Seviye… Siyasette seviye… İş insanında seviye… Hak aramada seviye… Toplumda seviye…

Kısacası her alanda seviyemiz ne halde?

Siyasetteki seviyenin düşmesi, örnek; rol model olan insanların azalması ve ekonomik krizle beraber sosyal medyadaki kalemşörler revaçta… Yani bel altı vurup hiçbir şey yokmuş gibi suyun üstüne çıkan, kapkara kalpleri kötülük bağlamış, insanlıktan uzaklaşıp ben odağına oturarak kendi dünyasında saltanat süren, halkın yokluğunu hiç düşünmeyip günü gün edeler, dünyası küçük ama kalemi eline alınca profesör olan had bilmezler bir hayli çok sosyal medyada… Evet sosyal medya çok büyük bir mecra ve ileriki süreçte mitinglerin dahi sosyal medyada yapılacağını öngörebiliriz. Hatta alttaki beğeni, yorum ve paylaşımlar da bir kaynak olmaya aday… İnsanın konulacagı yerde dahi bu beğeni ve yorumları baz alabileceğiz. Ama malesef seviye düştükçe bu örneklerden uzaklaşıldıgını, hakaretlerin havada uçuştuğunu ve insanlıktan uzaklaşıldığını hep beraber görmekteyiz. Sosyal medya çok büyük bir güç ve bunu iyi kullananların insanlarla daha iyi iletişim kurduğunu, sosyal medyanın iyi bir tanıtım ve propoganda aracı olduğunu her geçen gün görmekteyiz. Seçim bütçelerinin çoğu sosyal medya mecrasına giderken, seviyesi düşük olanların ne kadar az beğeni aldığını, hakaret dilinin toplum nezninde artık yok sayıldığını, sevginin saygının hoşgörülü olmanın ne kadar kıymetli olduğunu sosyal medyadaki beğeni ve yorumlarda görmekteyiz.

Dün 1 Mayıs‘tı. Alanlar doldu taştı ve Taksim çağrıları ne yazık ki hükümetten karşılık bulmadı. Peki izin verilmiş olsaydı İşçi Bayramı‘nda, neyiniz eksilirdi?

Hak aramadaki üretkenlik sol grupların bölünerek çoğalmasının sonucu olarak ne yazık ki bir noktada buluşulamayan, buluşulsa da sonucunun net olarak alınamadığını hep beraber görmekteyiz. Hak arayanlar bir olmaz ise birlik içinde hareket etmeyip söylem ve eylemde buluşulamazsa kaybeden ne yazık ki işçi, emekçi, emekli olacak. Mağduriyetler bir yerde buluşmalı ve mağdurların sesi bir yerde birleşmelidir.

Yasada yazmayanı yasaya yazdırmak için yola çıkılmalı. İktidar ve muhalefete işçi ve emeklinin haklarına dokunulmadan, gelen hükümetin hep işçiden emekliden tasarruf yapmasına engel olacak yasalar yapılmalı ve bu yasalara gelen hükümet dokunamamalıdır. Örneğin, 2008 yılında AK Parti aylık bağlanma oranlarına dokunmamış olsaydı en düşük emekli aylığı 26.000 TL olacaktı. Yani yine yasaya dokunup yasada yazan emekli aylığı ibaresini değiştirerek yaşlılık aylığı yapıp emekliyi mağdur ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Bu nedenle işçi emekçi için özel yasalar yapılmalı ve onlara yeni gelen hükümetler dokunmamalıdır.

Emekli bir olmalı, masada hükümetle maaş pazarlığı yapmalıdır.

Bu güç ve bu insan sayısı emeklide vardır.

Halkından uzak siyaset yapan ve halk odaklı olmayanlara karşı emekli bir olsa, hiçbir siyasi mağduriyet yaratacak önergeyi Meclis’e sunamaz, gece yarısı torba yasalara eklenti yapamaz.

Emekli, birliğini ve beraberliğini iktidar ve muhalefete gösterip yanlış yapana dersini verirse bu süreç böyle gitmez ve böyle de gitmeyecek. 2019 seçimlerinde başlayan iktidara ders verme süresi 2024’te de emekli ile devam ediyor.

Her evde 1 EYT‘li var, diye boşuna söylemedik.

EYT’linin babası annnesi ablası ağabeyi de emekliyse o aile bir emekli kalesi oluyor ve EYT bilinciyle hak arayanlar aileden başlayarak örgütlenmeye, teşkilatlanmaya başladılar bile. Bu sadece bir başlangıç oldu, bunun devamı da örgütlü ve teşkilatlanmış bir yapı oluşturulduğu zaman işçi ve emekliye hiçbir siyasi irade dokunamayacak ve tasarrufu emekli kimden yapılması gerekiyorsa ondan yaptıracak güce sahip olacağını hep beraber göreceğiz.

Bu inanç ve bu kararlılıkla yola çıkılıyor ve artık emekliyi kimse üzemeyecek. Sandık sonuç olacak, bunu hep söyledik, yine yeniden söylüyoruz. İşçi ve emekliyi üzen iktidar ya da muhalefet işçi ve emekliler için kalıcı çözüm üretemeyenlerin karşısında işçi ve emekçi olacaktır. Bunu kısa bir zaman sonra hep beraber göreceğiz.

Zamanında ya da erken bir seçim için işçi emekçi emekli hazır bir şekilde bekliyor olacak ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, örgütlü ve teşkilatlanmış emekliler olarak artık biz de varız.

Emekli olduk ama hayattan emekli olmadığımızı bizi yönetenler ve muhalefet yapan bütün partiler çok iyi bilmelidir.

Emekli, sosyal atık değildir. Ölümle yaşam arasına sıkıştırılan, etrafı duvarlarla çevrili emekli o duvarları yıkarak geliyor, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.