Esat Kaplan
Esat Kaplan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Çağdaş sadece Çağdaş değildir!

Bursa gibi kadim şehirlerin tek bir sahibi yoktur. Gidenlerimiz o şehrin manevi hissedarları, kalanlarımız manevi mirasçılarıdır. Mirasçıların başlıca görevi kendilerine kalan hisseyi yarına aktarmaktır. Eğmeden bükmeden, dolanmadan, bozmadan, koruyarak ve art niyetsiz…

Şehri yönetenlerin sorumluluğu şehirlilerden kat be kat fazladır kuşkusuz. Onlar sadece bugün soluk alıp veren bizlere karşı yükümlü değildir. Örneğin Bursa’yı bir Osmanlı şehri olarak kuran Orhan Gazi’ye de, tek vasiyeti Bursa olan Osman Bey’e de, Bursa’yı bir Cumhuriyet şehrine dönüştüren Atatürk’e de, şehre adını veren Prusias’a karşı da sorumludur yöneticiler. Üstelik görevleri dağı taşı, ağacı yaprağı, ovayı denizi korumakla bitmez. Bir de dağın taşın, ağacın yaprağın, ovanın denizin temsil ettiği mirası korumak vardır işin içinde.

Korumakla görevli uzmanlar da çok iyi bilirler ki yerin üstü de yer kadar, yerin altı kadar değerli olabilir. Eğer koruyacağım diye elinize aldığınız balyoz yerin üstündeki değere zarar verecekse, yeri; yerin altındaki değeri koruyacağım demenin hiçbir anlamı yoktur. Bu gerçekten hareketle oluşturmamız gereken bakış açısı duvarlara sinen yaşanmışlığın kıymetini bilmektir.

Anladınız elbet, bana bu sözleri söyleten olay Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin Kültürpark içindeki lokalini yıkma kararıdır.

Sanılmasın ki yıkım kararına karşı çıkış gerekçesi avuç içi kadar bir binayı, kuru betonu savunmaktır. Aksine… Buyurun yıkalım. Madem binalar ikinci derece SİT alanı olan Kültürpark’ın doğal yapısını bozmaktadır, madem yıkılarak park alanına dahil edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır. Buyurun yıkalım. Çağdaş’tan başlayalım Altınceylan’dan çıkalım. Asayiş’ten başlayalım BUSİAD’dan çıkalım.

Hayır, savunulan, bu şehrin tarih yazıcılarına yamaklık yapan gazetecilerin, o gazetecilerle birlikte şehrin dününde bugününde söz sahibi olan siyasilerin, o lokalde Türkiye’nin düşün dünyasını aydınlatan onlarca ismi dinleyen şehirlilerin anılarıdır. Hepimiz çok iyi biliriz ki anılarımıza göz kapayamayız. Gözlerimizi anılarımıza kapar kapamaz ölürüz!

Kimler yoktur ki o anılarda!.. Ben Uğur Mumculara Aziz Nesinlere yetişemedim. Ama İlber Ortaylı’yı o lokalde kimi saatlerce ayakta dikilerek kimi yerlerde oturarak dinlemişti üniversite öğrencileri. Hoca o zaman da İlber Hoca’ydı ama birileri kıymet vermezdi bugünkü kadar.

Bursa siyasetine damga vuran isimler de Çağdaş’ın konuğu oldu her daim. Son bakanlığında örneğin, Urfa’dan çıkmış gelmiş Faruk Çelik, “atış serbest!” demişti. Rahmetli Hikmet Şahin, benim de yönetimde olduğum dönemde, “Rakı içmiyorsak türkü de mi dinlemiyoruz” deyip günün yorgunluğunu atmıştı bir akşam.

Ta o dönemden bugüne “Bursa’yı yıkarak güzelleştireceğiz” sözü sloganı oldu şehri yönetenlerin. Atatürk Stadı yıkıldı örneğin, Atatürk Spor Salonu da… Tarihi İpek-İş ona keza. Atatürk Lisesi sırada.

Güzelleşti mi şehir?

Elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim.

ÇGD bu şehrin en önemli meslek kuruluşlarından biridir ve bu günlere gelmesinde kuşkusuz şehri yönetenlerin de emeği vardır.

Çağdaş da sadece dört duvar demek değildir. Bursa’nın çeyrek asrı aşan hafızası, 32 yıllık vicdanı, kalem emeğinin simgesidir. Gazeteciliğin dinazorlaşmadığı, aksine yeniden ve yeniden gençleştiği, üretildiği yerdir Çağdaş.

Kültürpark nasıl sadece bir park değilse Çağdaş da sadece bir lokal değildir!

 

HABERLER