Gerek plankton ve dip canlıları, gerekse sucul bitkileri, balık ve kuş popülasyonları açısından Türkiye’nin en zengin göllerinden biri olan Uluabat Gölü, Bursa’nın da en önemli doğal kaynaklarından.
Çevre Bakanlığı tarafından 1998 yılında Ramsar Alanı olarak kabul edilen ve 2000 yılında da Yaşayan Göller Ağına dahil edilen Uluabat Gölü, ne yazık ki yok olmaya doğru gidiyor.
Uluabat ile ilgili bilim dünyasından gelen son uyarı “Uluabat’ta su çürüyor” yönünde oldu.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, bu yıl mevsim normaline dönen yağışlarla su seviyesi ve hacmi 2 kat artan Uluabat Gölü’nün, yine de istenilen canlılığa ulaşamadığını söyledi.
Dr. Kesici, yıllardır devam eden kirlilik yükünün, göl suyunu ‘çürümüş yemyeşil suya’ dönüştürdüğünü kaydetti.
Bilim insanlarının uyarıları Bursa’da dikkatleri bir kez daha Uluabat’a çevirirken, konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılması girişimleri ise siyasete takılmış durumda.
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun Kasım 2021’de Meclis Başkanlığına sunduğu önerge ile Uluabat Gölü’nün karşı karşıya kaldığı kirlenmenin araştırılması, göldeki doğal hayatın sürdürülebilir noktaya getirilmesi ve bölge halkının eski geçim kaynaklarına yeniden kavuşabilmesi amacıyla Meclis Araştırması isteniyordu.
Kayışoğlu ile birlikte çok sayıda milletvekilinin de imzası bulunan önerge, aradan yaklaşık 5 ay geçmesine rağmen hala Meclis Genel Kuruluna inmedi.
Kayışoğlu, Uluabat Gölü’ndeki kirliliğin araştırılmasını istediği önergesinin gerekçesinde şu noktalara dikkat çekmişti:
– Uluabat Gölü’nü Kocasu ile Mustafakemalpaşa(Kirmastı) Çayı besler. Ancak, göller gibi akarsularımızın durumu da istenen düzeyde değildir. Bu nedenledir ki göllerimizi beslediğini düşündüğümüz akarsularımız aynı zamanda o göllerin sorunu haline de gelmektedir. Kirmasti çayı da taşıdığı erozyonla göle dolgu yapmakta, Uluabat’a zarar vermektedir.
– Gölün en önemli olaylarından birisi de yazın suların 1 metreye kadar düşmesi, kış aylarında ise 6-7 metreye kadar yükselmesidir.
– Gölde genellikle turna, sazan, yayın, yılan, kadife, kızıl kanat, sarı kanat, muskufya, İsrail sazanı ve kerevit de dahil olmak üzere 17 değişik balık türü bulunmaktadır. Göldeki olumsuzluklardan etkilenen ve önemli ihraç kalemlerinden birisi olan kerevit ise yok olmakla karşı karşıyadır.
– Uluabat Gölü çevresinde 17 yerleşim birimi bulunmaktadır. Gölyazı, gölden yararlanan ve geçim kaynağı balıkçılık olan bir belde olması nedeniyle öne çıkmaktadır. Tarımsal arazi yetersizliği nedeniyle % 85’i balıkçılıkla geçinen belde halkı, gölün kirlenmesinden ya da göle yönelik herhangi bir tehditten doğrudan etkilenmektedir.
– Son yıllarda Uluabat Gölü’ne yakın yerlerde ardı sıra kurulan fabrikaların organize sanayi bölgesi kimliği kazanmasıyla birlikte göl çevresinde yaşanan sanayileşmenin Uluabat Gölü’ne yeni bir tehdit oluşturmaması için var olan veya var olduğu söylenen arıtma tesislerinin sıkı denetlenmesi ve çalışır durumda tutulması, deşarj kriterlerine uygun suları deşarj etmelerinin sağlanmasını gerekli kılmaktadır. Aksi halde deşarj edecekleri suların kirliliğe neden olması kaçınılmazdır.
– Diğer taraftan kurulan OSB’lerin gereksinim duydukları suyun sağlanacağı yeterlilikte tek ve önemli kaynak da Uluabat Gölü’dür. Hâlihazırda deri ve boya OSB’leri için yapılmış olan gölete, Uluabat Gölü’nden su verildiği bilinmektedir.
– Geçmişte söz konusu OSB alanları için Çınarcık barajından elektrik üretimi amacıyla kullanılan ve Uluabat Gölü’ne verilen sudan sağlanmak üzere talepte bulunulmuştur. Bu talebin daha da artacağı açıktır. OSB’ler gibi BUSKİ’nin de benzer kaynaktan 145 milyon metreküp içme suyu temini planı bulunmaktadır. Bu durum Uluabat Gölü’nün varlığı ve biyolojik çeşitliliği için büyük bir tehdittir.