir politikaya ihtiyaç duyulduğunun görüldüğünü ifade eden Sarıbal, “Ülkenin geleceği, nüfusunun gıda ihtiyacı için tarım ve gıda meselesi tek kişiye, bir siyasi partiye bırakılamaz. Devletin bir politikası olmalı ve devam etmeli. Gelen kendine göre sistem kuruyor. Sistemler devlet tarafından konulur gelenler yönetir.” dedi.
Sarıbal, zirai don hadisesinin bir afet olmadığını ancak ciddi zarara yol açtığını belirterek, şöyle konuştu:
“Deprem öldürmez kötü binalar öldürür diyoruz artık. Depremde de ne kadar hazırlıksız olduğumuzu görüyoruz. Don ve fırtına gibi büyük doğa olaylarına da tedbir alamazsınız. Alınacak tedbirler sınırlı bu yüzden devletin daha güçlü hazırlanması lazım. Bir afet kanunu var. Afet kabul edildi ve bu zirai don hadisesi afet kapsamı içine alındı diyelim. Bunun da şartları var. Öncelikle ÇKS’ye kayıtlı olmalısın. İkincisi Tarsim, yani sigorta yaptırmalısın. Yıllardır faaliyette Tarsim ama halen yüzde 20’yi geçememiş. Büyük bölümü de kredi çekilirken zorunlu yapılanlar.”
ÇKS ve Tarsim’den sonra asıl meselenin çiftçinin mal varlığına yönelik zarar oranıyla ilgili olduğunu vurgulayan Sarıbal, “Afet kanunundan yararlanabilmeniz için gayrimenkul, traktör, tarla, ekipman dahil her türlü toplam mal varlığınızın TL karşılığında yüzde 40’ından fazla zarar görmeniz lazım. Benim tarlalarım var değeri 10 milyon. Traktörüm falan filan 20 milyon lira mal varlığım. 8 milyon liradan fazla zararım olursa afet kapsamına alacak.” ifadesini kullandı.
Sarıbal, afet kanununda değişiklik yapılması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Tarım ve sigorta planı yapılmalı. Taşıtlarda olduğu gibi zorunlu tarım sigortası hayata geçirilmeli. Ürüne ve bölgesel risklere göre planlama yapılmalı. 150 milyon dönüm araziyi sigortalatırsan 2 triyon lira dönüş olur. Tarsim’in dağıttı para 10 milyar lira. 10 milyar devlet ayırıyor 10 milyar çiftçi ödüyor. Devletin ayırdığı, kurumun harcamalarını ve diğer giderleri ancak karşılıyor. Çiftçiye dağıtılan para risk varsa 10 milyar lirayı geçmiyor. 2 trilyon lira gibi kaynak oluşturabiliriz. Böyle don kaç yılda bir oluyor. Bu kaynağı her yıl dağıtacağız diye bir şey de yok. Bu gelir sigortası değil çiftçinin emniyet sigortasıdır, güvencesidir. Tarım komisyonu toplantılarında bu sürekli ifade ediyorum, kolaylıkla hayata geçirilebilir. Çiftçi güvence altına alınabilir.”