Nail Özer
Nail Özer
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bal-Göç’te yaşananların düşündürdükleri

Uzun süredir Bursa kamuoyu gündemini meşgul eden bir konu var:

Bal-Göç

Bal-Göç’ün kongre yapması, daha doğrusu yap(a)maması.

Süreci kısaca özetlersek, defalarca ertelenen kongrenin arka planında ortaya çıktı ki, çok sayıda usulsüz üye kaydı ile dernek ciddi bir kriz içerisinde. Kriz, yönetim kurulu üyelerinin bilgisi dışında birçok kişinin kongrede oy kullanmak üzere usulsüz ve alelacele derneğe kayıt edilmesinin ortaya çıkmasının hukuksal yansımaları ile derinleşti.

Karar defterinin boşluklarına sıkıştırılan 640 isim ile yeniden belirli bir grubun Bal-Göç yönetimine gelmesi hedeflenmiş. Bu yolla seçim kazanacağına emin olunca da aslında aday olmayacağını açıklayan bir aday tekrar güle oynaya aday olup kongreye gidildi.

Ama evdeki pazar kongreye uymadı.

Böylesine köklü bir derneğin bu kadar basit ayak oyunları ve siyasi manevralarla kontrole kalkışılması camiada ciddi bir tepkiye neden oldu ve kongre iptal edilmek zorunda kalındı.

Ancak her şey yeni başlıyor.

Atanan kayyumun aldığı karara göre, kongre 3 Temmuz’da.

Kongre günü gelip çattığında alelacele üye yapılan 640 kişinin tartışmalı üyeliğinin genel kurul nezdinde nasıl bir karşılığı olacak, göreceğiz.

Oldum olası dernekçiliğin uygarlaşma ve toplumsal kalkınmada önemine inanmış biriyim. Özellikle mesleki ve kültürel STK’ların dünya çapındaki önemi ortadayken, ülkemizde bu konuda çok farklı bir yol izlendi.

Mesleki ve kültürel “hemşeri dernekçiliği” güç kazanırken, siyasi iktidarın manivelasına döndürülmeye çalışıldı.

Aynı kültürel, coğrafi ve sosyal hayatı paylaşan insanların dayanışması yerine siyasi amaçlar, kişisel köşe kapma hırsları meşrulaştırıldı. Özellikle yerel siyasetçilerin, seçim planlarını Bal-Göç gibi bir camianın iradesi üzerinden ince hesaplarla planlaması işi bu günlere getirdi.

STK’ların siyasallaştırılması bu kurumların içini boşalttı, en çok bu camiaların değerli üyelerine zarar verdi. Nasıl mi?

– Liyakat gitti, kayırmacılık geldi,

– Toplumsal yarar gitti, ‘bizim-benim çıkarım’ geldi,

– Ait olmak kalktı, sahip olmak hırsı başladı,

– Birlik unutuldu, bizden-sizden hesapları tutulur oldu,

– Hakkaniyet yok edilip, kurnazlık baş tacı edildi.

 

Günün sonunda o camia ne kadar büyürse, o dernek çerçevesinde çıkarlar da, sahip olma gayreti de kayırmacılık da kurnazlık da o kadar büyüdü.

Siyaset gölge etmesin yeter!

Bal-Göç hep siyasi kimliği olanlarca yönetilmiştir. Ancak devlet lafzı kullanılarak bir kimliğin tüm camiaya mal edilmesi girişimi, hiç olmamıştı bu güne kadar.

Bakalım çeşitli ayak oyunlarının yeniden biçimlendirme ve kongre iradesini ipotek altına alma gayretleri ne sonuçlar verecek!

HABERLER