Emine Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen ve Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan “Uluslararası İslam Sanatları Fuarı”nın açılış programına katıldı. Fuara gelişinde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından karşılanan Emine Erdoğan, beraberindekilerle açılış kurdelesini kestiği fuarın hayırlara vesile olmasını diledi. Emine Erdoğan, açılışın ardından hüsnühat, tezhip ve nakış sanatıyla oluşturulan ve Hz. Muhammed’in yaşadığı çağın önemli dönüm noktalarını betimleyen eserlerin yer aldığı “Türk İslam Sanatlarıyla Siyer-i Nebiye Yolculuk” sergisini gezdi.
Azerbaycanlı sanatçıların eserlerinin sergilendiği standı ziyaret eden Emine Erdoğan, kadın sanatçıların ürettiği dokuma ürünlerini yakından inceledi, ürünlerin üretim süreci hakkında bilgi aldı. Emine Erdoğan, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ standını da ziyaret ederek “Esma-i Hüsna Hat Sergisi”ndeki eserleri inceledi.
AK Parti İstanbul Milletvekili ve müzisyen Yücel Arzen Hacıoğulları’nın da yer aldığı orkestranın musiki icrasıyla başlayan programda konuşan Emine Erdoğan, sanatla, güzellikle ve estetikle buluştukları anlamlı fuarda bir araya gelmelerini sağlayan Diyanet İşleri Başkanlığına teşekkür etti, fuara katılan tüm sanatçıları tebrik etti.
Şiir için “Darası alınmış söz” denildiğini aktaran Emine Erdoğan, İslam sanatları gibi geniş çaplı bir mevzuyu en iyi açıklayanın, Necip Fazıl Kısakürek’in “Anladım işi: sanat, Allah’ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış” mısraları olduğunu söyledi.
“İSLAM SANATI, İLAHİ OLANI HATIRLATANDIR”
Hazreti Muhammed’in bir hadisi şerifinde “Allah güzeldir, güzelliği sever” buyurduğuna işaret eden Emine Erdoğan, bu hadisin, İslam sanatının amacını, ilkelerini, ölçüsünü ve çerçevesini belirlediğini aktardı.
Emine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“İslam sanatı, ilahi olanı hatırlatandır. Üzerinde maveradan mis kokular taşıyandır, altın oluktan süzülüp gelendir. O nedenle, ne zaman rafine bir Müslüman gönülden çıkmış bir sanat eseri görsek, ruhumuzda kuşlar havalanır. Derin bir hasretliğin, çokça duası edilmiş bir kavuşmayla bitmesi gibi tarifsiz bir sevince gark oluruz. Çünkü insan ruhu, daima, ilahi olanla iletişim kurmanın özlemi içindedir. Ne mutlu bizlere ki güzelliği kendine amaç edinmiş büyük medeniyetimizde, İslam sanatları, şahikalarına ulaşmıştır. Mimar Sinanların, Şeyh Hamdullahların, Nabilerin, Dede Efendilerin eserleri, böyle bir medeniyet atmosferinde neşvünema bulmuştur. Hat sanatının zarafetinin ulaştığı üstün mertebe, öyle hayranlık uyandırmıştır ki ‘Kur’an Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.’ denilmiştir.”
Picasso’nun, hat sanatına büyük hayranlık duyduğunun ve “Sizin hat sanatınız, bizim ulaşmaya çalıştığımız modern sanata yüzlerce yıl önce ulaşmış” dediğinin anlatıldığını hatırlatan Emine Erdoğan, geleneksel sanatların, hisler aleminin seması konumunda olduğunu vurguladı. Ebru sanatının, görülen bir rüyayı suya anlatıp bir başkasına da gösterebilmenin yegane imkanı olduğu dile getiren Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
“Anlam arayışlarında kaybolan insan, neyin sesini takip ederek gönül yurduna varır. Çini, ‘Hamdım, yandım, piştim’ denilen yolculukta, insanın yarenidir. Yorgun ruhlar, kat’ıdaki, divaldeki, sedef kakmadaki motiflerin hamağına uzanarak dinlenir. Tezhip, kainatın sınırsızlığında uzun yolculuklara çıkan hayal gücünün, eve dönerken yanında getirdiği hediyelerdir. İşte bu yüksek sanat anlayışı, medeniyetimizde her zaman düşüncenin ve eylemin merkezinde bir konumda olmuştur. Yapılan her işteki kriter, güzelliği seven Yaradan’a layık olmaya çabalamaktır. Ecdadımız, bu sanatlı yaşam anlayışını, hayatın her alanına nakşetmiştir. Mesela, bir camiye girdiğinizde yalnızca bir mabedin binasına girmiş olmazsınız. Muhteşem çinilerle, hayranlık uyandıran kalem işi süslemeleriyle, hüsnühat levhalarıyla karşılandığınız bir sanat deryasına girersiniz.”
“GELENEKSEL SANATLARIMIZ, MEDENİYETİMİZİN EN ÖNEMLİ AYIRT EDİCİ ÖZELLİĞİDİR”
Gündelik yaşam ve sanatın, daima iç içe, el ele olduğuna, bunun, herkesin erişimine ve istifadesine açık olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, bu pratiğin izlerinin mezarlıklara kadar uzandığına işaret etti.
Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mezar taşlarındaki ince işçilik, mezar taşı kitabelerindeki hüsnühat, ölümü munisleştiren, insanı ulvi düşüncelere taşıyan zevkiselimin ürünleridir. Geleneksel sanatlarımızın icracılarına baktığımızda da farklı bir hal üzere olduklarını görürüz. Sanatlarını, Allah’a adanmış bir kalp ve ruhla yapar, eserlerini hiçbir zaman kendilerine mal etmezler. Sanatı, hakikati aramakta aracı kılarlar. Çünkü İslam sanatının amacı, Yaradan’ın eserlerinden alınan ilhamla üretirken, onu anlamak, ona yaklaşmak ve onunla bütünleşmektir. Bu amaç, İslam sanatlarının her birine ayrı bir edep, etik değer ve incelik katmıştır.”
Emine Erdoğan, her sanat dalının, bir yönüyle de ruhun mektebi, tekamülün merdiveni olduğunu belirterek, “Zira her bir eser, meydana gelmeden önce sabrın, azmin, itinanın, tevazunun, tevekkülün imtihanlarından geçerek mezun olur. İçi hikmet yüklü bu eserler, yalnızca sanatkarını değil, onu deneyimleyen kişiyi de kanatlarının üzerinde varılması gereken manevi menzile taşır. İşte tüm bu yönleriyle geleneksel sanatlarımız, medeniyetimizin en önemli ayırt edici özelliğidir” diye konuştu.
“SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜYLE İNSANIN KALP AYNASINI YENİDEN PARLATABİLİRİZ”
Dünyanın her geçen gün iklim değişikliğinin, savaşların, adaletsizliklerin grileştirdiği bir tabloya dönüştüğüne dikkati çeken Emine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yüzleşmek zorunda kaldığımız bu krizleri ele alırken, daha çok sonuçlarıyla meşgul oluyoruz. Kök neden olarak, sanayileşmeyi, üretim modellerini ya da politik çıkar çatışmalarını ele alıyoruz. Oysa işin en temelindeki insan ruhunda anbean büyüyen çölleşmeyi göz ardı ediyoruz. Halbuki sanatın iyileştirici gücüyle insanın kalp aynasını yeniden parlatabilir ve insani duyguları geliştirebiliriz. Çünkü sanat, latif bir ruh gıdasıdır ve insan için en az nefes alıp vermek kadar hayati bir ihtiyaçtır. Eğer sanat üretimi azalır ve hayattaki merkezi konumundan koparsa dünya kuraklaşmış vicdanlarla dolar. İşte bu nedenle dünyamızı yeniden hikmet ve ilahi sevgiyle dolu sanatlarımızın fırçalarıyla boyamanın vaktinin geldiğini düşünüyorum.”
“SANATLARIMIZA SAHİP ÇIKMALI, ERİYİP GİTMELERİNE İZİN VERMEMELİYİZ”
Eşi benzerine hiçbir yerde rastlanmayan geleneksel sanatların, insanlığa duygulu birer armağan olduğunu belirten Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu sanatlar, asırlar boyunca mekan ve zamanı aşarak yalnız Müslümanlara değil, bütün insanlığa, güzelliği, büyük bir hoşgörü, tevazu ve nezaketle anlatmıştır. O nedenle sanatlarımıza sahip çıkmalı, onların, zamanın erozyonunda eriyip gitmelerine izin vermemeliyiz. En başta, tüm sanat dallarımızda, modern tasarımlarla yeni açılımlar yapmak, genç nesilleri geleneksel Türk-İslam sanatlarına heveslendirmek amacımız olmalıdır. Medeniyetimize olan vefa borcumuzu ancak, sanatlarımızın zarif ruhunu ve altın oranını, sınırlarımızın ötesine taşırsak ödeyebiliriz.”
Fuarın, geleneksel Türk-İslam sanatlarını yaşatma ve yaygınlaştırmada herkesi yüreklendireceğine inandığını belirten Emine Erdoğan, vatandaşları, fuarı ziyaret etmeye davet etti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MESAJ GÖNDERDİ
Programda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği mesaj da okundu.
Erdoğan, mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası İslam Sanatları Fuarı’nın açılış programına davetiniz için teşekkür ederim. Bir ilk olma özelliği taşıyan ve İslam sanatlarının evrensel estetik anlayışı ve kadim mirasını günümüz dünyasıyla buluşturacak fuar, bu manada atılan takdire değer bir adımdır. Fuarın, İslam sanatlarının ruhunu günümüze taşıyarak, farklı kültürlerden gelen sanatçılar, koleksiyoncular ve ziyaretçiler arasında bir kültürel alışveriş ve diyalog ortamı sağlayacağına inanıyorum.
İslam sanatlarının uluslararası alanda görünürlüğünün artmasına da önemli katkı sağlayacak programın düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik ediyor, tüm katılımcıları en kalbi duygularımla selamlıyorum.”
Program, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Emine Erdoğan’a damla formunda divani sanatıyla işlenmiş besmele tablosu hediye etmesi ve aile fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Açılış programında, AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, AK Parti Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran da yer aldı.