Magazin dünyasının örnek çitleri arasında gösterilen 1996 yılından bu yana mutlu bir beraberlikleri olan Arzum Onan ile Mehmet Aslantuğ, 29 Mayıs’ta anlaşmalı olarak boşanmış ve ikili adliyeden el ele çıkmıştı.

“ARZUM’U BEN TERK ETMEDİM”

Boşanmanın ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Mehmet Aslantuğ “Biricik sevgili Arzum’u ben terk etmedim. Kalbimi başka birine vermedim. Bir yıl önce; dikkatli, özenli, saygılı bir ifadeyle şunu söyledi: Birkaç yıldır baş etmeye çabaladığım; ama edemediğim bir durum var. Artık karı koca gibi hissetmiyorum. Kendime ait bir evde yaşamak istiyorum” demişti.

Ünlü oyuncu, sözlerine “Ben de… Pek kolay olmasa da… Anlayışla, saygıyla karşıladım elbette. Küskün davranmadım. Sadece şunu söyledim: ‘Böyle bir durumu yönetemem. O halde hukuken de ayrılalım. Davayı da sen aç ve tamamen özgür ol, kendini öyle ara.’ Hepsi budur ve aylardır benim için de hiç kolay olmamıştır. Çok kıymetli bir dost olarak kalacaktır. Biricik evladımızın, kalbi de kendi gibi güzel annesi olarak” diye devam etmişti.

“BİR SÜRÜ BİLEŞEN VAR”

Habertürk’ten Nazif Şahin Karpuz’un haberine göre; katıldığı bir etkinlikte basın mensuplarıyla sohbet eden Mehmet Aslantuğ, “Arzum Onan ile tekrar barışma ihtimaliniz var mı?” sorusuna yanıt verdi.

Ünlü oyuncu, “Arzum Hanım ile hiçbir derdimiz yok. Evlat büyüttük birlikte… Bütün o yazılanlar uydurulmuş şeyler. Somut bir sebep yok. Psikolojik nedenler böyle ayaküstü konuşulacak şeyler değil. Yorgunluklar var, etkilendiğimiz süreçler, pandemiler var. Bir sürü bileşen var bu hayatta” dedi

“DERİN İLİŞKİMİZ VAR”

Onan ile evliliğinden Can adında bir oğlu olan Mehmet Aslantuğ, “Tekrar evlenir misiniz?” sorusuna da  “Bizim hukuken tescil edilmiş derin ilişkimiz var zaten” diye yanıt verdi.

“İYİ Kİ DOĞDUN GÜZEL KIZ”

Öte yandan Aslantuğ, Arzum Onan’ın 50. yaş gününü onun için yazdığı şiirle kutlamıştı. Ünlü oyuncunun eski eşine yazdığı şiir ise şöyleydi;

“Hoş geldin… Kucağına doğduğuna, kucağına aldığına, sevenine, sevdiğine hoş geldin.

Mutluluğun yeşerdiği anlara, sislendiği zamanlara, el verdiğin geçmişe, uzandığın geleceğe…

Sevincine, hüznüne, bildiğine değdiğine, bilemeyip yetişemediğine hoş geldin.

Senden, sağlığından, huzurundan başka derdi olmayan, meramını anlatan anlatamayan tüm duygulara hoş geldin.

Ey cumhuriyetin güzel kızı! Bir Ekim sabahı kızlarına da güneş gibi doğan ve yine bir Ekim sabahına, bu yüzyılın en iyisine hoş geldin…”