Issız adamların mekanı Ihlara

Issız adamların mekanı Ihlara

Yabancı bir gezginin Anadolu’nun en vahşi romantik köşesi olarak betimlediği Ihlara Vadisi, Aksaray’ın 25 km. güneydoğusunda ve Hasan Dağının kuzeydoğusunda yer alıyor. Bu baş döndürücü güzellikteki vadi bir zamanlar dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş ıssız adamların, yani keşişlerin mekanıydı.

[email protected]

Bu yazımızda ölmeden önce görülmesi gereken yerlerinden başında yer alan Ihlara‘ya gidiyoruz.

Yabancı bir gezginin Anadolu’nun en vahşi romantik köşesi olarak betimlediği Ihlara Vadisi, Aksaray’ın 25 km. güneydoğusunda ve Hasan Dağının kuzeydoğusunda yer alıyor. Bu baş döndürücü güzellikteki vadi bir zamanlar dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş ıssız adamların, yani keşişlerin mekanıydı.

Volkanik bir dağ olan Hasan Dağının püskürmesine neden olan tektonik hareketler ve lavlar Ihlara Vadisinin oluşmasını sağlamış. Çökme sonucu oluşan kanyonun tabanını Melendiz Çayı oymuş ve kanyonun derinliği yer yer 150-200 metreye ulaşmış. Ihlara (Peristrema) Vadisi, Ihlara ve Selime köyleri arasında kuzeybatı-güneydoğu ekseninde 14 km. boyunca uzanıyor. Geçmişte Peristrema olarak adlandırılan vadi şimdi güneydoğu ucundaki Ihlara kasabasının adıyla anılıyor. Peristrema Yunancada her yanı kıvrımlı anlamına geliyor, Melendiz Çayı vadiyi boydan boya geçip 26 kıvrım çizerek akıyor, Peristrema adı da buradan geliyor. Ihlara ise Yunancada ılık anlamına geliyor. Ihlara’nın devamındaki Ilısu’da da termal kaynaklar ve kayalara oyulmuş yerleşimler var.

Bölgenin uçsuz bucaksız vadilerinin saklanmak ve inzivaya çekilmek için uygun oluşu, üstelik vadilerde verimli tüf toprakların bulunuşu daha Hıristiyanlığın ilk yıllarında Kapadokya’ya keşiş akınını başlatmış. Pagan Romalıların baskısından kaçan Hıristiyanlar, kolayca işlenebilen, ancak havayla karşılaştığında sertleşen kayalara oydukları sığınaklarda gizlenmeye ve dinlerini yaymaya başlamış. Hıristiyanlığın serbest bırakılmasıyla birlikte Kapadokya‘da yaşayan keşişlerin sayısı daha da artmış. Türkçede yalnızlar evi anlamına gelen manastır (monastiri) sözcüğü Yunanca monakhos (münzevilik) anlamındaki tek başına yaşamak fiilinden türemiş. Münzevi keşişler, tam anlamıyla tek başına yaşayan ıssız adamlardı. Kayseri Piskoposu Aziz Basileos münzevi keşişleri manastırlarda topladı ve Göreme, Ihlara ve Soğanlı gibi vadilerde bir çok manastır kuruldu. Ihlara vadisinde Bizans dönemine tarihlenen kayalara oyulmuş ve duvarları resimlerle süslü yüzden fazla kilise ve manastırla, on bine yakın kaya oyuğu var. Ancak bu kilise ve manastırlardan 15 kadarı gezilebiliyor.

Ihlaralı gençlerle yaptığım sohbetten burasının Göreme kadar ilgi görmediğini ve Kapadokya’ya gelen turistlerin çoğunun Ihlara Vadisini gezmeden gittiğini öğrendim. Gerçektende Göreme Vadisi Kapadokya turizminin başkenti gibi, Ihlara ise turizmden yeterince nasibini alamıyor. Bence bunun en önemli nedeni kiliselerin Göreme gibi bir arada görülememesi. Göreme 1-2 saatte gezilebilirken, Ihlara Vadisini gezmek için en azından bir gün gerekiyor.

