Bir Karadeniz masalı: Trabzon

Bir Karadeniz masalı: Trabzon

Karadeniz dendiğinde tek başına akla gelen illerin başında gelir Trabzon. Ya da hamsi, kuymak, mısır, karalahana, çay, horon, Temel ile Fadime, taka, Sümela Manastırı ve Uzungöl dendiğinde akla gelen ve getirdikleri ile Trabzon…

İnsanı, konuşmaları, kıyafetleri, yemekleri, dansları, fıkraları ile Anadolu’yu oluşturan zengin kültür yelpazesinin en renkli köşelerinden biri Trabzon. Karadeniz’in fırtınaları gibi coşkulu, Zigana’nın zirveleri kadar amansız bu topraklar doğa ve tarihin iç içe geçtiği nadide bir kültürün baş tacı aynı zamanda da.

Karadeniz dendiğinde tek başına akla gelen illerin başında gelir Trabzon. Ya da hamsi, kuymak, mısır, karalahana, çay, horon, Temel ile Fadime, taka, Sümela Manastırı ve Uzungöl dendiğinde akla gelen ve getirdikleri ile Trabzon…

Hıdırnebi Yaylası

Doğu Karadeniz kıyılarında Karadeniz sahil şeridi ile 3 bin metrenin üzerinde yükseltileri ile Zigana Dağları arasında uzanır Trabzon. Rize, Gümüşhane, Giresun ve Bayburt illeriyle çevrili Trabzon’un sahip olduğu topraklar yayla ve dağlardan oluşur. Engebeli yapısı içerisinde küçük bir il olmasına karşın Trabzon’un merkez ilçeyle birlikte toplam da 18 ilçesi bulunmakta.

4 bin 664 kilometrekare yüzölçümüne sahip il, akarsular ile derin biçimde yarılmış dik ve engebeli bir araziye sahip. İlin güneyi doğu-batı doğrultulu uzanan ve yer yer 3 bin metreyi aşan zirveleri ile Zigana, Trabzon, Soğanlı ve Haldızan dağlarınca çevrelenmiş. Her biri yoğun ormanlık olan ve zengin bitki çeşitliliğine sahip bu dağların orman sınırından, yani yaklaşık 2 bin metreden sonra ise yaylalık alanlar görülür. İlin önemli su sistemleri ise Solaklı, Baltacı, Değirmendere, Yanbolu ve Foldere çaylarıdır. Tümü Karadeniz’e dökülen bu su sistemleri, yoğun yağış ve dik yapıdan dolayı zaman zaman taşkın ve heyelan tehlikesi de taşımakta. Ki ildeki, Çakır Göl, Sera Gölü, Uzungöl ve Buzyalağı Gölleri bu hareketlilikten dolayı heyelan gölleriyken, Balıklı Göl, Aygır Gölü, Kara Göl gibi de birçok buzul gölü de bulunmakta.

Tarih içerisinde Karadeniz’in en eski yerleşimlerinden biridir Trabzon. Jeopolitik konumu, limana sahip olması ve benzer nedenlerden dolayı Anadolu ile Kafkasya ve kuzey Karadeniz arasındaki kültürlerin birleşme noktalarından biridir Trabzon. Mevcut tarihsel araştırmalar içerisinde ilk olarak antik çağda karşımıza çıkar Trabzon, Trapezus ismiyle. Çalışmalar ve antik kaynaklara göre bu kent, Batı Anadolu kentlerinden olan Miletos tarafından MÖ 8. yüzyılda kurulduğu, benzer bir başka görüşe göre ise de Miletosluların bir diğer kolonisi olan Sinopeliler tarafından MÖ 7. yüzyılda kurulduğunu gösterir. Kentin antik kaynaklarda ilk geçtiği yer ise MÖ 4. yüzyılda yazılan Ksenphon’un Anabasis eseridir. Her ne kadar kent kuruluşuna ilişkin bu tanımlamalar yapılsa da bu kolonizasyon öncesinde bölgenin yerel halkları olan Kolhklar, Driller ve Makronların varlığının da bölgede bulunduğudur.

Kimmer ve İskit işgalleri sonrasında Büyük İskender’in himayesine giren kent MÖ. 3 yüzyılda kurulan Pontus devletinin sınırları içinde kalmış. MÖ. 1 yüzyılda ise Roma egemenliğe giren Trabzon, MS. 1. yüzyılda ise antik çağdaki en görkemli yıllarını yaşamaya başlamış ve özellikle İmparator Hadrian döneminde çok büyük imar hareketlerine sahne olmuş. Ama kent MS. 4. yüzyıldaki Got saldırılarında ise tamamen harabeye dönmüştür.

Bizans döneminde MS. 9. yüzyılda Khaldia olarak anılan bölgenin merkezi olan Trabzon’da; Bizans İmparatorluğu’nun merkezi olan Constantinapolis’in 1204 yılında Latin işgaline uğraması ile Aleksios ve David Komnenos tarafından Komnenos krallığı kurulmuş. Bu krallık Fatih Sultan Mehmet’in bölgeyi ele geçirmesi ile 1461 yılında yok olmuş ve Trabzon Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş.

