Yaşar İçen
Yaşar İçen
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Devrin oyunları’na karşı ‘Devrim Adamı’ Mesrur Barzani

Davetli olduğum 2024 Akre Nevruz programına yer verdiğim yazımda şöyle bir parantez açmıştım, bugün yazmak üzere:

“Siyaset Bilimci olarak Mesrur Barzani’yi nasıl tanımlarsın, diye sorarsanız; ’O bir devrimci lider’ derim.

Devrimci lideri başta herkes anlamaz, yaptıkları tam anlaşılmaz ve hatta çoğu zaman suçlanırlar!

Suçlanırlar çünkü ‘ortamda gelişmeye dair ciddi sorunlar/sorunlular vardır’ ve ilerlemeyi istemeyen bu unsurlar alıştıkları rehavet-tembellik-haksız kazanım düzenini kaybetmemek için devrimin/devrimcinin önüne set çekip tüm kötülükleri yapmaktan kaçınmazlar…”

Başbakan Mesrur Barzani, göreve geldiği ilk günden bu yana içeriden ve dışarıdan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne karşı hayata geçirilmeye çalışılan devrin oyunlarına inat adeta bir devrim yürütüyor. İşinin kolay olmadığını bizler gibi kendisi de bildiği için tüm zorluklara ithafen kararlılığını her zaman her yerde yansıtıyor.

Başbakan Mesrur Barzani’yi ‘kasten’ anlamak istemeyen, gözünü ve kulağını kapatan, yolunu zorlaştırmak isteyen Kürtlere birkaç soru sormak istiyorum; ‘yeni dünya düzenine’ adapte olmak için ülkeler de kendisine dair ‘yeni yüzyıl’ başlıklarını teker teker açıklıyor.

Peki bunca yenilenme, güncellenme, gelişme söylemi arasında “IKBY Yüzyılı” neden olmasın? Geçmişte kalmak için nedir bu inadınız? Kendi egolarınızı ve menfaatlerinizi bir kenara bırakıp gençlerinizi ve onların geleceğini ne zaman düşüneceksiniz?

Yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla, genç nüfus potansiyeliyle, stratejik konumuyla, tarihi ve kültürel birikimiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi elbetteki yeni dünya düzenindeki yerini güçlü bir şekilde almak üzere kurumsal hamlelere yönelmeliydi.

Çoğu coğrafyada böyle bir kurumsallık geçişi sıkıntısız gerçekleşir fakat söz konusu Ortadoğu ve bilhassa da IKBY oldu mu ‘devrim’ gerekli bir hale geliyordu. Çünkü IKBY’de bireysel bakış açıları gibi siyaset, bürokrasi, diplomasi, eğitim, iş dünyası, sosyal hayat, basın, medya ve sivil toplum kuruluşları kurumsallıktan çok uzak ‘aşiret anlayışı’ ve ‘lobileşme faaliyetleri’ arasına hapsedilmiş durumdaydı.

Bir makama gelen oturduğu koltuğu ömürlük bırakmıyordu. Gençleri ve kadınları gören-duyan-şans veren yoktu. Üretim önemsenmiyordu. Eğitim-teknoloji-istihdam projeleri yoktu. Özel sektör hak ettiği yerde değildi. Tüm iş beklentileri hükümet kadrolarında yer almak üzerineydi. Hükümetin hiçbir yatırımı yoktu. Özetle geleceğe yatırım yapmaktan ziyade günü birlik bakış açısı hakimdi. Ve başta gençler olmak üzere halk bu durumdan çok rahatsızdı.

Özetle IKBY’de Başbakan Mesrur Barzani’nin başlattığı devrime ihtiyaç vardı. Her fırsatta bütçe göndermeme kozunu kullanan Bağdat’a karşı Erbil Yönetimi’nin kendi üretim faaliyetleri güçlü olsaydı bu denli sorun yaşamazdı Kürtler…

Şimdi yaşanan seçim kotası krizi de maddi-manevi sorunları beraberinde getirdi. Irak Federal Mahkemesinin aldığı kotayı iptal kararının mevcut Irak Anayasasında haklı bir yeri olmasa da Bağdat’ın ve KYB’nin kararın uygulanmasına yönelik ısrarı hala devam ediyor.

Bunca hengamede benim gördüğüm tablo ise böyle bir seçimin gerçekleşemeyeceği yönünde. Oturmayan taşlar eşliğinde bir seçimin yapılması imkansız ve sağlıksız bana göre.

Peki kota krizi ile yaratılan bunca gerginlik Kürtleri nereye götürür derseniz, ‘Süleymaniye’nin federal veya benzeri bir özerk statüye kavuşturulmasına’ götürür derim… Aslına bakarsanız şahsi fikrim de bunu destekliyor zira bu saatten sonra Süleymaniye’nin Erbil ile birlikte olması imkansız olduğu için ayrılması çok daha mantıklı olacaktır.

Böylelikle Türkiye KDP-KYB arasında kalmaktansa “terörle mücadele şartıyla” iki perspektifle güney komşularına hitap edecektir.

Güney sınırının huzuru elbetteki Türkiye için çok önemli çünkü Türkiye’nin kararlı bir şekilde devam ettiği terörle mücadele operasyonlarının başarısında mevcut IKBY’deki istikrarın payı var.

22 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştireceği Irak ziyareti başta güvenlik ve Kalkınma Yolu Projesi olmak üzere pek çok önemli başlığın görüşülmesini içeriyor. Irak’ta İran baskısı, PKK ve DAEŞ ile mücadele, KDP ve KYB arasındaki gerginlik, Kerkük seçim sonuçları doğrultusunda yerel yönetimin nasıl şekilleneceği, ekonomik anlaşmalar, Irak’ın su kaynaklarının doğru değerlendirilmesine yönelik projeler, Irak’ta tarım ve hayvancılığın gelişmesi için destek verilmesi gibi başlıklar masada olacaktır.

Bağdat ve Erbil’in bunca sıcak gündemi arasında Türkiye’nin her zamanki uzlaştırıcı tavrıyla sahada yer almasıyla birlikte Kürtlerin de sağduyu ile yan yana durması gerekiyor elbette. Çünkü burası zemini kaygan, iklimi sert, insanı zor, yan yana durmayanları bol, akşamdan sabaha U dönüşleri yaşanan; Ortadoğu….

Başbakan Mesrur Barzani’nin “Devrim Yolunu” destekliyorum çünkü Kürtlerin geçmişin sığ travmalarından kurtulması için kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor…

O halde;

Yeni bir Kürt Yönetimi…
Yeni bir başlangıç…
Yeni bakış açıları…
Yeni çözüm yolları…

HABERLER