VAHŞİ KANYONUN TAPINAKLARI

Ihlara Vadisindeki kiliseler vadiyi boydan boya yürüyerek gezileceği gibi, arabayla birkaç noktadan vadiye giriş yapılarak gezilebiliyor. Vadiye ilk giriş Ihlara Kasabasının içindeki müze kapısından yapılıyor. Vadi en güzel şekilde buradan seyrediliyor. Adeta bıçak gibi kesilmiş kaya duvarları, aşağıda gürül gürül akan Melendiz, köylülerin ekip biçtiği tarlalar ve şimdi bile ulaşılması güç noktalara oyulmuş kiliseler insanı hayretler içinde bırakıyor.

Buradaki 382 basamaklı merdivenle kanyonun içine iniliyor. Merdivenlerin bittiği yerde Ağaçaltı Kilisesi yer alıyor. Kilise, girişinde bulunan Danyal Peygamberi iki aslan arasında betimleyen bir resim nedeniyle Daniel Pantanossa Kilisesi olarakta anılıyor. Dökülen fresklerin altından çıkan geometrik bezemelerden kilisenin ilk olarak ikonakırıcı dönemde süslendiği anlaşılıyor. (İkonakırıcı dönemde resim yasağının olduğunu, bu nedenle o dönemde inşa edilmiş kiliselerde sadece geometrik bezemelerin bulunduğunu hatırlatmakta fayda var.) Daha sonra Ihlara tarzı fresklerle süslenmiş. Bu vadideki kiliseleri süsleyen ressamlar kendi tarzlarını da yaratmış. Ihlara Tarzı olarak bilinen ve yalnızca burada görülen resim tarzında birbirine yakın sahneler, bağımsız gruplar halinde çerçevelenmiş. Ihlara tarzının, diğer resim tarzlarından en belirgin farkı renklerinin canlı, figürlerinin ayrıntılı ve hareketli olması.

Vadinin diğer yakasına tahta köprülerle geçiliyor. İlk köprünün önünde kiliselerin yerini gösteren bir tabela da var. Patika yollarla kiliselerin yanına kadar gidilebiliyor. SümbüllüYılanlı ve Karagedik Kilisesi vadinin bir tarafında, Pürenliseki ve Kokar Kilise diğer tarafında yer alıyor.

Vadinin içinden Belisırma yönüne doğru 300 metre kadar ilerlendiğinde Sümbüllü Manastırına ulaşılıyor. İki katlı manastırın dış cephesi de oyulmuş. Manastırın ana kilisesi giriş katında. Ana kilisenin freskleri arasında Selçuklu Sultanı 2. Mesud‘un portresi de var. Bu resim bölgeye Türkler hakim olduktan sonra da Ihlara Vadisindeki manastırların faaliyetini sürdürdüğünün kanıtı olarak görülüyor.

ŞEYTANA UYMUŞ RESSAMLAR

Sümbüllü Manastırının karşısındaki yamaçta da Yılanlı Kilise bulunuyor. Kadınlar manastırı olduğu sanılan kilise adını batı duvarındaki yılanların saldırısına uğramış dört çıplak günahkar kadının resmedildiği bir freskten almış. Kilisenin Ihlara tarzında yapılmış freskleri 11. yüzyılın başına tarihleniyor. Kilisedeki son akşam yemeği sahnesinde şeytanın da yer alması ressamın apokrif (doğruluğu kabul edilmeyen) İncil’lerin etkisinde kalmasına bağlanıyor. Böyle resimlere Kapadokya’da sıkça rastlanıyor. İncil’de çok fazla söz edilmeyen İsa’nın çocukluğuna sahnelerin, başta James’in Kitabı olarak adlandırılan apokrif İncil olmak üzere kilise tarafından kabul edilmeyen İncil’lere dayandırılarak anlatılmış.

Tekrar köprünün başına gelip vadinin Ihlara kasabası yönüne doğru ilerlendiğinde Ihlara tarzı fresklerle süslü Pürenli Seki ve Kokar Kiliseye ulaşılıyor. Bu civarda Karanlık Kale Manastırı gibi başka kiliseler de var, ancak bir tabelası yok bunların, binlerce kaya oyuğunun bulunduğu vadide tarifle yol bulmanın olanağı da yok. Görevlilere “diğer kiliselerin tabelası niçin yok” diye sordum, “kimse gezmediği için koymuyorlar” dedi, koymazsanız nasıl gezsin insanlar? Zihniyete bakar mısınız, buradan topladıkları parayı nereye harcıyorlar merak ediyorum?

Aslında vadinin içinden de yürünerek Belisırma’ya gidilebiliyor ama bu çok uzun sürüyor. Üstelik Melendiz bahar ve kış aylarında patika yolları kaplayıp geçit vermeyebiliyor, o yüzden geri dönüp, arabayla Belisırma’ya gitmek en mantıklısı. Araç yoluyla Belisırma’ya doğru inerken karşınıza bir tabela çıkıyor; Direkli Kilise. Burası kayalara oyulmuş iki katlı ve on iki odalı bir manastır. Kilise oyulurken içinde büyük sütunlar yapıldığı için Direkli Kilise denilmiş.

Direkli Kilise’nin 50 metre ilerisinde Bahattin Samanlığı Kilisesi yer alıyor. 1950’li yıllara samanlık olarak kullanılan kilise sahibinin adıyla anılıyor, 10. yüzyıla tarihlenen fresklerinde İsa’nın yaşamı Ihlara tarzında yapılmış fresklerle anlatılıyor.

BÜYÜLEYİCİ GÜZELLİK: BELİSIRMA

Tekrar anayola dönüp vadiye inildiğinde Belisırma köyüne giriliyor. Vadinin tam merkezinde yer alan Belisırma köyü el değmemiş dokusuyla büyüleyici bir atmosfere sahip. Melendiz çayı üzerindeki köprüden karşıya geçip, köyün üstündeki tepeye tırmandığınızda Ala Kilisenin bulunduğu yamaca geliniyor. Ihlara Vadisinin en geniş ve büyük kilisesi olan Ala Kilise de bir manastır kilisesi. Kilisenin yanında bir bezirhane var, içinde taş mengene, havuz, fırın ve büyük bir ahşap pres de görülüyor. Eskiden Kapadokya’nın bir çok yerinde keten ve ızgın tohumları ezilerek beziryağı üretilirmiş. Aydınlatmada kullanılan beziryağı, gazyağının yaygınlaşmasıyla birlikte ticari değerini kaybedince bezirhanelerin çoğu kapanmış.

Belisırma yakınlarında iki önemli kilise daha var. Bunlardan ilki Ihlara Vadisinin en yüksek noktasına inşa edilmiş Kırkdamaltı Kilisesi. Kilisedeki bir yazıtta Bizans İmparatoru 2. Andronikos Paleologos ve Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Mesud‘un adları görülüyor, bu yüzden 1283-98 yılları arasında resimlendiği anlaşılıyor. Kilisenin bağışçısı Amirarzes Basileos karısı Thamar ile birlikte, kilisenin maketini yapının adandığı Aziz Georgios’a sunarken resmedilmiş. Karagedik Kilisesi ise kayalara oyulmuş onlarca kilisenin bulunduğu Ihlara Vadisindeki tek duvar kilisesi.

Belisırma’yla Yaprakhisar arasındaki Ziga kaplıcaları da bölgenin cazibe merkezlerinden biri. Yaprakhisar da Belisırma gibi otantik ve güzel manzaralı bir köy. Vadideki kiliselerin çoğu Ihlara ve Belisırma çevresinde yer alıyor, Yaprakhisar ve Selime’de de birkaç kilise kalıntısıyla, peribacaları görülüyor. Hatta Selime’de Kapadokya’nın en büyük manastırlarından biri olan ve Selime Kalesi olarak bilinen 28 odalı manastır da bulunuyor. Manastırın önündeki mezarlıkta Selçuklu yapısı olduğu bilinen Selime Hatun türbesi var.

Yörede daha çok tahıla dayalı yemekler öne çıkıyor. Bamya çorbasıçiğleme ve çullama yöreye özgü yemekler arasında. Belisırma’daki çayının kıyısındaki lokantalarda burada tutulmuş balıklardan da yeme şansınız var.

NASIL GİDİLİR?

Ihlara’ya gitmek için önce 45 km uzaklıktaki Aksaray’a ulaşmak gerek. Aksaray; Bursa’ya 552 km, Ankara’ya 225 km, İstanbul’a 674 km, İzmir’e 693 km uzaklıkta. Aksaray-Ihlara arasında sürekli minibüsler çalışıyor.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir