Çalışma Bakanı Vedat Bilgin Bursa’da: EYT’yi tamamladığımız gün açıklayacağım

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof.Dr. Vedat Bilgin’in katılımıyla Üretim Sürecine Katılımın Desteklenmesi Projesi Bursa Açılış Toplantısı gerçekleşti.

Çalışma Bakanı Vedat Bilgin Bursa’da: EYT’yi tamamladığımız gün açıklayacağım

HABER: EBRU TAŞDEMİR / DOĞUKAN BAĞARSAKÇI

Bursa Hilton Hotel’de gerçekleştirilenÜretim Sürecine Katılımın Desteklenmesi Projesi Bursa Açılış Toplantısı‘na Bakan Bilgin‘de katıldı

Programda ayrıca  Bursa Valisi Yakup Canpolat ve Bursa Büyükşehir Başkanı Alinur Aktaş katılım sağlarken bir çok sektör temsilcisi de hazırda bulundu.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın açıklamaları şu şekilde;

“Kurucu ve öncü girişimci özellikleriyle sekiz bin beş yüz yıllık şehircilik birikimiyle birçok ilklerin gerçekleştiği çok önemli bir şehir. Tabii Bursa tarihi aşırı değiştiren şehir. Osmanlı’yı kuran şehir. Osmanlı’nın ilk başkenti, ilk altı padişahı yirmi şehzadeyi ve onlarca evliyayı bağrında barındıran şehir Bursa. Tabii günümüz Sanayi ve Teknoloji uyumunu başaran dünyanın sayılı şehirlerinden birisi Bursa. Bugün ülkemiz sanayiden tarıma, bilimden sağlığa kadar her alanda güçleniyor ve Bursa’da bu noktada öncü bir rol üstleniyor.

Tabii Bursa’nın lokomotif sektörleri olan tekstil ve hazır giyim, otomotiv yan sanayi, gıda, tarım ve hayvancılık makine ve teçhizat ile metal sektörlerimizin sanayi içerisindeki payı sürekli artmakta ve bundan dolayı da Bursa’mız bazen ikinci, bazen de ihracat rakamlarında üçüncü olmakta. Yurt içi ve yurt dışı pazarlara yakınlığımız var ve aralarında dünya liderleri de bulunan yüzlerce uluslararası yatırımcıya ev sahipliği yapan bir kentiz. Yirmi altı milyar dolarlık dış ticaret hacmiyle de Bursa her geçen gün gelişen bir yapıya sahip.

Şehrimizin işsizlik oranı en son aldığımız veriye göre İŞKUR müdürümüzden yüzde 9.2 iş gücüne katılım oranı 52.4. İstihdam oranı yüzde 47 buçuk. tabii Bursa’nın nüfusu şu an 3 milyon 150 bin ve her senede ortalamada elli altmış bin nüfusumuz artmakta. Dolayısıyla nüfusumuzun yaklaşık yüzde 65’e üç merkez ilçede ikamet etmekte. Yani şehrin merkezi yaklaşık 2 milyon 200 bin, 5 ilçe olarak düşündüğümüzde Gürsu ve Kestel’de kattığımızda nüfusumuzun neredeyse yüzde 30’u 20-39 yaş aralığında. Tabii bu ve benzer parametreler göz önüne alındığında Bursa’da açıkçası istihdamla alakalı, üretimle alakalı çok ciddi bir potansiyelin olduğu kaçınılmaz bir gerçek.

Bununla birlikte Bursa’nın her geçen gün gelişen sanayisinde hizmet üreten sektörlerde yetişmiş ara eleman ihtiyacı da ayrı bir husustur.
Bir tarafta iş arayanlar diğer tarafta ise istediği niteliklerde eleman arayanlar var. Tabii tüm bunları göz önüne aldığımızda tüm bu ihtiyaçlardan hareketle Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak iş arayanlarla, işverenleri buluşturacak merkez konumda bir yapı kurma çalışması başlattık.

Sayın Bakanım, İŞKUR muhakkak bu noktada çok önemli. Biz Sayın Valimin de Ticaret ve Sanayi Odası başkanımızın katılımıyla da BİKO  diye bir kurula teşekkür ettirdik. Bursa İstihdam ve Kariyer Ofisi. Yani bu işi arayanlarla çalışan arayanları buluşturduğumuz ofisimiz. BİKO bir sosyal sorumluluk projesidir ve işverenler ile iş arayanları ücretsiz hizmet üretmektedir. Özellikle doğru ve nitelikli iş gücüne uygun iş yerleriyle buluşturmak adına çalışmalar yapmaya başladık.

Öğrencilerimizin lise ve üniversite düzeyinde stajlarından doğru meslek ve stajyerleri seçmelerine kadar birçok konularda da yönlendirme yapmaya çalışıyoruz. Bursa Ticaret ve Sanayi Odamızdan, BESOF’tan, ticaret borsamızdan ve İŞKUR gibi kurumlarımızdan da bu konuda çok büyük destek aldığımızı ifade etmek istiyorum. Sayın Bakanım bir de tabii ki sanayinin bu kadar güçlü olduğu şehirde takdir edersiniz ki ara eleman, aranan elemana ciddi ihtiyaç var. Ve biz bir ilki gerçekleştirdik bu yıl da Türkiye’ye örnek oldu. Birçok yerde de bu artmakta. Bildiğiniz gibi 2009 senesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin itirazıyla Anayasa Mahkemesi’nin itirazıyla üniversite bursları belediyelere yasaklanmıştı. Burs yok diye bir kooperatif oluşturduk, üniversite öğrencilerimize burs veriyoruz ama biz Bursa olarak ikinci bir modülü daha açtık. Meslek lisesinde yirmi ayrı bölümü tercih eden öğrencilerimize 5 bin öğrencimize burs veriyoruz aylık düzenli olarak. Bu da inşallah birkaç yıl içerisinde karşılığını verecek ve sanayide ciddi şekilde bu ara eleman, arama eleman ihtiyacımızı karşılayacak önemli.

Bunlardan bir tanesi. Yine meslek liseleri istihdam buluşmasını gerçekleştirdik. Etkinliğimiz sayesinde ilimizin önde gelen işverenleriyle mesleki ve teknik liselerin tüm bölümlerinin öğrenci bölümleri mezunları buluşturuldu ve gençlerimizin. Sektörleri, işletmeleri ve meslekleri tanımaları iş ve staj imkanlarından haberdar olmaları ve iş görüşmesi tecrübesi kazanmalarına katkı sunuldu. Ben birkaç yıl içerisinde bizatihi ticaretin üretimin içerisinde olan birisi olarak da ifade ediyorum. Çok ciddi bunun karşılıklarını göreceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Sayın Bakanım ben sözlerimi çok uzatmak istemiyorum. Zatı alinize teşekkür ediyorum. Hem bir belediye başkanı olarak hem de bir işveren de olarak, ticaret yapan bir işveren de olarak. Gerçekten bu zor süreçte, pandeminin etkilerinin çok daha fazla kendini hissettirdiği bu süreçte biliyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımızın. Liderliğinde sahaya gerçekten can alıcı dokunuşlar yapıyorsunuz. Aslında bunun bir örneğini de bugün Bursa gibi özel bir şehirde bütün Türkiye’ye açıklamış olacaksınız. Katkılarınız için ben yürekten teşekkür. ediyorum. Saygılar sunuyorum”

Bursa Valisi Yakup Canbolat’ın açıklamaları şu şekilde;

“Kültür ve medeniyetimizin en önemli şehirlerinden biri olan Bursa’mız Türkiye ekonomisinde öncü ve önemli bir yere sahiptir. Şuna inanıyor ve şunu söylüyoruz ki Bursa gelişirse, üretirse, kazanırsa Türkiye gelişir, üretir, başarı ve kalkınır.

Özellikle son yıllarda büyüyen, kendisine yeten, üreten, global dünyada söz sahibi olan Türkiye, dostlarına güven vermeye devam eden ona vesile olan, katkı sunan başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçen bütün devlet büyüklerimize ve kurumlarımıza saygıyla selamlıyorum.

Elbette ki üretim devletlerin sürdürülebilir ekonomileri için oldukça büyük önem arz etmektedir. Üretirken üreten istihdamını dengelemekte, sürdürülebilirliğin farklı ve çok önemli bir bileşenidir. Ülkemizin. En önemli sermayelerinden biri hiç şüphe yok ki genç nüfusumuzdur. Türkiye iş gücü piyasasının son on yılda gösterdiği gelişmeyle birlikte bakanlığımızın genç nüfusun üst yapımızın bu gelişmeye entegre edilmesi çalışmalarının çok önemli olduğunu buradan ifade etmek isterim. Özellikle bakanlığımızın istihdamın kalıcı şekilde arttırılması iş gücü piyasasının. ihtiyaçlarına uygun nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi ve iş gücünün istihdam edilebilirliğinin arttırılması çalışmaları bu konuya verilen önemi açıkça göstermektedir.

Tabii burada İŞKUR Müdürlüğümüzün Bursa’nın mevcut enerjisini sinerjiye dönüştürmeye. Başarısını da ifade etmek isterim. İŞKUR İl Müdürlüğümüz bakanlığımızın aktif iş gücü politikaları ile nitelikli iş gücü yetiştirmeyi amaçlayan kurs ve programları ilimizde hassasiyetle istihdamın artması için büyük bir gayret sarf etmektedir. Bursa ekonomisinin karakterinde mevcut olan istihdam ile ilgili bakanlığımız tarafından öngörülen tüm vazifelere hazır olduğumuz, bunun için canla, başla gayret göstereceğimi göstereceğimizi buradan ifade eder, katılımlarından dolayı başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza, Bursa iş dünyası temsilcilerimize ve tüm konuklarımıza şükranlarımı sunuyorum.”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in açıklamaları şu şekilde;

“Üretim sürecine katılım programı diye başlattığımız ülkemizin çeşitli sanayi şehirlerinde uygulamaya koyduğumuz bir programın yeni bir sayfasında birlikteyiz. Bu program Türkiye’nin istihdam açığına katkıda bulunacak. Programların bir başka örneği bir başka örneği dememin sebebi bunu uluslararası göç örgütünün desteklemesi Birleşik Devletler’in nüfus ve göç kurumunun katkı yapması sebebi.

Çünkü biz bu programı çeşitli kaynaklardan, kendi kaynaklarımız da dahil, yerli kaynaklardan ve uluslararası kaynaklardan Türkiye çapında, Türkiye’nin bütün saray şehirleri başta olmak üzere, bütün kentlerine yaymak ama amacımız bu yıl sonuna kadar bu programı bütün Türkiye’ye yayarak yaklaşık sanayide 50 bin yeni istihdam üretmek. Bu programın başarılı olması Türkiye’de sanayiye çeşitli sektörlerde yetişmiş iş gücü sağlamak, sanayiyle Türkiye’nin iş gücü açığını, sanayinin üretim gücüne katarak tamamlamak.

Bu tabii Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu şartlar açısından fevkalade anlamlıdır. Çünkü Türkiye biraz önce sayın konuşmacıların bahsettiği gibi gelişmekte olan bir ülke, hızlı gelişen bir ülke. Diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrıştığı çeşitli boyutlar var. Bunlardan biri biz geçtiğimiz salgın döneminde, pandemi sonrasında bunu açıkça gördük. Dünyanın en hızlı büyüyen yüzde on bir nokta yedi büyüyen bir ülkesi.

Büyüme hızımız oldukça yüksek. Bu yılın ilk çeyreğinde de biliyorsunuz yedi nokta üç büyüyen bir ekonomiye sahibiz. Sanayideki büyümemiz devam ediyor. Geçen ay 9.1 sanayi sektörü büyüdü  sanayi sektörünün içinde de imalat sanayinin bütün sanayideki büyümeyi sürüklediğini gördük. Dolayısıyla Türkiye üretim gücüyle karşılaştığı sorunları. Aşabileceğini bugüne kadarki performansıyla ortaya koymuştur.”

“Bugün Türkiye ekonomisinin performansı ortada. Fakat hepimizin içinde yaşadığı bir başka gerçek var. O da pandemi sonrası dünyada yükselen sorunlar. Dünya bugün bir ekonomik kriz içinde yaşıyor. Bu krizin öncelikle hepimizin bildiği gibi enerji merkezli bir kriz olduğu, bilhassa bölgemizde ortaya çıkan Ukrayna Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan enerji ve tahıl sorunlarının ön plana çıktığı bir aşamadan geçiyoruz. Rusya, Ukrayna ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunlar karşısında Türkiye’nin nasıl yapıcı bir rol oynadığını, üstlendiğini hepimiz yakındaki bir olayla şahit olduk. Nedir o? Tahıl krizinin çözülmesi. Yani Ukrayna’daki milyonlarca ton tahılın dünyanın ihtiyacı olan bölgelerine transfer edilmesi. Türkiye burada fevkalade, tarihi bir rol oynamıştır. Sadece kendisi için değil, bütün insanlık için, bu tahılın üretilmiş olan tahılın depolanmış olan milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaştırılması fevkalade büyük bir iştir. Bu aynı zamanda bölgede Türkiye’nin barış kuran, barış üreten bir rolü olduğunu da bütün dünyaya göstermiştir. Başta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmak üzere bu konuda, uluslararası kuruluşların Türkiye’nin bu rolünde teşekkür etmesi bu süreçte iş birliğinin geliştirilmesi de ümit ederiz bölgedeki barışın bir an önce tesis edilmesi, savaşın sona erdirilmesi konusunda da bir başlangıç adımı olur.”

“Tabii bir başka sorun, bütün bu ekonomik, dünyadaki ekonomik krizin yansımaları olarak Türkiye’nin yaşadığı enflasyon sorunudur. Enflasyon son yıllarda şahit olmadığımız bir orana yüzde 80’lere ulaşmıştır. Bu ciddi bir sorundur. Tabii ki bazen şöyle değerlendirme yapanlar var, işte dünyanın başka ülkelerinde yüzde 10, yüzde 20 fakat işte her birisi artan oranlarda devam eden bir kriz şekline dönüşen ve bugünlerde de çok sık resesyona girme endişesini artıran bütün iktisatçıların tartıştığı bir mesele haline gelmiştir. Resesyonun arkasından da bildiğiniz gibi bu durgunluğun bir stakkasyonist ortama dönüşmesi tehdidi. ile karşı karşıyayız. Bütün bunlardan Türkiye etkileniyor. Türkiye daha fazla etkileniyor. Neden Türkiye daha fazla etkileniyor? Bunu aslında iş hayatının içinde olan bütün iş adamları bu konuyu tartışan ve bilen bütün insanlar tahmin ediyor. Bunun cevabı bu sorunun cevabını biliyorlar. Bu sorunun en önemli kaynağı Türkiye’nin döviz açığıdır. Döviz talebidir. Döviz talebinin artması, döviz fiyatlarını arttırıyor. Bildiğimiz iktisada giriş derslerinde, bizim ders kitaplarımızın bu daha başlangıcında yer alan bir şey. Talebi arttığı zaman, onu yeterli üretemiyorsanız onun fiyatı artar. Bu önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Tabii Türkiye’ye ilave bir yük daha geliyor. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmanın dışında bir başka yük de enerji kaynaklarının tahmin ettiğimizin üzerine çıkmış olması. Petrol, işte brent petrolün 40 dolar civarından 100’ün üzerinde artarak, 120 dolarlara ulaştığı bir aşamada bizim enerji maliyetlerimiz korkunç bir patlama göstermiştir. Bugün yıl sonu itibarıyla tahminimiz ekonomiye bunun 50 milyar doların üzerinde bir yük getirmesidir. Bunun maliyetini görüyoruz. Bunun maliyeti ekonominin çeşitli alanlarında ama özellikle enerji, ulaştırma, ilişkisi açısından baktığımız zaman pazarlarda bunu hissetmek, marketlerde bunu hissetmek hepimizin gündelik hayatının bir parçası olarak, gündelik bir olay haline gelmiştir. Tabii bunlar çözümsüz olaylar değil. Bunların bir kısmı uluslararası sistemle meydana gelen sorunların çözülmesine bağlıdır. Ama esas önemli tarafı da, bizim elimizde olan tarafı da ekonominin istikrar içerisinde olması, büyümesini sürdürmesi.”
“Türkiye bugün ihracata dayalı büyüme modelini geçerek bunu ısrarla sürdürerek, ihracata dayalı büyüme, büyümenin de sanayi üretimine dayanması, sanayinin de imalat sanayinin dinamizmine oturarak devam ettirilmesi Türkiye’nin önündeki tek çözüm yoludur. Bu çözüm yolu Türkiye istikrarını, demokratik istikrarını sürdürdüğü müddetçe başarılabilecek bir yoldur. Bu da başarıyla sonuçlandırılacak bir yoldur. Burada hiç kimsenin tereddütü olmasın. Türkiye’nin üretim gücü arttıkça sorun çözme kabiliyeti artmaktadır. Sorun çözme kabiliyeti Türkiye’nin demokrasi içerisinde ekonomideki hedeflerine ulaşmasını mümkün kılacaktır. Burada kimsenin tereddütü olmasın.”

“Netice itibariyle biz bu programlar çerçevesinde şunu yapıyoruz. Sanayi kuruluşlarımızda iş arayan insanlarımızı bir araya getiriyoruz. Onlara biz 3 ay ya da 6 ay destek veriyoruz. Onun finansmanını biz

gerçekleştiriyoruz. Bu iş sürecine katılım programına giren işçilerin 3 ay ya da 6 ay bütün ihtiyaçlarını karşılayacak, ücretlerini, sosyal primlerini, sigorta primlerini biz veriyoruz. Ondan sonra kalan kısmında işverenler onların 1 yıl, 6ı ay aldıysalar, üretim sürecine katılım programının 6 aylık kısmına aldıysalar 2 yıllık işine istihdam garantisini işverenlerimiz garanti ediyor. Bunun amacı şu işçiyle işvereni bir üretim sürecinde buluşturmak, emeğe nitelik kazandıracak programı bizim desteklediğimiz aşamadan sonra 3 ya da 6 aydan sonra iş sürecinde uyum sağlayacak kalitedeki emeğin istihdamının devam ettirilmesi. Bu aynı zamanda ülkemizdeki kayıt dışı istihdamı, özellikle yabancıların kayıt dışı istihdam içerisinde yer almalarını önleyecek düzenli çalışmayı, düzgün çalışmayı, düzgün işi örgütleyecek bir programdır.”
“Bu programın Türkiye çapında hızlı bir şekilde yayılmasını planladık. Türkiye’ye katkı yapacak bir program olduğuna inanıyoruz. Bu programın Bursa’mıza da katkı yapacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki günlerde Bursa’yı yine bu kapsamda başka bir programda ziyaret edeceğiz. Onu da yine sanayicilerimizle, iş adamlarımızla ve üretim sürecindeki bütün paydaşlarımızla birlikte gerçekleştireceğiz. O da kadın istihdamına ağırlık veren 50+1, kadınlara pozitif ayrımcılık yapan bir istihdam programı olacaktır. O gün de yine sizlerle paylaşacağız.”

‘EYT’Yİ TAMAMLADIĞIMIZ GÜN AÇIKLAYACAĞIM’

“Türkiye’nin her sosyal meselesi bizim önümüzdedir. Bunların üzerinde çalışıyoruz, bunların üzerinde çözüm yolları üretiyoruz. Formüller buluyoruz. En uygununu tamamladığımız gün, daha önce 3600’de yaptığımız gibi, asgari ücrette yaptığımız gibi, yarın da sözleşmeli personel konusunda dosyayı açtığımda basın mensuplarıyla paylaşacağım. Diğer gün geçici işçiler sorunu var. Onu tamamladığımız gün, onlarla ilgili açıklama yapacağım. EYT var, EYT’yi tamamladığımız gün, onları açıklayacağım.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir