İklim değişikliği ile başımıza gelebilecek 5 korkunç şey

İklim değişikliği ile başımıza gelebilecek 5 korkunç şey

İklim değişikliği kavramını hemen her gün duyuyoruz. Ancak bu sürecin görece yavaş ilerlemesi, tehlikeyi tam olarak anlamamızı zorlaştırıyor. Peki çoğumuz gerçekten tehlikenin farkında mı?

1. SU KITLIĞI

Su tüm dünya için hayati bir öneme sahip. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler varlığını sürdürebilmek için suya ihtiyaç duyuyor. Okyanuslar, deniz ekosistemlerini desteklerken; tatlı su kaynakları, büyük oranda su ihtiyacını karşılamayı sağlıyor.

İklim değiştikçe, tatlı su ve tuzlu su kaynakları da değişiyor. Gezegenimizin yüzde 71’ini kaplayan denizler, insan kaynaklı karbondioksitten ve güneşten gelen enerjiden etkileniyor.

Deniz suyunun kimyasının ve sıcaklığının bozulması, birçok organizmayı tehlikeye atıyor. Aynı zamanda denizdeki değişiklikler, su sayesinde gelişen tarımı da büyük ölçüde etkiliyor. Deniz seviyesindeki değişimler ise kıyı şeritlerini değiştiriyor ve insan yaşamı için risk oluşturuyor.

İklim değişikliği sebebiyle tatlı su kaynaklarındaki değişimler, insan kullanımı için iyi kalitede suyun mevcudiyetini kritik bir şekilde etkiliyor.

Dünya nüfusunun en az yarısı, güvenli içme suyu için yeraltı suyuna güveniyor. Kuzey Kutbu, Grönland, Antarktika ve küresel dağlık bölgelerde donmuş olan tatlı su, küresel ısınmanın etkisiyle eriyor. Bu tatlı sular, dünyanın; okyanuslarına, akarsularına ve toprağına dökülüyor. Daha fazla buzun erimesiyle, nehirlerin ve su havzalarının dolacağı öngörülüyor. Ancak buz miktarı zamanla azaldıkça tatlı su oranı da azalmaya başlayacak.

Önlem alınmadığı takdirde içme suyu miktarı azalacak ve su kullanımı kısıtlılığı ortaya çıkacak. Küresel ısınmanın sonucu olarak, Kuzey Yarımküre’ deki ilkbahar kar örtüsünün 2100 yılına kadar yüzde 10 ila 30 oranında düşeceği tahmin ediliyor. Bu durum su tasarrufunu hatta kapsamlı bir su yönetimi oluşturmayı fazlasıyla önemli hale getiriyor.

2. KURAKLIK VE TARIM KRİZİ 

Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin bir diğer yan etkisi de kuraklık oluyor.

Amerika Birleşik Devletleri hem şehirler hem de çiftlikler için büyük sorunlara neden olan 20 yıllık bir kuraklığın ortasında görünüyor.

Afrika’nın büyük kısmında (Etiyopya, Kenya, Somali ve Eritre) on milyonlarca insanı etkileyen büyük bir kuraklık yaşanıyor. Kuraklık oluşumu mahsuller için daha az su anlamına geliyor. Özellikle yaşanan bu kuraklık, daha fakir ülkelerde açlığa yol açıyor.

İklim değişikliğinin, sıcak hava dalgalarına ve kuraklığa neden olması; mahsullerin kurumasına neden oluyor.

Hindistan’da sıcak hava dalgası nedeniyle buğday mahsulünde azalma yaşanıyor. Kanada’daki sıcak hava dalgası hem buğday mahsulüne hem de saman mahsulüne zarar veriyor. İklim değişikliği ile beraber sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar yaşanmaya devam ettikçe mahsul kıtlığı da artmaya devam edecek. Bu durum devam ederse kıtlık oluşumu ile beraber açlık krizi yaşanabilir.

3. YÜKSEK SICAKLIKLAR

Artan sıcaklıklar, kuraklık, deniz seviyesindeki yükselme ve mahsul kıtlıkları; büyük insan gruplarının yani milyonlarca insanın göç etmesine neden olabilir. İklim mültecilerinin sayısı arttıkça gerilimler, ayaklanmalar, izdihamlar ve savaşlar yaşanabilir.

Yüksek sıcaklıklar, açık havada bulunmayı daha zor hale getiriyor. Özellikle açık havada çalışanların bu durumdan etkileneceği öngörülüyor. Yüksek yaş grupları için de yaşanan bu durum daha zor hale geliyor. Son zamanlarda yüksek sıcaklıkların yaşanması ölümlere yol açıyor ve bu ölümler zamanla katlanarak artabilir.

Yüksek sıcaklıklar, orman yangınları riskini de arttırıyor. Kuru bir orman, özellikle rüzgâr da varsa hızla küle dönebiliyor. Bu durum insanların ve hayvanların ölümüne, büyük oksijen alanlarının yok olmasına neden oluyor.

Yüksek sıcaklıklar aynı zamanda enerji tüketiminin de artmasına sebep oluyor. Klima, dolayısıyla elektrik kullanımı hızla artıyor. Yaşanan bu artış, yüksek elektrik faturalarına ve elektrik kesintilerine sebebiyet verebilir.

4. ZORLU HAVA KOŞULLAR VE DOĞAL AFETLER 

Şiddetli kasırgalar, yıkıcı kuraklıklar, felç edici buz fırtınaları ve şiddetli ısı dalgaları…

Bunların tümü, can alabilen ve tarifsiz hasara neden olabilen aşırı hava olaylarından oluşuyor.

İklim uzmanları iklim değişikliğinin, bazı bölgelerde daha uzun kuraklıklara ve daha yüksek sıcaklıklara; bazı bölgelerde ise yoğun sellere neden olarak şiddetli hava koşulları yaratacağını belirtiyor.

En savunmasız topluluklar arasında, dağ ve kıyı bölgelerindeki topluluklar bulunuyor.

Meteorolojik kayıtlar, 1980’den bu yana hava ile ilgili afetlerde artış olduğunu gösteriyor.

İklim değişikliği ile beraber yükselen deniz seviyeleri etkisini daha da kötüleştirebilir. Bazı bölgelerdeki deniz seviyesi her yıl artış gösteriyor.

Birçok kıyı şehri deniz seviyesi yükselmesine karşı hazırlanmak için kıyı esneklik önlemleri uyguluyor. İklim değişikliğinin deniz seviyesini yükseltmesi; taşkın duvarlarını, setleri ve geri çekilebilir bariyer sistemlerini yaratıyor.

İklim değişikliği hem kuraklığa hem de sele neden oluyor. Seller, yaşanan hava olaylarının bir bölgeye yoğun yağmur getirmesiyle meydana geliyor. İklim değişikliği ile beraber bir bölgede daha önce hiç görülmemiş, tamamen yeni fenomenler oluşuyor.

Dünya, insanlık tarihi boyunca kasırgalar ve tayfunlar yaşadı. Ancak iklim değişikliği bunların yoğunluğunu artırıyor. Okyanuslar; ısınmaya devam ettikçe, rüzgâr hızını ve yağışları artırarak kasırgalara daha fazla enerji sağlıyor. Bu yeni süper kasırgalar, özellikle büyük kıyı şehirleri için tehlike yaratıyor.

5. SAĞLIK SORUNLARI 

İklim değişikliği sadece gezegenin sağlığını değil, aynı zamanda insanların sağlığını da kötü şekilde etkiliyor. Etkiler yaşa, cinsiyete, coğrafyaya ve sosyoekonomik duruma göre değişiklik gösteriyor ve bu sorunlara çareler de değişiyor.

Yapılan araştırmalar, gelecek yüzyılda çok fazla insanın günümüzden daha fazla hava olayına maruz kalacağını söylüyor.

Bazı bölgelerde şimdiden ulusal sağlık sigortaları; dünya ısındıkça ve deniz seviyeleri yükseldikçe artması muhtemel hastalıkları kapsayacak şekilde genişletiliyor.

Birçok bölgedeki halk sağlığı uzmanları; sel, kuraklık ve sıcak hava dalgalarına rağmen insanların sağlıklı kalmasına yardımcı olacak yeni önlemler geliştirilmesi için çağrıda bulunuyor.

Aşırı hava koşullarında yaşanabilecek elektrik kesintileri, en çok ihtiyaç duyulan zamanlarda hastaneleri ve ulaşım sistemlerini felç edebilir.

Mahsul düşüşleri yetersiz beslenmeye, açlığa ve daha yüksek gıda fiyatlarına yol açabilir. Atmosferdeki karbondioksit artışı; arpa ve soya gibi temel mahsulleri daha az besleyici hale getirebilir.

Özellikle; açık havada, gündüz saatlerinde çalışan çiftçiler ve inşaat işçileri arasında sıcak çarpması riski gibi tehlikeler artabilir.

Sıcak, yağmurlu ve nemli günlerin artması Lyme hastalığı gibi bulaşıcı hastalıkları yayan kenelerin sayısını arttırabilir.

Sel, kuraklık ve sıcak hava dalgalarından kaynaklanan travma, anksiyete, depresyon ve intihar gibi zihinsel sağlık sorunlarında artış yaşanabilir.

Yüksek sıcaklıklar, daha uzun alerji mevsimlerine ve daha fazla solunum yolu hastalıklarına yol açabilir. Yağışların artışı; küf, mantar gibi iç mekân hava kirleticilerini artırabilir.

Sivrisinek kaynaklı dang humması, son 50 yılda 30 kat kadar arttı. Şimdiye kadar dang hummasına maruz kalanların dörtte üçü Asya-Pasifik bölgesinde yaşıyor. Yüksek nem ve yağış sonucunda biriken sular, sivrisinek sayısında artışa ve dolayısıyla hastalıkların artmasına neden olabilir.

Yaşlılar ve çocuklar; özellikle sıtma, yetersiz beslenme ve ishalden mustarip olanlar, yüksek sıcaklıklar sonucunda oluşan hastalıklara karşı en savunmasız gruplar arasında yer alıyor.

Kuraklık ve kronik su kıtlığı, kırsal alanlara ve 150 milyon şehir sakinine zarar veriyor. Bu sayı 2050 yılına kadar yaklaşık bir milyara varabilir.

Yükselen deniz seviyeleri, alçak bölgelerde yaşayan insanların yaralandığı tatlı su kaynakları için tehdit oluşturuyor. Yaşanabilecek şiddetli düzeydeki sel ve fırtınalar, kanalizasyon sistemlerinin taşmasına neden olabilir. Bu durum da hastalıkların artmasına ve yayılmasına sebebiyet verebilir.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir