Romantizm kaçınılmaz! Nereye bakarsanız bakın, en ünlü kültür eserlerinin merkezinde romantizm ve aşk odaklı anlatılar var; kitaplar, şarkılar, filmler hep aşk, çekicilik ve ilişkiyi konu ediniyor. Ancak klasik aşk hikayesinin kültürel yaygınlığına rağmen, herkes bir ilişki içine girmiyor. İlişkilere bakış spektrumunda ‘aromantik’ sınıfta yer alan insanlar, romantizme bağlı sosyal normlara bağlanmıyorlar veya bu konuların onlar için gerçek bir anlamı yok. Buna ‘gri romantik’ olarak tanımlananlar da dahil.
Gri romantikler, yalnızca bazen veya belirli koşullar altında romantik çekicilik hissini yaşıyorlar.
Gri romantizm, bir cinsel kimlik ya da cinsel yönelim değil, sadece romantik yönelim olarak tanımlanıyor. Yani bir kişinin cinsel olarak kime çekici geldiğinin aksine kiminle çıkmak ve/veya aşık olmakla ilgilendiğini veya ilgilenmediğini belirlemek için kullanılıyor.
Gri romantizm, aseksüellik kavramındaki gibi ‘aromantik’ spektrumunda kabul ediliyor. Kendini aromantik olarak tanımlayan biri, cinsel çekimden bağımsız olarak diğer insanlara karşı çok az romantik çekim hissediyor veya hiç romantik çekim hissetmiyor.
Romantik ilişkilere bakış spektrumunun iki ucunda alloromantizm ve aromantizm (gri romantizm) var. İşte spektrumun bir diğer ucundaki ‘alloromantizm’i anlaması daha kolay. Kendini ‘alloromantik’ olarak tanımlayan biri, genellikle toplumumuzda ‘normal’ olarak görülen bir şekilde romantik çekicilik ve arzu duyar. Ancak gri romantizm, kavrayabilmek için biraz daha yanıltıcı olabilir.
Amerikalı seks terapisti Claudia Johnson, ilişkilere bakışta her şeyin siyah ve beyazdan ibaret olmadığını söyleyerek, “Gri bir alan var ve gri romantiklerin var olduğu yer orası” diyor.