Düğün günü insanların mutlu olması gerekirken ne yazık ki bazı gelenekler buna izin vermiyor...Dünyanın dört bir yerinde uygulanan ve tuhaflığın sınırlarını zorlayan düğün gelenekleri...
Onedio’da yer alan habere göre, işte birbirinden ilginç düğün gelenekleri…
İskoçya’nın ‘gelini karartma’ geleneğine göre, evlenecek olan kadını hayatı boyunca karşılaşma ihtimalinin olduğu utanç ve küçümsenmeye hazırlıyorlar. Yani ‘Eğer bunun üstesinden gelirsen, her şeyin üstesinden gelebilirsin’ denmeye çalışılıyor…
Düğünlerde mutluluk gözyaşları dökmek her ne kadar normal olsa da, Çin’de yaşayan Tujia halkı bunu bambaşka bir seviyeye çıkarıyor.
Düğünden bir ay önce kadar gelin her gün 1 saat boyunca ağlamaya başlıyor. On gün sonra anne de gelin kızına eşlik ediyor. Yine on gün sonra büyükanne de onlara katılıyor. Ay sonuna kadar ailenin tüm kadın fertleri gelinin yanı başında ağlıyor. Bunu yapmalarının sebebi ise Tujia halkı ağlamayı mutluluğu gösterme biçimi olarak düşünmeleri.
Çin’e bağlı İç Moğolistan’da yaşayan bir topluluk olan Daur halkı, düğün gününü kesinleştirmek için damat ve gelin eline bir bıçak alarak civciv kesiyor…
Daha sonra civcivin içini deşerek ciğerini inceliyorlar. Eğer ciğer iyi görünüyorsa, o zaman tarih belirlemelerine izin var. Ancak iyi görünmüyorsa, iyi bir ciğer bulana dek bunu tekrarlamaları gerekli.
Fiji’de evlenmek hiç kolay değil… Damat, gelini babasından istemesinin yanı sıra kendi eliyle yakalayıp öldürdüğü balinanın dişini de getirmek zorunda.
Gerçek aşkını kanıtlaması için bunu yapması gerektiği söyleniyor.
Hindular, Mars ve Satürn’ün yedinci evde olduğu astrolojik dönemde doğan kadınların lanetli olduğuna inanır ve onlara “Manglik” denir.
Eğer bu kadın evlenirse, kendini erken dul kalmak için hazırlaması gerektiğine inanılır. O yüzden bu laneti kırmak için önce bir ağaçla evlenirler ve ağaç kesilerek lanet ortadan kaldırılır.
Endonezya’da yaşayan Tidong kabilesinin geleneklerine göre, gelin ve damat düğün gecelerinden itibaren üç gün boyunca eve kapatılıyorlar.
Tuvalete gitmeleri tamamen yasak! Tuhaf bir bağ kurma yöntemi denebilir…
Güney Sudan’da Neur kabilesi, evlenen kadın iki bebek doğurana dek evliliği “tamamlanmış” saymıyor.
Eğer kadın iki çocuk doğuramazsa, eşi ondan boşanabilir.
Kenya’da Masai kabilesinin düğünlerinde gelinin babası onayını göstermek için kızının yeni eşiyle köyü terk etmesinden önce göğsüne ve kafasına tükürüyor.
İsveç’te gelin ya da damattan hangisi lavaboya gitmek için masadan ayrılırsa kalan kişi masadakiler tarafından öpülüyor!
Diyelim ki damat lavaboya gitti, o zaman masadaki her erkek gelini öpebiliyor.
. Sparta kültüründe kadınlar saçlarını kazıyarak ve erkek gibi giyinerek kendileriyle evlenecek kişinin gelip onları götürmesini bekler.
300 Spartalı filminden anlamalıydık…
Fransa’da düğünden sonra damat ve gelinin arkadaşlar yemek artıklarını, biraz çöp ve akıllarına gelen her şeyi bir klozette karıştırıyor…
Gelin ve damadı klozetteki bu iğrenç karışımı içmeye zorluyorlar! Günümüzde daha çok çikolatalı bir karışım yapsalar da, yine de klozetten kahverengi bir şey içmek zorunda kalıyorsunuz.
İrlanda’da gelin ve damat dans ederken, gelinin ayakları hep yere değmeli. Eğer değmezse bir perinin gelip gelini kaçıracağına inanıyorlar.
‘Buradaki mantık ne?’ diye soracak olursanız, kötü perilerin güzel şeylerden hoşlandığına inanıyorlar. Bu yüzden gelinin ayakları yere değmediği esnada bir peri gelip onu kaçırabilir.
İrlanda’nın Leitrim ve Mayo ilçelerinde 9 erkek saman gibi giyiniyorlar. Düğünden önceki gece gelinin evine giderek onunla dan ediyorlar.
Eğer evde başka kadın varsa onunla da dans ediyorlar.
Çin’in etnik bir grubu olan Yugur kültüründe, damat gelini okla üç kez vuruyor. Neyse ki okların uçları sivri olmuyor.
Bu işlemin ardından damat attığı okları toplayıp kırıyor ve bu da birbirlerini sonsuza dek seveceklerinin göstergesi oluyor.