Osmanlı’da bir sancak merkezi olan Trabzon, aynı zamanda bir şehzadeler kenti de olmuş. Yavuz Sultan Selim’in şehzadeliği burada geçerken, Kanuni Sultan Süleyman’da burada doğmuştur. 16. yüzyılda Batum ve Lazistan sancaklarının merkezi olan il, 1868 yılında vilayet olmuş.

1916 yılında Rus Ordusu’nun işgaline giren Trabzon, 1917’deki Bolşevik Devrimi nedeniyle bu işgalden kurtulmuş ama arada geçen 1 yıl boyunca Trabzonlu milisler topraklarını korumak için önemli başarılara imza atmışlar.

Türkiye Cumhuriyeti’ne bir il olarak geçen Trabzon’a Mustafa Kemal Atatürk, 1924, 1930 ve 1937 yıllarında olmak üzere üç kere ziyaret etmiş 15 Eylül 1924 günü, Trabzonlularca “Atatürk Günü” olarak kabul edilmiş.

Karadeniz en önemli liman kentlerinden biri olan Trabzon, tarih boyunca hem deniz yoluyla hem de kara yoluyla tam bir kültür taşıyıcısı kent olmuş. Bunun yanında zengin Karadeniz’in deniz ve ürünleri ile yağışlı iklimin taze sebzeleri ile çevredeki maden yataklarından elde edilen cevherler de hem kıyı boyunca, hem de kara yoluyla Anadolu’nun iç kesimleri ile Kafkasya topraklarına ulaştırılmış.

İlin konumundan kaynaklı olarak doğal zenginliklerin yanı sıra çok önemli bir kültür mirasına sahip. Yüzyıllardır bir merkez olması, birçok farklı kültürü içinde barındırması hem halkın sosyolojik olarak çeşitliliğine hem de kültürel kalıntıların zenginliğe yol açmış. İl de, manastırlar, kaleler, kiliseler, cami ve türbeler, müzeler ve sivil mimarlık yapıları bu muazzam kültürün birer yansımalarıdır.

Trabzon’da kaleler içerisinde Trabzon Kalesi ile Akçakale Kalesi önemlidir. İlki temelleri antik çağa kadar uzanan ve antik Trapezus kentini koruyan bir savunma yapısı iken diğeri 1300’lü yılların başında Komnenos hanedanlığı tarafından yaptırılmıştır. İl merkezindeki bir başka askeri yapı ise 1887 yılında yaptırılan cephanelik binasıdır.

İlde beş müze yer almakta. Bu müzelerden Atatürk Köşkü, 19. yüzyıl başlarında Rönesans mimarisi etkisinde ve dönemine göre ileri bir teknoloji yapılmış Trabzon’un göz alıcı yapılarından biridir. Atatürk’ün buraya yaptığı ziyaretlerde kaldığı konak günümüzde bir müzeye dönüştürülmüştür. Bir diğer müze olan Ayasofya Müzesi, kilise olarak I. Manuel Komnenos tarafından 13. yüzyıl ortalarında yaptırılmış. Yapıda hem Hıristiyan hem de İslam sanatı izleri görülürken, Hz. İsa ve Meryem konulu frizlerde dikkat çekmekte. Fatih döneminde camiye çevrilen yapı Trabzon’u ziyaret eden birçok gezginin notları arasında yer almıştır.

İlin arkeolojisi ve etnografyasını yansıtan müze ise Trabzon Müzesi. 1900’lü yılların başlarında yine Avrupa mimarisi baz alınarak konut olarak yapılan müze, Atatürk’ün ili ilk ziyaretinde konakladığı yer olarak bilinmekte. Çaykara ilçesi Ataköy Beldesinde ise Trabzon’un yetiştirdiği birçok devlet adamından biri olan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin beşinci cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay’ın doğduğu ev ile Trabzon’un en önemli marka değerlerinden biri olan Trabzonspor’un tarihini aktaran Trabzonspor Müzeleri de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında görülür.

İldeki önemli tarihsel yapılar arasında manastırlar büyük önem taşır. Bunlardan Sümela Manastırı tüm dünyaca tanınan kutsal bir mekândır. Buranın MS. 4. yüzyılda ilk olarak kurulduğu düşünülmekte. Bu kuruluşa ilişkin değişik efsaneler de yer almakta. Ancak bu kompleksin Trabzon İmparatoru III. Aleksios (1349-1390) döneminde bugünkü şeklini aldığı bilinmekte. Maçka ilçesi, Altındere Köyü’nde yer alan manastır, deniz seviyesinden bin 110 metre yükseklikte yer almakta. Meryem Ana’ya adanmış olan bu manastır içindeki yapılarda yer alan freskler Hıristiyan mitosuna ait ayrıntılar verirken, Gürcü sanatı etkisinde yapılmışlar. Bu manastır dışında il merkezinde 1424 yılında yapılan Kaymaklı Manastırı ve yine III. Alexios zamanında (1349-1390) yaptırılan Kaymaklı Manastırı ile Esiroğlu Beldesi Kurtuluş Köyündeki Kurtuluş Manastırı ile Maçka ilçesi sınırlarındaki Vazelon Manastırı da gezilip görülmesi gerekenler arasında yer alır.

İlde manastırların dışında Bizans İmparatoru I. Basil tarafından 884-885 yılına ait tamir kitabesinden de anlaşılacağı üzere daha erken bir tarihte yaptırılan Küçük Ayvalı Kilisesi ile Sultan Abdülaziz’in izniyle 1852-1874 yılları arasında yaptırılan Santa Maria kiliseleri de önem taşır.

İlde ve özellikle Trabzon il merkezinde Türk-İslam Dönemi öncesi yapıların önemi kadar bu dönem sonrası kültüre ait önemli yapılar bulunmakta. Bunlardan Ahi Evren Dede Cami, kökleri Sultan Orhan dönemine kadar inen önemli bir ibadet yeridir. Ayrıca Trabzon Valisi Erdoğdu Bey’in yaptırdığı ve kendi ismini taşıyan cami 1577 yılına, 1529 yılına ait inşaat kitabesine sahip İskenderpaşa Cami süslemeleri ile dikkat çeker. İldeki önemli bir cami de Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırılan camidir. 1514 yılına tarihlenen yapı bir külliyedir. Ancak günümüze bu külliyeden günümüze cami ve türbe ulaşmıştır. Bunların dışında 1839 yılında yaptırılan Çarşı Cami ile Trabzon’un tipik tavanlı camilerinden olan 1874 tarihli Tavanlı Cami de görülmesi gerekenler arasındadır. İlde ayrıca kiliseden camiye dönüştürülmüş, Ortahisar Cami ile Yenicuma Cami de yer alır.

Hapsiyaş Köprüsü ya da Kiremitli Köprü… Yörede başka bir örneği yok… 1935’te yapılmış ve 2002’de restore edilmiş…

Trabzon’da Türk İslam dönemine ait dini ve kamu yapıları arasında Açık Türbe, Ahi Evren Dede Türbesi, Gülbahar Hatun Türbesi, Emir Mehmet Türbesi, Alaca Han, Taş Han, Bedesten, Medyan Hamamı, Sekiz Direkli Hamam, Paşa Hamamı gibi yapılar görülmesi gereken önemli tarihi yapılar arasındadır.

Trabzon il genelinde ayrıca tescilli birçok yapı arasında Trabzon Konakları da oldukça önemlidir. Kendine has mimarisi yanında 18. yüzyıla kadar inen bu evler arasında Of ilçesindeki Çakırağa Konağı, Sürmen’de Memişoğlu Konağı, il merkezinde Ortahisar ve Orta Mahalle Evleri, Kundupoğlu Evi, Nemlizade Konağı, Yarımbıyıkoğlu Evi gibi görülmesi gereken yapılar bulunmaktadır.

Trabzon tarihin olduğu kadar doğanın da seçkin ve göz alıcı büyüsüyle var olduğu bir yerdir. İldeki birçok alan turizm merkezi konumunda. Bu merkezlerden en ünlüsü ise Uzungöl. Çaykara ilçesinde 19 km uzaklıktaki bu tabiat harikası Haldizen Deresine düşen kayaların su yolunu kapatması ile oluşmuş. Çevresindeki başka yaylalar, yöresel mimariye sahip köyler; ayı, kurt, yaban keçisi, Kafkas Yabani Horozu gibi fauna türleriyle de dünyanın tanıdığı bir yer. Buranın yanı sıra Balıklıgöl, Çakırgöl, Sera Gölü ile Çalköy Mağarası da ilin turizm merkezleri arasındadır.

İlin beşeri yapısını oluşturan ve bölge halkının yaşam tarzını oluşturan bir diğer doğal güzellikler ise yükseklikleri 1800 ile 2200 metre arasında değişen yaylalardır. Çakırgöl, Hakça Obası, Harmantepe, Lapazan, Sazalan, Sisdağı, Sultan Murat yaylaları bu yaylaların başlıcalarını oluşturur.

Tulum Ustası Bülent Bekar…

Köklü ve çeşitli kültür mozaiğinin yarattığı bir il Trabzon. Şimşir kavalı, kemençesi zimpona da denen tulumuyla oynan Horon’u, 1930’larda ortaya çıkmış Kolbastısı’yla içinde yaşadıkları coğrafyanın zorlu ama yaşam dolu hareketlerini sergiler insanları. Başlıca ekmek kapılarından olan Karadeniz’in hamsisinden binbir türlü yemek yapmaları onların zenginliğidir. Mertlikleri, aynı Trabzonspor’a bağlılıkları gibi topraklarına, hemşehrilerine ve ülkelerine kenetlenmiş Türkiye’nin en zengin en renkli köşelerinden biridir Trabzon.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir