Marmara’nın incisi Armutlu

Marmara’nın incisi Armutlu

Denizi, ünlü kaplıcası ve harika doğasıyla Marmara’nın incisi olan Armutlu hakkında her şey…

[email protected]

Ünlü gezgin Evliya Çelebi, kasabanın etrafının armut ağaçlarıyla kaplı olduğu için Armutlu olarak adlandırıldığını belirtir. Bir başka görüşe göre, Armutlu adı donanma anlamına gelen armoda sözcüğünden gelmektedir.

Armutlu kendi adıyla anılan yarımadanın batı ucunda, Ege ve Marmara’daki birçok köy ve kasaba gibi korsan saldırılarından korunmak için kıyıdan içeride kurulmuştur. Tarihi çok eskilere uzanmaktadır, ancak kasabanın içinde antik bir kalıntı görülmemektedir. 1330 yılında Orhan Gazi tarafından fethedilen kasabaya Türkler de yerleştirilmiş ve 1920’li yıllara kadar Türklerle Rumlar bir arada ve barış içinde yaşamış. Armutlu Rumlarının da ana dili Türkçe’ymiş ve kasabanın bütün esnafı Rum’muş.

 

 

 

 

 

20. yüzyıl başına kadar Armutlu’da Bayır Mahalle Türk, Karşıyaka Rum Mahallesiydi. Bu iki mahalleyi kasabayı da ikiye bölen Armutlu Deresi birbirinden ayırıyordu. Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum mahallesi yakılmış ve geriye hiçbir şey kalmamış. Bayır Mahalle ise şans eseri yanmaktan kurtulmuş. Burada 100-150 yıllık ahşap evler var, ben çocukken baştan aşağı ahşap evlerle doluydu. Ahşap evlerin bakımının güçlüğü ve ilgisizlik, bu evlerin çoğunun yıkılmasına neden oldu, kalanlar da kaderine terk edildi. Doğduğum ev de aynı şekilde yıkılıp gitti; şimdi Bayır Mahalle’de kalan 24 evin korunmasına çalışılıyor.

Osmanlı döneminde de büyük bir nahiye olduğu bilinen Armutlu, 1995 yılında Yalova il yapılınca ilçe merkezi yapıldı, yüzyıllardır bağlı olduğu Bursa’dan koparılarak Yalova’ya bağlandı. Oysa ilçenin bağlantısı hala daha Yalova’dan çok Gemlik ve Bursa’yladır. 20 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen bu ayrılığı kabul edemediğimizi söylemek isterim.

 

Kasaba halkını Yerli Manavlarla ve zaman içinde buraya yerleşen 93 muhaciri Gürcüler, Drama mübadilleri, Bayburtlular ve Siirtliler oluşturuyor. Halkın asıl geçim kaynağı zeytincilik; yerlilerin yaşamı daha çok buna endeksli. 2 ay çalışıp, geri kalan aylarda zeytinden kazandıkları parayı harcıyorlar. Doğal ortamda giderek azalan fıstık çamı da Armutlu’nun gelir kaynaklarından biri. Fıstık çamı 12-15 yaşlarında kozalak vermeye başlıyor, yıllar ilerledikçe verim artıyor. Eskiden büyük miktarda muşmula ve üzüm de üretilir, ipekböceği yetiştirilirdi; ama şimdilerde ne muşmula ağacı kaldı, ne dutluk. Artık bütün zeytinliklere ve bağlara arsa gözüyle bakılıyor, insanlar çalışıp üreteceklerine satıp parasını yemeyi marifet sanıyor. Bu yüzden zeytinliklerin çoğu bakımsız.

Kasabanın en önemli tarihi eserleri olan hamam, taş köprü ve Hacı Ali Paşa Camisi’nin aynı kişi tarafından inşa edildiği söyleniyor. Suyu kaplıcadan gelen hamam ise yakın zamana kadar kasabanın en önemli sosyal mekanlarından biriydi. Zira evlerde büyük banyolar yoktu, gusülhane olarak adlandırılan küçük mekanlar vardı. Sabah erkekler, öğleden sonra kadınlar hamama giderdi.

DAĞ TAŞ BİNA DOLDU

Şimdi Armutlu’nun merkezi durumuna gelen deniz kıyısındaki Yalı‘da çok değil, 30 yıl öncesine kadar yalnızca birkaç ev ve vapur iskelesi vardı. İskele, 1960’lı yıllara kadar Armutlu’nun yolu olmadığı için dışa açılan tek kapısıydı; ulaşım İstanbul ve Mudanya’ya çalışan vapurlarla sağlanıyordu.

İskelenin sağında ve solunda 16 kilometrelik sahil şeridi uzanıyor. Civarda sanayi tesisi olmadığı için Marmara’nın en temiz plajları Armutlu’da, her yerden denize girilebiliyor.

Armutlu’da turizm sezonu kısa olduğu için otel ya da pansiyon gibi işletmeler pek yok, bunun yerine yazlıklar tercih ediliyor. Geçtiğimiz 15-20 yıl içinde ilçe halkı deniz kıyısındaki zeytinliklerini kat karşılığı iş yapan müteahhitlere sattı. Müteahhitler yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarını keserek çok katlı ve biçimsiz siteler dikti. Oysa 50-60 yıl önce zeytin ağacı budamak için bile izin almak, dahası eğitimden geçmek gerekiyordu. Örneğin, babamın dedesi 80 yaşından sonra kursa gidip, ağaç budama belgesi almıştı.

Şimdi siteler sahil boyunca bir duvar gibi uzanıyor. Deniz kıyısında olup da henüz bina yapılmamış zeytinliklerin sayısı ise bir elin parmağını geçmiyor. Yazlık konut sayısının onbinleri bulduğu sanılıyor. Armutlu, daha çok İstanbullularca tercih ediliyor.

POSEİDON’DAN BOZBURUN’A

Yalı’dan kıyı boyunca batıya doğru ilerlendiğinde Bozburun‘a ulaşılıyor. Bozburun, eskiden gemicilerin korkulu rüyasıymış. Burnu geçemeyen denizciler Handere Koyu‘nda günlerce denizin sakinleşmesini beklermiş. Burada bir iskele ve yolcuların konakladığı hanlar varmış. Şimdi bunların yerinde yeller esiyor, ama Bozburun’la Handere arasında devasa bir tatil köyü yer alıyor. Binlerce devremülkün bulunduğu tatil köyünün çarşısı, plajları, hatta kendi iskelesi bile var.

Bozburun’da antik dönemde tanrı Poseidon‘a adanmış bir tapınak varmış. Yaşlı Armutlulular şimdi fenerin olduğu yerde tapınağın mermer kaidelerini gördüklerini anlatıyorlar. Poseidon adı zaman içinde Bozburun’a dönüşmüş.

Poseidon, Yunan mitolojisinde denizler, depremler ve atlar tanrısıydı. Zeus ve Hades’in kardeşi olan Poseidon, denizlerin dibindeki görkemli sarayında kalır, sık sık Olympos’ta görünür, suların üstünde altından arabasıyla dolaşırmış. En önemli silahı da üç dişli bir yabaymış, Poseidon yabasını yere vurduğunda depremler yaratır ya da denizi yatıştırırmış.

Poseidon’un aynı zamanda deprem tanrısı olması çok manidar. Zira Armutlu 1. derecede deprem bölgesi. 1999 yılında Armutlu da deprem gerçeğiyle tanıştı; gerçi yıkılan bina olmadı, ama Kuzey Anadolu Fay hattının Armutlu yakınlarından geçtiğinin anlaşılması büyük korku yarattı. Deprem korkusu yüzünden uzunca bir süre yeni bina yapılmadı, eski binalar ise alıcı bulamadı. Bence depremin en büyük yararı Armutlu’nun doğasına oldu, çılgınca süren betonlaşma bir süreliğine de olsa durdu.

KAPLICA ŞİFA DAĞITIYOR

Armutlu’nun deprem bölgesi olduğunun bir başka göstergesi de kaplıcası. Kasabaya 3 km. uzaklıktaki kaplıcanın varlığı Roma döneminden beri biliniyor. Yörede “dağ hamamı” olarak bilinen eski hamamın havuzu yekpare bir kayanın içine oyulmuş. Havuzun dibinde yakın zamana kadar kadın başı kabartmaları, duvarlarında da Yunanca yazıtlar ve başka kabartmalar görülüyordu. Taşların üstü harçla sıvandığı için kabartmaların üstü de kapandı.

Bizans döneminde kaplıca üç azizeye (2. yy.’da İzmit’te öldürülen Nimfodora, Metrodora ve Menodora) adanmış. Hatta azizelerin mezarlarının da burada olduğu kabul ediliyormuş (Şimdi Athos Dağı‘ndaki Lavra Manastırındadır) ve kaplıca Rumlarca kutsal kabul edilerek ziyaret ediliyormuş. Aslında kutsallığın mitolojideki su perileriyle de ilgisi olduğu sanılıyor. Müslümanlar da hamamı kutsal bir mekan kabul ediyordu, hatta bir evliyanın burada gaipten haberler aldığına inanıyorlardı. Söylenceye göre, Armutlu’da yaşayan Numan adlı keramet sahibi bir evliya, hamamın havuzuna tasını bırakıyor, böylece kaybolan denizcilerin yerini ya da başlarına ne geldiğini söylüyormuş.

Armutlu Deresi’nin ikiye böldüğü vadinin içinden çıkan sıcak suyun çevresinde otel, hamam ve pansiyon gibi tesisler bulunuyor. Yemyeşil ormanların arasındaki kaplıca yüzyıllardır şifa dağıtmayı sürdürüyor. Bilimsel araştırmalardan ülkemizin en fazla radyoaktiviteye sahip kaplıcası olduğu anlaşılan Armutlu Kaplıcası‘nın kalp ve damar hastalıklarına, romatizmaya, kadın hastalıklarına iyi geldiği, iltihap, yara ve şişlikleri giderdiği ve ürenin vücuttan atılmasını sağladığı biliniyor.

Bakanlar Kurulu, Armutlu’yu Termal Turizm Bölgesi ilan etti. Son yıllarda inşa edilen birçok otel de termal sudan kullanmaya başladı. Öte yandan İller Bankası da Armutlu’nun jeotermal enerjiden yararlanması için çalışmalara başladı. Armutlu’nun çehresini değiştirecek bu projeyle hem evlere kaplıcanın suyunun verilmesi, hem de temiz bir enerjiyle ısıtılması hedefleniyor.

ORGANİK TARIM VE EKO TURİZM

Armutlu’nun yakın çevresinde de görülmeye değer birçok yer var. Armutlu Yarımadası‘nın büyük bölümü ormanlarla kaplı, burada birçok yürüyüş rotası bulunuyor. Ormanlar ciddi bir yaban yaşamına da ev sahipliği yapıyor. Armutlu sahilleri de her türlü su sporuna uygun.

Armutlu’ya bağlı MecidiyeSelimiyeHayriye gibi dağ köylerinde 93 muhaciri Gürcüler yaşıyor. Gürcü kültürünün yaşatıldığı bu köyler aynı zamanda organik tarım bölgesi olarak belirlenmiş; organik bitki, sebze ve hayvansal ürünlerin üretimi teşvik ediliyor.

NASIL GİDİLİR?

Gemlik’e 37 km., Yalova’ya 55 km. uzaklıkta bulunan Armutlu’ya her iki noktadan ve Bursa otogarından düzenli otobüs seferleri yapılıyor. İstanbul Yenikapı’dan ve Mudanya’dan da her gün deniz otobüsü seferleri var.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir