Kurtuluş Savaşı boyunca Batı Cephesi Komutanı olarak görev yapan İsmet İnönü‘nün hatıralarında Başkomutanlık Meydan Savaşı önemli bir yer tutuyor.
İnönü, Sabahattin Selek tarafından yayınlanan hatıralarında Kurtuluş Savaşı boyunca yaşanan tüm muharebeleri ayrıntılarıyla anlatıyor.
İnönü’nün savaş hatıraları Büyük Taarruz ile sona eriyor.
İşte İnönü’nün hatıralarında Başkomutanlık Meydan Savaşı ve ardından gelen büyük zafer:
‘BU DEFA MUHAREBEYİ BİTİRMEK İSTİYORUM’
Büyük taarruz için planı Garp Cephesi Karargâhında biz tertip ettik. Erkânıharbiyeye bildirdik. Onlar da fikirlerini söylediler. Bir hayli çalıştıktan sonra mutabık kaldık. Esas itibariyle tertip, bizim tertibimizdir; yani cephenin tertibidir. Taarruzdan önce Türk ve Yunan kuvvetleri aşağı yukarı denk bir hale gelmişti. Cephe geniş. Bu cephenin her yerine taarruz ederek muvaffak olmak ve kati neticeyi almak mümkün değil. Böyle bir hareket muharebeyi uzatacak. Halbuki ben, bu defa muharebeyi bitirmek istiyorum. Bunun için düşmanın sağ kanadına büyük kuvvetler toplayarak, güneyden kuzeye doğru taarruz ederek, düşmanın çekilme istikametini keseceğim ve bir meydan muharebesi ile düşmanı imha edeceğim. Plan bu. Yunan ordusunun Afyon’dan batı istikametine uzanan ve cephesi güneye dönük olan sağ kanadının en uygun yerinde bir yarma hareketi yapılacak. Yarma bölgesi 25 kilometre genişliğinde. Buraya toplayacağımız kuvvetler, karşımızdaki düşmandan dört misli fazla olacak. Şimdi, bu esasa göre yığınak yapıyorum. Kuvvetleri kaydırıyorum. Mühim olan husus, bu yığınağı, dolayısıyla taarruz planımızı düşmandan gizlemek.”
‘CESUR TERTİPLERLE KESİN NETİCEYE MECBURUM’
Plan büyük riskler taşımaktadır. Bu nedenle de 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa plana itiraz eder ve çekincelerini yazılı olarak da bildirir. Yakup Şevki Paşa, cephenin her tarafından muharebe edilmesini, geri çekilmenin sağlanamaması halinde hazırlanıp yeniden saldırıya geçilmesini önermektedir. Ancak İsmet Paşa, “Çok iyi ama” demektedir: “Benim bunu yapmak için ne arkamda fabrikalar, ne altımda otomobiller var. Ben tehlikeli görünecek cesur tertiplerle kesin neticeler almaya mecburum! Bir senedir uğraşıyoruz. Memleketin dört tarafında ne bulabilirsek getirdik. Bir büyük süvari kuvveti yaptım. Bir yerde düşmanı mağlup etmeye mecburuz. Ondan sonra nefes aldırmadan büyük süvari kuvveti ile taarruz edeceğiz ve sonuna kadar takip edeceğiz. İzmir’e gideceğiz.”
BAŞKOMUTAN PLANI ONAYLADI
Başkomutan Mustafa Kemal, planı kabul eder ve uygulamaya geçilir. Büyük Taarruz 26 Ağustos’ta şafakla birlikte başlar:
“Şafakla beraber 26 Ağustos’ta muharebeye başladık. Aynı saatte bütün cephede, 1. Ordu, 2. Ordu cephelerinde muharebe oluyor. Muharebe çok mükemmel hazırlanmış bir topçu ateşi ile başladı. Daha topçu ateşi muharebesi zamanında, bir taraftan da piyade ileri harekete geçti. Topçu ateşi Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın çok hoşuna gitmişti. Bana, topçunun iyi hazırlanmış olduğundan çok memnun kaldığını muharebe meydanında tekrar tekrar söylemiştir.
‘TOPÇUSU OLMADIĞI HALDE DÜŞMAN HATLARINI ÇÖZEMEDİK’
O gün akşama kadar bizim taarruzumuz, Afyon’un şimalinde ve güneyinde düşmanı yakından baskı altında bulundurmakla geçti. Düşman siperler içinde ve kâmilen tel örgü ile çevrilmiş bir halde. (…) Taarruzun ilk günü ve ilk saatleri. Biz mütemadiyen dövüyoruz, düşman topçusu cevap vermiyor. Düşman topçu ateşinin böylesine kesilmesi, bizde, ricata karar verdiler tesiri yaptı. Taarruzun şiddetini arttırdık, cepheyi zorladık, fakat son derece mukavemet ediyorlar. (…) Muhtelif yerlerde hücum etmek için teşebbüsler yaptık. Düşman inadına yerinde duruyor ve kıpırdamıyor. Hiçbir yerde düşman hatlarını söktüremedik, çözemedik. Topçusu da olmadığı halde, Yunan cephesini akşam karanlık basıncaya kadar çözemedik.
‘ASLI NETİCEYİ ALMAK 27 AĞUSTOS’A KALDI’
Taarruzun ilk günü düşman cephesi yarılamamıştı. Bazı önemli tepeleri zapt edebildik, Süvari Kolordumuz düşman gerilerine sarktı ve asıl neticeyi almak 27 Ağustos’a kaldı. 27 Ağustos günü Tınaz Tepe, Çekil Tepe şiddetli muharebelerle işgal edildi. Yunan ordusunu bozmuştuk. Mevzilerini terk eden Yunanlılar, Sincanlı Ovası’na düştü. Afyon’u işgal ettik. Süvari Kolordumuz cephedeki yarma hareketinin muvaffak olduğunu görerek çevirme hareketini genişletti.
‘BİR YEMEK YİYECEKTİK’ DEDİLER
Taarruzun ikinci günü biz Afyon’dayız. Başkumandan, Erkânıharbiye Reisi, Cephe Kumandanı, 1. Ordu Kumandam, bütün kumandanlar Afyon’a girdik. Afyon’da bayram havası var. Herkes sevinçli. Bizim muzaffer kumandanlarımızın hepsi Afyon’a girmiş, toplanmışlar, konuşuyorlar. Bir büyük ziyafet hazırlanmış. Büyük bir salon. Salona girince Ordu Kumandanlarına, Kolordu Kumandanlarına sordum: Dikkatimi celbetti, nedir bu hal? Düşmanın bizim burada yemek yememize müsaade buyuracağını size kim söyledi, dedim. Dışarıda kıyamet kopuyor. Düşman kıtaatı birbirine karışmış. Nereye çekilecek, ne yapacak belli değil. Müsaade buyurun, her şey olduğu gibi kalsın, şimdi hepiniz kıtalarınızın başına. Yani ben salonun bir ucundan girdim, onların hepsi öbür ucundan çıktılar. Atlarına bindiler ve gittiler. İleride bu kumandan arkadaşlarla görüştüğüm zaman, bir yemek yiyecektik, derler, onu da kendilerine yedirmediğim için bana tariz eder, takılırlardı.
Taarruzun ikinci günü, planımızın ilk safhası muvaffak olduktan sonra, muharebeler bütün cephelerde bizim lehimize gelişmeye başladı. Şimdi bütün mesele, planı sonuna kadar uygulayıp, kesin neticeyi almakta. Muharebenin dördüncü günü de bizim inisiyatifimiz altında geçti. Gece Garp Cephesi Harekât Şubesi Müdürü rahmetli Tevfik Bey (Bıyıkoğlu) gelen raporları hazırlamış, durumu haritaya işlemiş, bana getirdi. Baktım, düşman, 2. Ordunun hemen sağ cenahından bu ordu kıtaatı ile şimalden, bizim taarruzumuzla cenuptan ve süvari kıtaatı ile garpten çevrilmiş bir vaziyette bulunuyor. Aman, bunu hemen Başkumandana götür, ben de geliyorum, dedim. (…) Geceli gündüzlü üç dört günlük muharebeden sonra beklediğimiz noktaya gelmiş bulunuyoruz… Başkumandana, bu vaziyetten istifade edelim, düşman her taraftan çevrilmiş, bunun neticesini alalım, dedim. Başkumandanın
derhal hatırına gelen husus, süratle netice alacak bir tertibe girmek oldu.
BAŞKUMANDAN ‘MUHAREBEYİ KAZANDIK’ DEDİ
30 Ağustosta meydan muharebesi başladı. Bugünkü muharebede düşman kuvvetlerinin büyük kısmı tamamıyla imha edildi. Çevrilmiş olan düşman küvetlerinden döküntü halinde birtakım perakende kıtaat İzmir’e doğru yol boyunca kaçıyorlar. Başkumandan, muharebeyi kazandık, dedi.”
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Çalköyü civarında bir köyde buluşurlar. Bir kağnı üzerine otururlar. Ellerinde haritalarla durumu incelerler. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa’ya sorar:
– Ne yapacağız, ne düşünüyorsun? dedi.
– Kuvvetlerimi hiç parçalamadan İzmir üzerine yürüyeceğim ve düşmanı takip edeceğim.
Büyük takip başlar ve bozguna uğrayan Yunan ordusu yakıp yıkarak gittiği İzmir’de denize dökülür!
İsmet paşam vatan size minnettardır. Ruhunuz şad olsun…