Esat Kaplan
Esat Kaplan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Son fırça darbesi seçmenden! 

Bir seçim daha geride kaldı.

Seçim süreci boyunca gazeteci olarak yanıt aradığım soru, partiler, adaylar ve seçmenin 31 Mart algısıydı. 31 Mart sadece bir yerel seçim miydi, yoksa 10 ay önce yapılan genel seçimin rövanşı mı?

14-28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimi adeta bir sistem referandumuydu.

Muhalefet iki yıl boyunca hazırlandığı 2023’te seçmenin önüne yeni bir sistem önerisi koydu: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem… Yaşanan ağır ekonomik krizi doğrudan ön plana çıkarmak yerine ekonomik sıkıntıların sistemin kendisinden kaynaklandığını savundu.

Buna karşılık iktidar güvenlik kaygılarını ve beka konusunu öne sürdü. Muhalefetin sergilediği çok parçalı ve yer yer birbiriyle çelişen yapının, nihayetinde memleket için bir varlık meselesine dönüşeceği iddiasıyla seçmeni ikna etti.

14 Mayıs 2023 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları

Türkiye 10 ay sonra yeniden sandık başına giderken, aslında iktidar da muhalefet de farklı bir argüman sunmadı seçmene. Ancak bu kez seçmenin karşısına çıkan iktidar ve muhalefet yapıları farklılaşmıştı.

Dağılan “Altılı Masa”nın küçük ortakları alacaklarını aldıktan sonra ya yalnız kalmayı ya da kendi küçük masalarını kurmayı tercih etti. Büyük ortak, aynı masada buluşmanın temel gerekçeleri ortadan kalkmış gibi “artık ben özübaşına kalacağım” dedi. Masayı kuran şef ise önce mutfakta tadilat yaptı; ustayı değiştirdi, ardından yeni bir yemek için pazara çıktı.

Mayıs seçimlerinin galip bloğunda aslında iki ana ortak vardı. Ama oyuna son anda giren oyuncu takımın forveti olmaya adaydı. Antrenmanlarda çok iyiydi, göz dolduruyordu. Gelgelelim sahada teknik direktörü kızdıracak kadar şımarıktı! Buna rağmen antrenörün “oyuna gir” dediği anda çıktı, “Bu seçim bir beka seçimi değildir” dedi.

Hemen her seçimi beka meselesine dayandırarak, hayati önemde ve stratejik değerde gören ikinci ortak da seçim süreci boyunca neredeyse hiç ortada görünmeyince elde kala kala gerçekliği sorgulanan bir “gerçek” sloganı kaldı!

İktidara göre 31 Mart sadece bir yerel seçimdi ve ihtiyaç olan tek şey “gerçek belediyecilik”ti. Yapılanlar yapılacakların teminatıydı. Üstelik “Merkezi yönetimle yerel yönetim dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez”di.

Muhalefet ise 10 ay sonra daha da ağırlaşan ekonomik koşulları fırsata çevirmek zorundaydı. Göğsünü gere gere iktidarın ayak atamadığı çarşıya pazara girdi, “Pidenin kokusu mis gibi geliyor ama alamıyorum” diyene “ekmeğini kursağından çaldılar” dedi. “Hakkımızı ver, yoksa almasını biliriz” dedi. “Türkiye’nin bir beka sorunu varsa o da emeklinin beka sorunudur” dedi.

İktidar, muhalefetin ortaya koyduğu bu gerçeklik karşısında yeni ve ikna edici argümanlar üretemedi. Ekonomik krizin faturasını küresel aktörlere çıkardı. “Bu son” diyecek kadar duygusallaştı. “Biz olmazsak maaş bile alamazdınız” diye azarladı. “Düzen bozulursa az bulduğunu da bulamazsın” diye gözdağı, “Geçinemiyorsanız ek iş yapın” diye sözde akıl verdi!

31 Mart öncesi siyasetin çerçevesini kentlerin sorunlarından ve adayların çözüm önerilerinden çok kentlilerin “geçim” sorunu çizdi. Seçmen de son bir fırça darbesiyle resme son şeklini verdi, haritayı yeniden boyadı. Seçmenin kullandığı boyanın rengi Türkiye’nin geleceğine yeni bir şekil vermeye aday şimdi.

31 Mart 2024 Belediye Meclisi/İl Genel Meclisi sonuçları

CHP, sadece belediye başkanlığı seçimini değil belediye meclisi/il genel meclisi seçimini de kazandı. Meclis seçiminde CHP, 15 milyon 735 bin 622 oy alarak yüzde 34.44 oranına ulaşırken, iktidar partisi 14 milyon 819 bin 349 oy ve yüzde 32.43’lük oranla ikinci sıraya düştü. İktidar seçmeni 3 milyon 181 bin 356 oy (yüzde 6.96) ile üçüncü sıraya koyduğu Yeniden Refah’ı “alternatif” olarak resmederken, DEM Parti 2 milyon 627 bin 364 oyla (yüzde 5.75) gücünü korudu.

Bana kalırsa bu sonuç seçmenin bir konuda ikna olduğunu gösteriyor: Son yıllarda başta ekonomi olmak üzere bireysel özgürlüklerden sosyal yaşama, hukuk ve adaletten doğa ve çevre haklarına kadar yaşanan tüm sorunların temelinde bizatihi sistemin kendisi yatıyor. Seçmen henüz 6 yıl önce değişmesine karar verdiği sistemi esaslı bir şekilde sorgulamaya başlarken, en büyük görev her zaman olduğu gibi kurucu partiye düşüyor.

31 Mart sınavını geçerek girdiğiniz 5 yıllık belediye okulunda öyle yaldızlı başarılara imza atın; ulaşımdan dönüşüme, sosyal politikadan kırsal kalkınmaya, can dostlardan kültür sanata öyle örnek projeler hayata geçirin, o ağzınızdan hiç düşürmediğiniz sosyal demokrat belediyecilikle Türkiye’yi tanıştırın ki seçmen gerçekten ikna olsun!

HABERLER