Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
3 yıl önce şehit düşen Nuri Melih Bozkurt’un naaşını bulmak için yürütülen arama tarama faaliyetinde yoğun metan gazına maruz kalan 19 kahraman askerimizden 12’si maalesef şehit oldu. Bir kez daha şehit Mehmetçik’lerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum.
Onlar peygamberlik makamından sonra rütbelerin en yücesine kavuştular. Rabbim onlardan razı olsun, mekanlarını cennet eylesin. Şehit askerlerimizin yakınlarına, aziz milletimize de sabır ve başsağlığı diliyorum. Tedavileri devam eden askerlerimize acil şifalar diliyorum. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum.
Terörsüz Türkiye süreci
Terörsüz Türkiye çalışmalarının hiçbir yerinde şehitlerimizin hatırasına gölge düşürecek bir adım yoktur, olamaz. Türkiye’yi yarım asırlık bir musibetten kurtarıyoruz. Şehitlerimizin fedakarlıklarıyla yazılan kardeşlik destanımızı çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşıyoruz. Terör duvarı yıkıldıktan sonra her şey çok daha farklı olacak. Bunun da kazananı tüm Türkiye olacak, ardından tüm bölgedeki kardeşlerimiz olacak.
Pazartesi günü sayın Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı kabul ettik. Oldukça yapıcı, samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde olumlu haberlerin alınacağı bir evreye giriyoruz. MHP lideri sayın Bahçeli’nin dünkü güçlü mesajlardan ötürü kendisine bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum. İttifak ortakları olarak ilk günden itibaren nasıl dayanışma içinde hareket ettiysek bundan sonraki süreçte de yine birlikte yol yürüyeceğiz. Milletimize o tarihi müjdeyi yine birlikte vereceğiz.
Orman yangınları
Son haftalarda çok sayıda orman yangını meydana geldi. Bu yıl toplam 3 bin 282 yangın, farklı şehirlerimizi etkisi altına aldı. Yıl başından itibaren çıkan yangınların 4’te biri sadece son 13 günde vuku buldu. Yangınların tamamını kontrol altına aldık. Orman yangınlarının bertaraf edilmesinde canları pahasına görev yapan tüm personelimize teşekkür ediyorum. Yangına müdahale ederken şehit olan orman işçilerimize rahmet diliyorum.
İklim Kanunu’na yönelik eleştirilere tepki: Tamamen yerli ve millidir
İklim krizini çok daha şiddetli bir şekilde hissediyoruz. Paris İklim Anlaşması’nı imzaladık. Anlaşmanın devamı niteliğindeki İklim Kanunu’muz da Meclis’te kabul edildi ve yürürlüğe girdi. Bu kanunla afetlerin sebep olduğu zararları asgari seviyeye indireceğiz. Sera gazı emisyonlarını azaltacağız. Tarım yasaklanacak, çiftçi istediği ürünü ekemeyecek türünde safsatalarla bu kanunu kötülemek, çok büyük bir şuursuzluk örneğidir. Paris İklim Anlaşması ile küresel güçlerin tarım arazilerimize el koyacağı iftirasını yaymaya çalışanlar, sinsi operasyonun maşalığını yapmaktadır. İklim Kanunu tamamen yerli ve millidir. Halkımızın sırtına yük bindirmek için değil, evlatlarımıza daha sağlıklı bir gelecek bırakmak için hazırlanmıştır. Değil tarım alanlarımızı, bir karış toprağımızı dahi teslim alacak güç, dünya üzerinde henüz mevcut değildir. Türkiye’yi ve Türk milletini savunmaktan asla vazgeçmeyiz.
“Bay Kemal’e şirinlik yapan kapı kullarını hezimete uğrattık”
Türk siyaseti, tarihinin en tuhaf, en ibret verici günlerinden birini yaşıyor. Bu üzüntü verici tablonun başını da her zaman olduğu gibi CHP çekiyor. Peki mesele ne? Aslında CHP’nin hazımsızlığının nedeni, 14 mayıs 1952’ye kadar uzanıyor. Bunların demokrasiden anladıkları, darbeyle, kumpaslarla, millet iradesini tepeleyip iktidarı gasp etmektir. Bunların hak ve hukuktan anladığı, kendilerine hizmet edecek yargı, medya, bürokrasi, iş dünyası ve sivil toplumdur. Biz AK Parti olarak 2002 Kasım ayından beri tam 18 defa sandıkta kozlarımızı paylaştık. İyi tanırız bunları. Bu seçimlerin tamamında AK Parti ve Cumhur İttifakı, CHP’yi yendi de yendi, yendi de yendi. Altılı Masa diyerek güya tüm muhalefeti bir araya getirdiler, yine yenemediler. Hepsini birden sandığa gömdük. Daha seçim kazanmadan “Emredersiniz sayın cumhurbaşkanım” diyerek Bay Kemal’e şirinlik yapan kapı kullarını da hezimete uğrattık. Tarih yazacaklardı, tarih olup gittiler. Türkiye’nin umudu diyerek pazarladıkları Bay Kemal’e bugün layık gördükleri muameleyi ibretle takip ediyoruz.
“Yargı, cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlık çetesine yönelik bir soruşturma açtı”
Şimdi bu partinin başında şaibeyle anılan bir şahıs var. Oturduğu koltuğu bir türlü dolduramayan bu zat, meyhane ağızıyla höykürüyor, sonra da dönüp arkasını gidiyor. Paniğin, telaşın, tükenmişliğin tüm emarelerini bu zatta görebiliyoruz. Bizim halkımız karikatür tipleri sever. Sahnedeki garip hallerini milletimiz çay içip çekirdek çitleyerek seyrediyor. Bir nevi bedava komedi. En azından milleti eğlendiriyor. Bu pespayeliğini gerisinde utanç verici bambaşka bir tablo var. Yargı, cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlık çetesine yönelik bir soruşturma açtı. Şikayet edenlerin, edilenlerin, rüşvet alanların, şehirlere haraca bağlayanların hepsi CHP’li. Rüşvet düzeni birçok ile uzandı. Diğer şehirlerde de manzara aynı. Gazetelere ve televizyonlara yansıyanları sizler de görmüşsünüzdür. 100 yıllık halk partisi olmuş haraç partisi.
“CHP zihniyetinin son kurbanı baklava olmuştur”
Gözaltılar olunca hemen siyasi operasyon dediler. Görüntüler ortaya çıkınca yerlerine kös kös oturdular. Sen bu kafayla gidersen Özgür efendi, daha çok şok olursun, mahcup olursun, en sonunda rezil rüsva olursun. Manavgat rezaletinin bir başka yanı şudur, bunlar ülkemizin en meşhur markalarından olan baklavayı da kirletmişlerdir. CHP zihniyetinin son kurbanı baklava olmuştur. CHP yönetimi hırsıza, yolsuza, sahtekara sırf kendi partilerinden diye hoşgörülü davranabilir ancak devletin hiçbir kurumu böyle yapmaz. Çalınan her kuruşun hesabını hukuk önünde sormak, yargı ve emniyet birimlerinin asli vazifesidir. İster valizde, ister baklava kutusunda olsun, rüşvet aldıysanız, halkın parasını götürdüyseniz, yargıya tıpış tıpış hesap vereceksiniz. Biz de yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde üzerimize ne düşüyorsa yerine getirmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Erken seçim çağrılarına yanıt: Seçim 2028 yılında yapılacak Bay Özgür
Bu zihniyetle mücadele ede ede buralara geldik. Telef olup gittiler. Biz sarsılmadan mücadeleye devam ediyoruz. Her yolu denediler, başaramadılar. Dik durduk ama diklenmedik. Ne hak yedik, ne de haklarımızın yenilmesine müsaade ettik. Mücadelemizi hep sabırla yürüttük. Batılı ülke ve kurumlara “Türkiye’ye niçin müdahale etmiyorsunuz?” diyecek kadar alçalabildiklerine şahit olduk. CHP’nin başındaki zat sandık deyip duruyor. Bu ülkede CHP’nin demokrasiye sapladığı hançerler dışında sandık daima baş tacı olmuştur. Anayasa ve seçim kanunu değişmediğine göre seçim 2028 yılında, mahalli idareler seçimi 2029 yılında yapılacak Bay Özgür. Siyasetin ve milletin böyle bir gündemi yok. Bu zatın şu anda hangi sandık ve seçimden bahsettiğini bilmiyoruz. Sandık namustur. Millet bize yüzde 52,18 ile ülkeyi 5 yıl yönetme görevi verdi. Bu süreyi sonuna kadar kullanacağız.
Cezaevlerinden Meclis’e tünel kazma işi, siyasetin işi değildir.
“Yargının hesap sorarken parti ayrımı yapmadığından emin olabilirsiniz”
Tüm dünyada önceliklerin hızla değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Güvelik ihtiyaçları artık önceliklerin en başında geliyor. Pek çok ülke panik halinde. Bir diğer önemli sorun alanı ekonomi. Gezi olaylarında ilk ipuçlarını gördüğümüz, FETÖ kumpaslarıyla şekillenen, hükümet sistemine geçişimizle azgınlaşan, Covid-19 ile azgınlaşan, 2023 seçimlerinin sonuçlarıyla taktik değiştiren oldukça karmaşık siyasi ve ekonomik bir fotoğraf var. Oluşturulan kargaşa ortamlarının neyi amaçladığını gayet iyi biliyoruz. Tedbirleri aldık, programları hayata geçirdik. Bu arada terör ve deprem gibi ağır maliyeti olan pek çok hadise yaşadık. 6 Şubat depremlerinin maliyeti 100 milyar doların üzerindedir.
Yargının hesap sorarken parti ayrımı yapmadığından emin olabilirsiniz. Bu konuda daima tavizsiz bir duruş sergiledik. Her kim milletin kesesine, devletin kasasına el uzatıyorsa, Tayyip Erdoğan’dan beridir, AK Parti’den beridir, bu davadan beridir. AK Parti’nin hırsızlık, yolsuzluk, rüşvetle işi olmaz. Bu konuda kimsenin gözünün yaşına bakmadık, bakmayız.
YORUMLAR