Anadolu’dan Balkan’a bir köprü: Kırklareli

Anadolu’dan Balkan’a bir köprü: Kırklareli

Tarih boyunca Herakliya, Vrisium, Verisse, Bozili, Nerisse, Saranta Ecclesies, Kırkkimse, Kırkkimesne ve son olarak da Kırkkilise gibi isimlerle anılan Kırklareli, mevcut ismine 1924 yılında TBMM’de alınan kararla kavuşmuş.

Anadolu’nun Balkanlara açılan kapılarından olan Kırlareli, ülkemizin Avrupa kıtasında yer alan 5 ilinden biri. Tarih boyunca Asya’dan Avrupa’ya geçişte Anadolu kıstağının ucunda yer alan Kırklareli, bu iki kıtanın arasındaki en önemli göç yollarından birisi olmuş.

Doğusunda Karadeniz, güneyinde Tekirdağ ile İstanbul, batısında Edirne’nin bulunduğu Kırklareli’nin kuzeyindeki komşusu ise Bulgaristan’ın Burgaz ili. İlin her ne kadar kuzeyi Istranca Dağları ile belirlenmiş olsa da Kırklareli’nin topraklarının geniş plato ve ovalardan oluşması nedeniyle ekonomisinin başlıca unsuru tarım olarak ortaya çıkmış.

Trakya Bölgesi ve Kırklareli tarih boyunca doğudan batıya, batıdan doğuya kültürler arası iletişimin ve göç yollarının en önemli rotasını olmuş. Günümüze kadar ulaşan araştırmalarda bölgede Paleolitik Döneme ilişkin bilgilere pek rastlanmasa da, ilin tarihsel anlamda önemi Neolitik Dönemle birlikte çıkar. Anadolu platosunda ortaya çıkan ve buradan da yakın çevresine yayılan Neolitik Kültürler MÖ 7. binden itibaren Trakya ve Kırklareli üzerinden Balkanlara doğru bir yayılım göstermiş. İşte bu noktada Kırklareli de Neolitik kültürlerin en önemli göç yolu üzerinde bulunmuş.

Tarihsel süreci Anadolu’ya göre daha farklı olan ve Anadolu’yu biraz daha geriden takip eden Kırklareli, MÖ I. Bin başlarındaki Thrak kavimlerinin göçleri ile günümüze ulaşan şekillenmesine kavuşmuş. Bu dönemden itibaren güçlü Thrak kabilelerinin yerleşim merkezi olan Kırklareli, MÖ. 5. yüzyıldan sonra Odris Kabilesi etrafında birleşen kabilelerin oluşturduğu devletin merkezi olmuş. Bu krallığın son kralı Kotys’in ölümü üzerine Makedonya kralı Kral II. Philip, Trakya’ya saldırarak Odris Devleti’ne son vermiş. Daha sonra sırasıyla Büyük İskender, Romalılar ve Bizans egemenliğine giren bölge; İskit, Kimmer, Ostargotlar, Hunlar, Bulgarlar, Peçenekler ve Haçlı Ordularının da istilalarına uğramış.

Osmanlı Devleti’nin Balkanlara yayılma politikaları içinde 1362 yılında I. Murat Döneminde Osmanlı topraklarına katılan Kırklareli, Edirne Vilayetine bağlı bir sancak merkezi haline getirilmiş. Jeopolitik konumu nedeniyle tarih boyunca yaşadığı istilalar içinde 1878 yılında Rus, 1912 yılında Bulgar ordularınca işgal edilen Kırklareli son olarak 1920-22 yılları arasında da Yunan ordularının işgali altında kalmış ve 10 Kasım 1922 yılında ise Kurtuluş Savaşı sonrasında özgürlüğüne kavuşmuş.

Tarih boyunca Herakliya, Vrisium, Verisse, Bozili, Nerisse, Saranta Ecclesies, Kırkkimse, Kırkkimesne ve son olarak da Kırkkilise gibi isimlerle anılan Kırklareli, mevcut ismine 1924 yılında TBMM’de alınan kararla kavuşmuş.

Pınarhisar Kalesi

Tarih boyunca birçok medeniyetin izlerini taşıyan Kırklareli’nde günümüzde çok sayıda arkeolojik, doğal, kentsel, tarihsel sitin yanı sıra yapı ölçeğinde birçok tarihsel bakiyeye sahiptir.

Kırklareli’nin sahip olduğu tarihsel bakiyeler arasında il merkezinde yer alan Aşağıpınar ve Kanlıgeçit Höyükleri büyük önem taşır. İlin tarihi boyunca geçirdiği aşamaların izlerini taşıyan höyükler MÖ 6. bin yıl başlarına kadar geriye giden kültür tabaklarına sahip. Arkeolojik anlamda ilin kültürel bakiyeleri arasında sayılabilecek en önemli kalıtlar arasında sayısı 200 aşan ve Vize ilçesinde yoğunlaşan Thrak kültürünün önemli izlerini taşıyan tümülüs mezarlar sayılabilir.

GİZEM DÜNYASININ KAPILARI

Kırklareli, dünyada çok az sayıda olan ama her zaman gizemli bir dünyanın bilinmezlerini taşıdığı düşünülen megalitik (büyük taş) anıtlara sahip olması açısından da önem taşır. İldeki bu anıtlar menhir ve dolmenler olarak ikiye ayrılır. Menhirler dikilitaşlar olarak bilinirken, dolmenler ise yaklaşık 3 metre yüksekliğe ulaşan boyları ile anıt mezarlar olarak bulunur. MÖ I. Bin başlarına tarihlenen bu anıtlar ülkemizin olduğu kadar bütün dünyanın da ilgisini çekmekte.

Kırklareli’nde antik çağa en önemli kalıntılarından biri de Vize ilçesindeki antik kentin bir parçası olan Roma tiyatrosudur. Oldukça sağlam bir şekilde ortaya çıkarılan tiyatronun 4 bin kişilik bir kapasitede olduğu yapılan kazılar ve aştırmalar sonucunda anlaşılmış.

Vize Roma Tiyatrosu

İlde Türk-İslam Dönemine ilişkin yapı stoğu ise çok fazladır. 1383 yılından kalan Hızırbey Cami, 16. yüzyıldan kalma Kadı Cami ve Beyazıt Cami, 17. yüzyıldan kalma Kapan Cami, Karakaş Cami bu döneme ilişkin görülebilecek anıtsal eserler arasındadır.

Hızırbey Camisi

Ayrıca büyük bir çoğunluğu 19. yüzyıldan kalma çeşmeler de Kırklareli’ne farklı bir karakter katmakta. İlde görülebilecek tarihi eserler arasında ayrıca hamam, şehitlik, türbeler, neo-klasik ekolde yapılmış kamu binaları ve sivil mimarlık örnekleri ile arasta, şaraphane ve askeri yapılar da görülebilir.

Taş Tabya

6 bin 550 km yüzölçümün sahip Kıklareli’nin Lüleburgaz, Babaeski, Vize, Pınarhisar, Kofçaz, Pehlivanköy, Demirköy olmak üzere 7 adet ilçesi bulunmakta. İlin Karadeniz’e 60 km’lik bir deniz sınırı bulunurken Bulgaristan’a ise 180 km sınırı vermekte.

Kastros

İlin coğrafyasında kuzeyde doğal bir duvar gibi yer alan Yıldız (Istıranca) Dağları belirli olur. Dağın bilinen en erken ismi Roma Dönemi’nde yörede oturan Ast Kavminden dolayı verilen Mons Asticus’tur. Günümüzde özellikle dağın güney yamacında çok sayıda su kaynağı olması nedeniyle de “Akıntılı-Akarsulu Yer” anlamına geldiği de düşünülmekte. En yüksek noktası 1031 metre ile Mahya Dağı olan Yıldız Dağları’nın dışında ilin geneli düz arazi yapısındadır.

Kırklareli’nin yüzde 48’lik kısmını dağlık ve ormanlık alanlar kaplamakta. Bu nedenle de ilde kara avcılığı alanı önemli yer tutar. Bunun yanında ilin Karadeniz kıyısında yer alan ve ormanlık alanın en geniş bulunduğu Demirköy ve Vize ilçelerindeki mağara sistemleri de oldukça dikkat çekmekte. Bu mağaralar içinde Demirköy’deki üç girişe sahip ve toplam uzunluğu 3200 metre olan Dupnisa Mağara Sistemi; ayrıca Vize ilçesi sınırlarında kalan Yenesu, Domuzdere, Kıyıköy ve Kaptanın Mağarası da görülmeye değerdir.

Dupnisa Mağarası

Mağaraların dışında ilin bu sahil kesiminde tabiat koruma alanları da ilin önemli turizm potansiyeli taşıyan bölgeleridir. Demirköy’de yer alan Saka Gölü Tabiat Koruma Alanı, 1345 Ha büyüklüğünde alüvyonal ormanları, sulak saha, zengin yaban hayatı ile birlikte Avrupa’daki nadir ekosistemlerden birini oluşturur. Vize ilçesindeki Kasatura Körfezi Tabiat Koruma Alanı da 329 Ha. büyüklüğünde tüm Trakya’nın tek karaçam meşceresine sahip bir orman eko sistemi ile önem taşır. Her iki koruma alanında flora Kızılağaç, karaağaç, dişbudak başlıca ağaç türleri olup, ayrıca meşe, gürgen, kayın, karakavak, akkavak, sögüt, ıhlamur ve ceviz gibi ağaç türlerinden; fauna da Geyik, karaca, tilki, kurt, tavşan, domuz, yaban kedisi, kuğu, yaban ördekleri, yaban kazları, çulluk, tahtalı, engerek, kör yılan, su yılanı, sazan, mercan, levrek, kerevit gibi türlerden oluşmakta.

İğneada

Kırklareli’nin yaklaşık 60 km’lik sahil bandında öne çıkan yerleşimler ise Kıyıköy, Kastros ve İğneada’dır. Her üç yerleşimde de birçok doğal plaj bulunurken ev pansiyonculuğu, kamping konaklama sorununu ortadan kaldırırken, çevredeki balık lokantaları da eşsiz lezzetleri ziyaretçilere sunmakta.

Kıyıköy

Ekonomik gelişmişlik bakımından ülkemizin ön sıralarında yer alan Kırklareli’nde tarım ve sanayi de gelişmiş durumda. Tarım alanında hububat, şeker pancarı, mısır, yemeklik tane baklagiller ve bağcılık geniş ekim alanı oluştururken bunlar arasında buğday ve ayçiçeği ise ilin ağırlıklı ürünlerini oluşturur. Sanayi alanında İstanbul’a yakın olması ve Avrupa’ya geçişte bir kara köprüsü olması nedeniyle de gelişen Kırklareli’nde cam, gıda, tekstil, ilaç, metal alanında önemli tesisler yer almakta.

Aşağıpınar Arkeolojik Kazıları

Anadolu’dan Balkanlar’a taşınan kültürün ve zaman zaman da batının doğuya olan göçünde en önemli köprü olan Kırklareli, bir yanında Balkanların bir yanında Anadolu’nun zengin kültürü ile şekillenmiş. Ama bunca kültürün ortasında bir geçiş noktası olsa da Kırklareli; insanı, kentleri ve kültürüyle kendine ait görülmeye, yaşanmaya değer bir karakter oluşturmuş.

BİR REKORUN EV SAHİBİ PINARHİSAR

Arkeolojik geçmişi ve tüm Trakya bölgesinin tarihini aydınlatan bakiyeleri ile büyük önem taşıyan Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesi aynı zamanda bir rekora ev sahipliği yapmasıyla da hem ülkemizin hem de ülkenin kamuoyunda adını duyurdu. Ünlü karikatürist Erdil Yaşaroğlu’nun Pınarhisar’da, yaklaşık 11 bin metrekareye çizdiği karikatürün muazzam ölçüleri nedeniyle Guinness Rekorlarına Kitabına girmesi ilçeye önemli bir özellik kazandırmış oldu.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir