umlupınar Mahallesi’ndeki Gölcük Otogarı’nda 29 Mart 2024’de meydana gelen olayda, Muzaffer Ece çay ocağında oturduğu esnada kuzeni Osman Ç.’nin tabancalı saldırısına uğradı. Kurşunların isabet ettiği Ece kanlar içinde yere yığıldı, Osman Ç. ise olay yerinden kaçtı. Ece, ilk müdahalesinin ardından ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti, Osman Ç. de tutuklandı.
Cinayete ilişkin açılan davanın 2. duruşması, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya taraf avukatları katıldı. Sanık ise SEGBİS’e bağlanamadığı için duruşmaya katılamadı. Tanıkların dinlenmesinin ardından duruşma ertelendi.
Öte yandan, sanık Osman Ç. ile Muzaffer Ece’nin kardeşi İskender Ece’nin ilk duruşmadaki ifadelerine ulaşıldı. İlk duruşmadaki savunmasında, pişman olduğunu söyleyen Osman Ç., yaklaşık 40 yıl boyunca uluslararası şirketlerde yöneticilik, kalite güvence ile insan kaynakları müdürü olarak görev yaptığını, 2017 yılında ise emekli olduğunu ifade etti. Osman Ç, “Bu arada da 2 tane kitap yazdım. Emeklilikten sonra bu işlere devam edebilmek için bir sayfiye yer almak istedim. Daha önce Ayvalık’ta yaptım bunu ama eşim yatalak olduğu için orayı sattık. İkamet ettiğim bölgeye yakın yer almak istedim. Maktulün kardeşi, aynı zamanda kuzenim olan İskender’e durumu anlattım ve beraber araziye gidip baktık. Tüm maksadım o arazi üzerinde bağ evi yapmaktı” dedi.
Gölcük’te arazi satın aldığını aktaran Osman Ç., “İskender bana, ‘Teyze oğlu, beni de ortak yapar mısın? Bir köşeye sen yaparsın, bir köşeye ben yaparım’ dedi. Kardeş gibi büyüdüğümüz için kabul ettim. Araziyi satın aldım. Fakat arazinin çeşitli illerde 17 hissedarı vardı. O günün parasıyla 21 bin 300 doları, Türk parasına çevirdim ve hissedarlardan birine teslim ettim, sözleşmemi yaptım. Yoğun iş dolayısıyla İskender’e, ‘Tapuyu al, biz sonra kendi aramızda hallederiz’ dedim. Böylelikle İskender arazinin tapusunu aldı ve kısa bir süre sonra yaşadığı yer olan Almanya’ya döndü. O döndükten sonra ben arazinin üzerinde çalışmalara başladım. Güya bağ evi yapacaktık ancak iş yeri yaptım. İnşaat 3-4 sene sürdü. 2019-2020 yıllarında belediyeye giderek ruhsatı üzerime aldım ve işletmeye başladım. 2 sene işlettim” şeklinde konuştu.
Osman Ç., 2 senenin sonunda İskender’in karısıyla tesiste tartıştıklarını anlatarak, “Almanya’dan gelmişti. ‘Misafirlerim var, tesiste kahvaltı var mı?’ diye sordu. Olduğunu söyledim. Geldiler, yanlarındaki misafirlerle birlikte ben de oturdum. İskender’in eşi Leyla, yanındaki akrabalarımıza, ‘Biz Almanya’da bu tesis yapılsın diye tuvalet temizliyoruz’ deyince benim de gücüme gitti. ‘Yenge ben de burada makineyle para basmıyorum, ben de vardiyada çalışıyorum. Para biriktiriyoruz öyle yapıyoruz’ dedim Bunun üzerine tartıştık. Ortağım İskender olduğu için onunla konuşmam daha uygun olduğunu söyledim. 2 ay sonra İskender Almanya’dan geldi. İskender geldikten sonra tavırlarında bir değişiklik olmaya başladı. Konuşmalarımız da bana ses yükseltmeleri bağırmaları vardı. Sonucunda biz bu tesiste anlaşamayacağımızı anladık ve İskender’e 1 milyon 350 bin liralık harcamanın listesini verdim, o zamanın parası bu, yaklaşık 250 bin dolar civarında bir para yapıyordu. Ben de İskender’den o güne kadar tesis harcamaları için 12 bin euro ve 25 bin Türk lirası para almıştım. Güya İskender, Almanya’daki fabrikadan kendisini attıracak, tazminat alacak, öyle hesaplaşacaktık. Bana taahhüt edilen para da bir şekilde gelmemişti. Ben bu listeyi ona verdim, ‘Bu liste üzerinden hesaplarımızı yapalım, ya sen bana olan borcunu ver ya ayrılalım’ dedim. Ne olumlu ne olumsuz hiçbir cevap vermedi. Bu konuşma sırasında yanımızda kardeşim Kemal ve kuzenim Muzaffer de vardı” ifadelerini kullandı.
Bu olayın ardından İskender’in abisi Muzaffer Ece’nin kendisini aradığını söyleyen sanık Osman Ç., “Beni arayıp, ‘Listeye 9 bin 800 lira jeneratör yazmışsın ama faturada 7 bin 800 lira. Sen bu şartlar altında 1 milyon 350 bin liralık listeyi nasıl verirsin? Sen bu listeyi fazla fazla şişirdiğin için sana 500 bin lira verelim, al çek git’ dedi. Ben de kabul etmedim. Ardından Gölcük Cumhuriyet Savcılığına giderek avukatım aracılığıyla tapu iptal tescil davası ve alacak davası açtım. Ben davayı açtıktan sonra bunlar bana düşman kesildi. İskender Almanya’ya gitmişti. İskender, WhatsApp üzerinden bana küfür etti. Aynı şekilde Muzaffer de beni arayarak küfür etti. Sessiz kalmayı denedim, bir süre sonra telefonla olan tartışmalarımız artmaya başladı” dedi.
