Yaşar İçen
Yaşar İçen
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Hüda Par ‘Yine mi temcit’ dedirtmesin!

Demokrasi ve Birlik Derneği’nin “Türkiye Yüzyılında Kürtler” başlığı altında gerçekleştireceği seri panellerin ilki (lansman paneli) Kasım 2022’de Ankara’da gerçekleşmişti.

Panelde Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve ben de konuşmacılar arasında yer alıyorduk. Tek kadın panelisttim…

İki oturum halinde gerçekleşen Ankara panelinde Kürt siyasetçiler, yazarlar ve fikir insanları onlarca yıldır devam eden sorunları ve bu sorunlara dair çözüm önerilerini aktarıyordu.

O günkü konuşmamda ve sonrasında köşeme taşıdığım yazılarımda sorunlar-çözümler tespitlerimi sunarken “iki önemli sorun” başlığının altını da kalın çizgilerle işaretlemiştim.

O gün o salonda bulunan/bulunmayan, Kürt meselesine dair onlarca yıldır yazan-konuşan-siyaset üreten isimlere yönelik altını çizdiğim “iki önemli sorunu” şöyle aktarmıştım.

“Onlarca yıldır aynı konu etrafında cümleler zikrediliyor olmasına rağmen halen ortada duran bir mesele var. Kırk yıldır konuştuklarınız bir çözüm getirmediyse o cümleleri bir kenara bırakmanız ve güncel nabzı doğru okumanız gerekiyor artık. Sonrasında da güncel veriler doğrultusunda yeni cümlelere ihtiyacı var Kürt siyasetinin… İkinci sorun da tüm panelistlerin kendisine ayrılan sürenin daha fazlasını isteyerek uzun uzun konuşması. Konuşmalarınızı daha kısa tutmanızı ve salondakileri dinlemenizi, anlamanızı, zihinlerindeki soruları cevaplamanızı, toplumun güncel sosyolojisini alıp fikri-zikri beslenmenizi isterdim…”

Konuşmamda bu cümlelere neden mi kullanmıştım?

Yaklaşık kırk yıldır aynı kitaplar, aynı isimler, aynı cümleler, aynı “sözde çözüm” fikirleri, aynı kısır döngüler arasında bir çıkmaza hapsedildi Türkiyeli’nin huzuru!

Ve en önemlisi tıpkı o gün o salonda olduğu gibi işin içindekiler vatandaşın zihnindekilere, yüreğindekilere, dilindekilere kulak vermemiş sadece kendileri konuşmuştu onlarca yıldır…

”Ey cemaati Kürt, ne istersiniz?” diyen olmamıştı!

Geçtiğimiz günlerde Hüda Par Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu’nun yaptığı “özerklik” yorumu üzerine Ankara’da birlikte konuşmacı olduğumuz panelde dile getirdiğim “güncellenememe-toplumu doğru okuyamama” sorunlarını anımsadım.

Hüda Par’ın aktif siyasete ve Meclis’e girmesini sıcak karşılamıştım ve seçim öncesinde de bu düşüncemi her mecrada belirtmiştim. Kürtlerin HDP/DEM/Yeşil Sol ve türevi partilerin markajından kurtulması için Kürt siyaset yelpazesinin genişlemesi / farklı bakış açıları kazanması demokrasi adına önemliydi çünkü. Demokrasi adına bizlerin desteğini esirgemediği Hüda Par’ın; Ortadoğu’nun kaynayıp kabardığı, küresel enflasyonun zirve yaptığı, gençlerin iş, işverenin kalifiye eleman aradığı, anayasanın ve cezai yaptırımların ihtiyaçları karşılamadığı böylesi bir süreçte çıkıp da “özerklik” anlayışını gündeme taşıması inanıyorum ki benim gibi pek çok demokrasi savunucusunu hayal kırıklığına uğrattı.

Zira Yeni Dünya Düzeni dediğimiz şey herkesi / her şeyi güncellenmeye-yenilenmeye-gelişmeye mecbur bırakıyor. Hepimiz istiyoruz ki Hüda Par da bu durumdan nasiplensin, yeni söylemler geliştirsin, ”yine mi temcit” dedirtmesin, vatandaşın güncel ihtiyaçlarını görsün, daha geniş kitlelere hitap edip bünyesine katsın, hepimizin “acaba ne projeleri var” diyerek merakla yönelmesini sağlasın…

Evet Kürt siyaseti güncel okumalar ve söylemler geliştirmek zorunda artık, zira siyasetçilerin onlarca yıldır dile getirdiği özerklik cümlelerinin geçmişte olduğu gibi günümüz Kürtlerinde de hiçbir karşılığı yok.

Yeri gelmişken tam aksi yöndeki bir öngörümü hemen belirtmek istiyorum; bu kısır döngülerden bıkan, kalkınan, pek çok başlıkta doğu ile arasındaki çıtayı açan batı bölgeleri, doğuyu ve güneydoğuyu bizden ayırın diyecek benden söylemesi….

HABERLER