21 Şubat’ta görülen duruşmada Çarşı davasının Gezi Parkı davasından ayrılmasına karar verildi.
1602 gündür cezaevinde tutulan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 9 sanık, esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmalarını yapmaya başlayacak.
Duruşmayı izlemek için Çağlayan’a gelenler arasında CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Turan Aydoğan, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Onursal Adıgüzel ve Mahmut Tanal ile HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Saruhan Oluç da bulunuyor.
4 Mart’ta esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Kavala ve Mücella Yapıcı hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti.Mütalaada, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında ise darbeye teşebbüs suçunu “yardım eden sıfatıyla” işledikleri gerekçesiyle 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Mütalaada ayrıca yurt dışında bulunan sanıklar Henri Barkey, Pınar Öğün, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Mehmet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ayrılması talep ediliyor.
DURUŞMA SALONUNDA YAŞANANLAR
Osman Kavala Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla cezaevinden duruşmaya katılıyor.
Mahkeme başkanı, esas hakkındaki mütalaanın celse arasında sunulduğunu söyledi. Söz hakkı verilen duruşma savcısı mütalaayı tekrar ettiğini belirtti. Emniyet Müdürlüğü avukatı, tüm sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Yargılanan kişilerden Can Atalay, usul ile ilgili, “Biz ısrar etmeseydik heyetiniz bozmaya ilişkin beyanımızı bile almayacaktı. Bozmaya ilişkin beyanlarımızı ısrarla ‘savunma’ diyerek aldınız. Yargılama faaliyeti olarak ne yaptınız? Çarşı davasıyla ilgili kurduğunuz ara karar, adli tıpa yazdığınız yazı, bozmaya ilişkin beyanlarımızın alınması, Kavala’nın tutukluluk durumuna ilişkin olarak avukatların beyanı… Sadece bunları yaptınız.” beyanında bulundu.
2014’TE KULAĞIMIZA ULAŞTIRILAN DUYUMLARA RAĞMEN BU ÜLKEDEN GİTMEDİK’
Atalay şunları söyledi:
“Birazdan söyleyeceğim taleplerin reddi olamaz. Biz süre talep etmiyoruz. Biz Gezi’yi savunduk, savunmaya devam edeceğiz. 2014’te kulağımıza ulaştırılan duyumlara rağmen bu ülkeden gitmedik.
Biz bu yargılamayı uzatmıyoruz. Önceki duruşmada bize yurtdışına çıkış yasağının konulmamasını “ahlaksız teklif” olarak nitelemiştim. Bunun manası “Gidin, elimizi rahatlatın, hızlıca karara gidelim” demekti. Biz bunu elimizin tersiyle iteriz.
‘BİZ ÇİĞ YEMEDİK O YÜZDEN KARNIMIZ AĞRIMIYOR’
İnsan utanacağı hiçbir şey yapmamalı. Biz çiğ yemedik, o yüzden karnımız ağrımıyor.
‘BİR DÜĞMEYE BASILDI, GEZİ DAVASI BOZULDU’
Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu. Bir düğmeye basıldı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kendi dosyasında bulunmayan, Gezi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Çarşı davasını bozdu. 30. ACM alelacele dosyayı size gönderdi.
Bir üyenizin şerhiyle dosyalar birleştirildi, bir düğmeye basıldı, esas hakkında mütalaa açıklandı. İstinaf kararı gerekleri yerine getirilmeden nasıl hükme gidiyorsunuz? Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozma kararı ne oldu?
Biz nereye gitsek peşimizden gelen savcı Edip Şahiner ve temsil ettiği siyasi kadro bu sefer çok daha ince (!) çalışmış, iddianamenin ve ilk esas hakkında mütaalanın yüklerinden kendilerini kurtarmaya çalışırken tarafımızca suçüstü yakalanmıştır.
Yağma yok! Canınızın istediğini canınız istediği zaman söyleyip istemediği zaman vazgeçip başka bir şey söyleyemezsiniz! Ceza yargılaması işkence ile delil elde etme dönemini yaşandı, ceza yargılamasının anahtarının AKP seçkinleri tarafından Fethullahçı çeteye anahtar teslim emanet edildi, delil imal edildi. Bu yargılama ile “delilsiz” delile ihtiyaç duyulmayan yargı dönemi mi başlıyor?
Ortada delil yok, akla ziyan komplo teorileri var. Heyetiniz eğer bir provokasyon arayacaksa birilerinin bizi (o da sadece bir kaç kere) telefonla aramasına değil Fethullahçı çete mensubu polis şeflerinin halka zulüm provokasyonuna bakmalıdır!
‘BİZ BU ÜLKEDEN GİTMEYECEĞİZ BİZ BU ÜLKEYE YÜREĞİMİZLE BAĞLIYIZ’
İddianamenizde iddialar sıralanmış ama bunlarla ilgili usulü işlemler tamamlanmadan nasıl mütalaa aldınız, biz nasıl savunma vereceğiz? Yargılatmayı uzatma iddiasını kabul etmiyoruz. Biz bu ülkeden gitmeyeceğiz. Biz bu ülkeye yüreğimizle bağlıyız.
Mütaalanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü, kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı?
Siz hukuk adına konuşmayın, siyaset yapın! Savcı, Fethullahçı polislerin eylemini sahipleniyor. 15 Haziran’dan önce telefon konuşması yok, çünkü bizim lehimizedir o konuşma. Fethullahçı Nazmi başlatıyor soruşturmayı imzasız rapora dayandırıyor.
Fethullahçılar zulüm olup yağdılar. Bunu herkes gördü. Bunları araştırmadan nasıl iddianame hazırlar, nasıl esas hakkında mütalaa verirsiniz?”
Gezi davası İstanbul ACM’deydi. Biz orada yargılanmaya başladıktan bir süre sonra muhalefet şerhleri dikkat çeken ve bence bize ceza vermeyeceği belli olan mahkeme başkanı el çabukluğu ile bizim dosyadan alındı.
30 ACM başkanı Mahmut Bey inatla şerh yazmaya başladı, beraat kokusu aldım. Hemen değiştirildi.
‘CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN 9 YILDIR NE ZAMAN CANI SIKILSA GEZİ DİYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 yıldır ne zaman canı sıkılsa Gezi diyor, Gezi’deki dava diyor. Bu dosyadan ceza çıkmak durumunda. Bu dosya sürekli gündemde. Geçtiğimiz hafta çıkan haberlerle ilgili kısmi tensip geldi ama Beştepe’de bu davayla ilgili toplantı yapıldığı Adalet Bakanı Gül’ün fikri kabul edilmediği için istifa ettiğini biliyoruz. Bunu tekzip edemediler.
Bu denge içinde geçen gün İçişleri Bakanı açıklama yaptı. Heyetiniz Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacak mı? Yargılamayı etkilemenin daha bariz bir örneği yok.
Soylu’nun peynir ihracatçıları ile ilişkisiyle ilgilenmiyorum.Benimle, Mücella abla ve Tayfun ile ilgili beyanda bulunmaktan men ediyorum ve sizin de suç duyurusunda bulunmanızı istiyorum.Eğer bu talebimi redderseniz karar tümüyle politik olacaktır.
Can Atalay’ın ardından konuşan Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, “Siz bir tane bile tanık dinlemediniz, tevsii tahkikat taleplerini bir kenara ittiniz. Yasal olarak sizin sanıkları dinleme hakkınız bile yok.” dedi.
Bayraktar şu ifadeleri kullandı:
“30 ACM’de verilen sanık ifadelerini tekrar ettirdiniz, başka hiçbir şey yapmadınız, işin esasına girmediniz. Doğrudan karara gitme amacındasınız.Müvekkilim usul hükümleri karşısında yalpalayan bir mahkeme karşısında 4 yıldan fazladır tutuklu.
Hiçbir davada olmayan bir şeyle karşı karşıyayız. Savcılık olmasına rağmen bakanlar bu davaya müdahil oluyor. 700 kişi müştekiyiz diyor, bunların biri dahi mahkemeye getirilmiyor.
Durum buyken karara gitmek doğru değil. Davayı yerinde muhafaza etme kararından geri dönülmesin, geri dönülmeyecekse tevsii tahkikat yürütülmesini, Barkey’in kaldığı otelin tespit edilip Nimet Çubukçu’nun dinlenmesini talep ediyorum.”
Köksal Bayraktar’ın ardından sanık Ali Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin, “Dosyaya getirilen ve tartışılan hiçbir delil yok, delillerin toplanması taleplerini reddetiniz. Bir tek delilin konuşulmadığı dosyada karara gidilmesi hakkında ne düşünürsünüz?” diye konuştu.
Avukat Tora Pekin, AİHM’in Türkiye’ye dosyanın kapsamlı olması gerekçesiyle savunma için toplamda 6 ay süre verdiğini hatırlattı ve esas hakkında savunma için süre talep etti.
‘KESİNTİLER OLAN TAPELERİN KARARLARI VE SES KAYITLARI YOK’
Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman’ın avukatı Evren İşler, “Hem iddianamenin hem de esas hakkında mütalaanın dayanağı olan tapelerle ilgili sorunlar var. Kesintiler olan tapelerin kararları ve ses kayıtları yok. Bunlar olmadan işlem yapılması mümkün değil. Ne yaparsanız yapın, nasıl kıymetlendirirseniz kıymetlendirin bu kararlar hukuka uygun hale gelmeyecek. Kararların ve ses kayıtlarının dosyaya getirilmesini istiyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
“Benim müvekkilim kaçak değil. Anayasadaki hakkını kullanarak yurt dışına yerleşmiştir. Mahkeme İstinabe ile ifadesinin alınmasına karar vermek yerine hakkında yakalama çıkarmıştır” diyen İnanç Ekmekçi’nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan, müvekkilinin sözlülük ilkesi gereğince ifadesinin alınmasını istedi.
Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, “Mütalaada ‘anlaşılmıştır’ ile biten cümleler var. Müvekkilim ile ilgili ‘Gezi kalkışmasının başarısız olması sonucu belgeselin yarım kaldığı anlaşılmıştır’ denilmiş. Ben avukatı olarak neden çekmediğini bilmiyorum. Siz nereden anladınız? Hukukla bağlı bağımsız mahkemelerin yargılama yapacağına inanıyoruz hâlâ. Müvekkilin ‘Ermenistan Erivan film festivaline götürülen ve hükümeti yıkmak için çektiği’ iddia edilen videonun ne olduğunun tespit edilmesini ve iddia makamının iddiasını somutlaştırmasını talep ediyoruz.” dedi.
Yiğit Aksakolu’nun avukatı Serdar Laçin esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Avukat Laçin ayrıca tevsii tahkikat talebinde bulundu.
AVUKAT KAZAN’IN SES KAYDI DİNLETME TALEBİ KABUL EDİLMEDİ
Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Aslı Kazan, soruşturma dosyasında imzası bulunan üç hâkimin Fethullahçı yapıya mensup olduğunu hatırlattı. Ses kayıtlarının da eksik olduğunu söyleyen avukat Savcı, Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti, bu yolla çarpıtma yapıldığını belirtti. Kazan ses kaydını dinletmek istedi, mahkeme başkanı kabul etmedi.
Osman Kavala, “Taleplere katılıyorum ve bunlarla ilgili kararınızı bekliyorum.” dedi. Taleplerle ilgili görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner süre taleplerinin kabulüne karar verilmesini istedi. Savcı Şahiner Osman Kavala’nın tutukluluk halinin de devamına karar verilmesini talep etti.
OSMAN KAVALA: ‘CASUSLUK SUÇUNDAN TUTUKLANMIŞ OLDUĞUMUN HUKUKSUZ OLDUĞU ALENİ HALE GELMİŞTİR’
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mesut Özdemir’in savcının görüşüne ilişkin beyanını sorması üzerine Osman Kavala şunları söyledi:
Beraat ettikten ve tahliye kararı verildikten sonra iki ayrı suçtan tutuklandım. Barkey ile görüşmelerle ilgili herhangi bir somut bilgi ve belge de konmadı dosyaya. Bu görüşmeler sadece birbirine yakın baz istasyonundan gelen sinyale dayanıyordu. Casusluk suçundan tutuklanmış olduğumun hukuksuz olduğu aleni hale gelmiştir. Özellikle ‘casusluk’ suçlamasına dair ne ortada temin edilmiş bir bilgi var, ne de iddia makamı bu bilginin ne olduğunun araştırılmasına dair bir çaba. Casusluk suçlamasının kurucu unsurunun var olmadığını, bu husus var olmadan böyle bir suçlama yapılması tamamen hukuk dışıdır.
Osman Kavala’nın avukatı Tolga Aytöre, “2 yıldır casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğun devamını istiyorsunuz. Bu suçlama hiçbir suçun unsuru olamaz. Bu yargılama siyasi baskı altında yapıldığı için güvenmiyoruz. Siyasi bir coşkuyla yazılmış bir mütalaa bu. Bu iddianame ve mütalaanın ayak izlerine basmayın, aldatılıyoruz. Bu çok uzun sürmez, hukuktan uzaklaşanların çok da uzağa gidemediğini gördük. Karar, takdir heyetinizin” dedi.
‘OSMAN KAVALA İLE TAHLİYE VE BERAATŞ YAN YANA YAZMAKTAN KORKUYORLAR’
Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu beyanında şunları kaydetti:
“Osman Kavala ile tahliye ve beraati yan yana yazmaktan korkuyorlar. Bizim dosya ilk geldiğinde bir tanık vardı, onu hiç dinlemediniz. Yargıtay kararına uydunuz mu, direndiniz mi anlamadık. Sorgusu yapılan tanıkların tekrar sorgusunu yaptınız, bunu neden yaptınız? Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi”
Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar, “Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi. Ölçülülük işlenen fiile göre tespit edilir diyor AİHM. Müvekkilimiz hangi fiili işlemiş? Hangi suçun vasıf ve mahiyeti? Biz burda 3 ayrı suçlamadan yargılanıyoruz” diye konuştu. Köksal Bayraktar tahliye talep etti.
Duruşmaya ara verildi.
DAVA ÖNCESİ ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDE AÇIKLAMA
Gezi Dayanışması, duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya çok sayıda siyasi parti temsilcileri ve STK katıldı. Açıklama yapan Akif Burak, “Gezi, ülkemizin toplumsal tarihinin en parlak ve onurlu sayfasıdır. Gezi Direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. İstedikleri sadece bu değil. Gezi’nin Haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor” dedi.