Mahkeme sürecinin yaklaşık 4 yıl sürdüğünü ifade eden Osman Ç., savunmasına şöyle devam etti:
“En son tesisi çalıştırdığımız zaman 2021 yılıydı. 2022 yılı sezonuna hazırlamak üzere tesise çıkarken yol boyundaki bütün reklam tabelalarımın, binanın içerisindeki bütün ışıklı tabelalarımın, restoran kısmının bütün zücaciye ekipmanlarının kırılıp otoparka atılmış olduğunu gördüm. Bunların fotoğraflarını çektim ve kardeşim Kemal ile birlikte gidip Muzaffer ile konuştuk. Bunu niye yaptıklarını sordum. Muzaffer, ‘Artık bir işletme yok, defolup gideceksin buradan’ dedi. Bunun üzerine tekrar cumhuriyet savcılığına gittim. Mala zarar verme, haneye tecavüzden dolayı yine haklarında dava açtım. Bu davayı açtıktan sonra da yine küfürlerle karşılaştım. Dürüst olmak gerekirse zaman zaman mukavemet etmek durumunda da kaldım. Bu süreç böyle 2023 yılının ortalarına kadar devam etti”
Yaşanan gerginlik dolayısıyla anksiyete tedavisi gördüğünü belirten Osman Ç., “Annemin de telkinleriyle bunlardan uzaklaştım. Telefonlarını da rehberimden sildim. O esnada eşimin üzerine kayıtlı engelli aracını sattım. Tesisten kalan borçları, kredileri ödedim. Oğluma oturmak üzere aldığım evi sattım. Mesleğe tekrar geri dönmeye karar verdim ve endüstriyel röntgen ve ultrasonik muayenesi yapan bir şirket kurdum. İşlerim düzelmeye başladı. Dava süreciyle alakalı keşif talebi olmuştu. Heyet geldi, tesisi açmaya çalıştım ancak anahtarın açmadığını fark ettim. Hakime hanıma kapının kilitlerini değiştirdiklerini söyledim. Heyetten biri Muzaffer’i aradı gelip kapıyı homurdana homurdana açtı. Kapıyı açarken bana küfürler ederek içeri girmeme izin vermeyerek yumruk attı. Oradakiler olayı yatıştırdı. Birlikte binaya doğru yöneldik. Depoda 500 kişiye düğün yapacak kadar malzemem vardı ancak boşaltılmıştı. Onurumla oynanmıştı, 40 yıllık emeğim, param, kıdem tazminatım, bireysel emeklilik sistemindeki param, gelinlerimin bilezikleri, oğlumun araba parası, her şeyi oraya yatırmıştım. Bunların gerçekten önemi yoktu, buna rağmen bir de onurumla oynanıyordu” şeklinde konuştu.
Osman Ç., keşif bittikten sonra hastaneye gidip darp raporu aldığını da ifade ederek, “Muzaffer bana vurduğu için darp raporu aldım. Muzaffer’in yanındaki taksi şoförüne, benim için ‘Bu adam buranın bekçisiydi, ne sahibi. Bizim malımıza ortaklık yapmaya çalışıyor’ dediğini söylediler. Ben de telefonla Muzaffer’i aradım. Nerede olduğunu sordum. Küfürle cevap vererek terminalde olduğunu söyledi. Terminale gittiğimde yine küfür etti. Ben belimdeki silahı çıkardım 2-3 el ateş ettim. Ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum” cümlelerini kullandı.
Tanık İskender Ece ise husumeti Muzaffer Ece’nin başlattığını söyledi. Ece, “Beni kendisi mahkemeye verdi. Mahkeme süreci de hala devam ediyor. Oradan başlayan bir husumeti var herhalde, bizim yok ama onun varmış demek ki. Nasıl söyleyeyim, abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim. Suçsuz bir insan gitti. Bu olay 2023’ün başlarında başladı. Tehditler, mesajlar vs. Hatta bir gün gece saatlerinde abim karakola gitmiş, şikayette bulunmuş. Mesajları göstermiş, emniyette ilgilenmemişler. Ertesi gün ben geldim, beraber savcılığa gittik suç duyurusunda bulunmak için. Savcılık kalemi bize, Whatsapp mesajlarının ertesi gün sabahleyin silindiğini, yeniden böyle bir şey olduğunda fotoğraf çekmememiz gerektiğini söylediler. Elimizde olmadığı için o mesajları gösteremedik” dedi.
Olay gününü anlatan Ece, “Hala şaşırıyorum. O gün abimin yanında ben olsaydım, o mermilerin yarısı bana gelecekti. Buna yüzde yüz eminim. Sanık, olaydan yaklaşık 6 ay önce bizim gittiğimiz spot kulübümüz var. Oraya gelmiş, beni ve abimi sormuş” diye konuştu.
İskender Ece, Osman Ç’nin mahkeme sürecini başlatmasıyla olayların bu raddeye geldiğini dile getirerek, “Hatta abim bizi, ikimizi bir araya getirdi. ‘Teyze oğlusunuz, barışın, böyle olmaz’ dedi. İkimizi bir araya getirdi. Öyle bir insan değildi. Bu olayla bir alakası olmayan biri. 1 lira alıp veremeyeceği olmayan bir insana 18 tane kurşun sıktı. Asıl hedef bendim. Ben bunu biliyorum” ifadelerini kullandı.
YORUMLAR