Mehmet Emin Koşal
Mehmet Emin Koşal
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bir şehri anlamak

Her şehrin kendine has bir ruhu vardır.

Ben bu söze tüm kalbiyle inananlar zümresindenim.

Son günlerin en popüler şehri üzerine alışılagelmişin dışında birkaç kelam, birkaç hatıra, az bir yaşanmışlık…

Modern kültürün insanları; şehirleri anlatırken ya yiyeceklerden ya giyeceklerden ya da gezilecek yerlerden başlıyor anlatmaya. Ama ben Diyarbekir Kalesi’nden başlayacağım size Diyarbakır‘ı anlatmaya…

Aşkı, sevdayı, dostu, düşmanı ve en çok da hasreti…

Çoğu bilmez insanlığın ilk yerleşim yerinin bu coğrafya olduğunu. Ve yine çoğu bilmez bazı coğrafyaların kader olduğunu.

Aslında Diyarbakır denince akla gelen ilk şey ne karpuz ne ciğer ne de son yıllarda sıkça duyulan olumsuz olaylardır. Diyarbakır denilince akla gelen ilk şey insan ve insanlıktır.

Şehirde gezerken aynı sokakta hem cami hem kilise görmek mümkün. Yine Sur içinde Ermeni komşusu olmayan çok az insan vardır. Çok değil 15-20 yıl öncesine kadar Diyarbakır’da akşam namazından sonra avludaki son insan dağılmayana kadar cami cemaati evine gitmezdi. Herkes dışardan gelen misafirleri alıp evinde misafir ederdi. Ancak zaman hem bu geleneği bitirdi hem de bu manada yozlaşmaya zorladı apartman kültürüyle büyüyen insanlığımızı. Fikirler, düşünceler, sosyal ve siyasal tercihler bizi komşumuzla bazen arkadaşımızla bazen de ileri giderek kardeşimizle karşı karşıya getirdi. Diyordu ya Ahmed Arif, Diyarbakır Kalesinde:

“Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır”

Ve;

“Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının fesatçının hayının
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni…”

dizeleriyle Anadolu insanının hayata bakışını anlatıyordu bize.

Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir. Bir şehri anlamak için önce o şehrin insanını anlamak gerekir. Kardeşiz demekle kardeş olunmayacağını bilmek gerekir.

Sur‘un ve sırrın bir arada olduğu bu şehri anlamak beraberinde birçok şeyi anlamayı getirecektir. Coğrafyamız kader olmaktan da keder olmaktan da çıkacaktır.

Her şey bir hayalle başlar ve bunun temelinde inanç yatar.

Ben anlamın ve anlamanın olduğu bir düzlemde hasretini çektiğimiz o eski insani düzenin geleceğine kalbiyle inananlar zümresindenim…

Bunun ne zaman olacağını bilmiyorum ama nasıl olacağını gayet iyi biliyorum…

Bazen kitap ile, bazen iş ile, bazen de tırnak ile diş ile…

Ama en çok da umut ile, sevda ile, düş ile…

HABERLER