Nail Özer
Nail Özer
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Üç harfli siyasal iletişim ve Bursa mitingi

Modern anlamda bildiğimiz ‘siyasal iletişim’ kavramının ülkemizde kullanılması Turgut Özal ile birlikte seksenli yıllarda başlamıştı. ‘Siyasal İletişim’ kavramının, seçim dönemlerinde yapılan propaganda çalışmalarından ayrıldığı en bariz nokta bunun bir süreç olarak ele alınması ve seçim dönemleri ile sınırlı kalmaması olsa gerek.

Nitekim AK Parti kurulduğu ve seçimlere girdiği ilk yıllardan başlayarak, bu konuda önemli başarılara imza attı. Bir çok seçimde elde edilen zaferler, ancak çift yönlü bir iletişim modeli ele alınarak başarılabilirdi; öyle de oldu…

Bir yandan muhalefetin manipüle edilmesi, öte yandan kendi seçmen kitlesinin sürekli konsolidasyonunu sağlamaya dönük aktif bir siyasal iletişim.

Şimdi gelin AK Parti’nin Bursa mitingini bu açıdan ele alarak bazı sonuçlara gitmeye çalışalım. Çünkü bana kalırsa mitingin katılımcı sayılarını tartışmak çok da nitelikli bir veri sağlamıyor. Onun yerine mitingdeki bazı tutumları ele alarak neden sonuç ilişkisi kuralım.

Bu tutumların en önemlileri;

-Mitingde AK Parti Bursa Milletvekillerinin görünür olmaması

-Miting alanının parti bayrak ve flamalarından ziyade Türk bayrağı ile donatılması idi.

Böylesi mitinglerde genellikle Bursa milletvekillerinin isimlerinin okunması, hatta konuşmalar esasında sahnede boy göstermeleri alışılagelen şeylerdendi. Ancak bu açıkhava toplantısında yer almamaları yaklaşan seçimlerin muhtemelen başlayan aday adayları çalışmasının arka planına işaret ediyor. AK Parti içinde de özelikle Bursa’da oldukça hassas dengeler ve üstü örtülü çatışmalar mevcutken, miting alanında galebe çalma şovuna dönüşecek bir milletvekilliği geçidine yer verilmemiş. Muhtemelen anons edilen ismin alacağı alkış miktarından, ya da anons sıralamasından, belki de böylesi ritüellerde dikkat çekecek başkaca tutumların yol açacağı polemiklerden kaçınılmış. Çünkü bu milletvekillerinin eskisi var yenisi var gözdesi var gözden düşmüşü var…

Tam da seçim üstü bu polemiklerin yeniden canlandırılmasından böylelikle kaçınılmış. Üç harfli siyasal iletişimin parti içine dönük, altın vuruşlarından ilki buydu.

Bunun yerine, özelikle yerel seçimlerde kritik bir seçimle ancak kazanılabilmiş tek Büyükşehir olan Bursa’ca icraatçı bürokrasinin tepe yöneticilerine daha güçlü bir rol verildi. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve Bakanlar vaatkar tutumlarla Bursa’nın tamamına hitap etmiş oldular.

Öte yandan alan Türk bayrağının hakimiyetinde tek renk tek ses bir bir görüntü verdi. Bu da bana kalırsa son dönemlerinde tam destek, hep destek politikaları ile kimlik bunalımı yaşayan küçük ortaklara yapılan bir jest olarak görünüyor. Böylelikle Cumhur İttifakı’nın AK Parti dışındaki ortaklarının kendi tabanlarına tam olarak hakim olamamaktan dolayı giderek etkisizleşmesi alanda görünmemiş oldu.

Alanda binlerce AK Parti bayrağı ile iyice görünmez olmaları ve güçlerinin bir kez daha bu vesileyle sorgulanması önlenmiş oldu. Siyasal iletişim açısından bir altın vuruş da buydu bence.

HABERLER