Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Arkadaşım Şeytan’

“Sana gitme demeyeceğim ama gitme, adını gizleyeceğim sen de bilme…”

Mudanya Belediyesi’nin düzenlediği “3. Kitap Fuarı”nı gezdik. Hayri Türkyılmaz’ın hakkını teslim etmek gerekir, mini bir kültür vahası yaratmış. Çok sayıda yazar, çizer ve entelektüeli bir araya getirmeye çalışmış, bana göre başarılı da olmuş.

Dün akşam moderatörlüğünü Ozan Kaplanoğlu‘nun yaptığı söyleşinin konuşmacıları meslek büyüklerim Necati Kartal ve Yüksel Baysal‘dı. “Medyanın dünü bugünü yarını” isimli söyleşiyi ilgiyle dinledik.

Yüksel Ağabey, birinci bölümde, Türk basınının Osmanlı’dan bu yana sansür ile mücadelesinden bahsetti. İkinci kısımda ise dijital medyadaki içeriklere her an müdahale edilebileceğini, oradaki bilgilerin eterne ya da manipüle edilebileceğini, oysa kağıt gazetede öyle olmadığını anlattı. Sözcü gazetesinin tirajını örnek vererek, basılı gazeteleri önemsediğini ve yaşaması gerektiğini söyledi.

Yüksel Ağabey’i dinlerken aklıma “Muhsin Bey” filmi geldi.

Yavuz Turgul‘un başyapıtları arasında yer alan bu filmde Şener Şen‘in hayat verdiği Muhsin Kanadıkırık isimli müzik organizatörü, devrim gibi gelen “arabesk“e, elindeki son silah olan Ali Nazik ile karşı çıkmaya çalışıyordu. Ama gümbür gümbür gelen o devrim Muhsin Kanadıkırık’ı kendi silahı ile vuruyordu.

Yüksel Ağabey’in direnmesi çok hoşuma gidiyor da o filmin sonunda İbrahim Tatlıses’in “Tutun kollarımdan düşerim şimdi”si çalıyor.
Dijitale karşı Yüksel Ağabey de sonunda bu şarkıyı dinleyecek diye ödüm kopuyor.

Ama gelinecek durum bu, kaçış yok!

Arkasından söz alan Necati Ağabeyimiz dijital dünyanın evrileceği noktayı anlattı. Necati Kartal’a göre, haber artık internet sitelerinde insanların ilgisini çekecek, ne kadar tıklandıklarını denetleyen, ona göre içerik üretecek yapay zekalar tarafından tarafından düzenlenecekti.

Medyanın geleceğinin nasıl şekilleneceğine dair 3 ayrı senaryo koydu önümüze, fikirlerini sundu. Söylediklerinin tamamı doğru olabilirdi ama bir konuyu göz ardı etti.

Yukarıda yazdığım Özdemir Asaf‘ın dizelerini ilk olarak İlhami Soysal‘ın Türk Şiir Antolojisi’nde okumuştum. Sonra da 1988 yılında yapım ve yönetmenliğini Atıf Yılmaz‘ın yaptığı “Arkadaşım Şeytan” filminde Ali Poyrazoğlu‘nun canlandırdığı Şeytan’dan dinlemiştim.

Filmde Mazhar Alanson başarısız bir şarkıcıyken, içinden şan ve şöhret kazanmak için ruhunu şeytana satmak geçer. Bir anda karşısında şeytan belirir. Hayatta bütün istediklerini yapabileceğini, bunun karşılığında ruhunu bir yumurtaya hapsedeceğini söyler. Ne arzularsa elde edecektir…

Mazhar Alanson’un hayat verdiği müzisyen Fatih, teklifi kabul eder. Şeytan, hemen eski müritlerine gider. Gazeteci, reklamcı, siyasetçilerden oluşan bu topluluk, müzisyen Fatih gibi ruhunu bir yumurtaya hapsettiği müritlerinden oluşmaktadır. Şeytan emir verir müritlerine, kardeşleri Fatih’i şan ve şöhrete boğmalarını ister. Ama müritleri şeytanın isteklerini yerine getirmez. İblis de tek tek müritlerinin ruhu içine hapsolmuş yumurtalarını kırar.

Müritler anlar ki o kadar kirlenmişlerdir ki artık ruha ihtiyaçları yoktur. Luficer, son takipçisi müzisyen Fatih için büyük kozunu oynar. Geçmişte sevgilisi olan ve ona Lavinia şiirini okuduğu eski aşkı, o dönemin amiral gemisi bir gazetenin genel yayın yönetmenine sırf müritlerine inat olsun diye Fatih’in başarısı için yalvarır ve yine Lavinya’ya şiirini okur. Ama eski sevgili Şeto’ya hiç yüz vermez. Filmin sonlarına doğru Şeytan sorar, “Sizi kim yönetiyor, bu Tanrı olamaz?..”

Lavinya, ona bilgisayar odasını gösterir ve “İşte burası der.”

Şeytan bilgisayarları görünce “pabucu ters giyer” ve Şeto, müzisyen Fatih’in ruhunu geri verirken, “sen sanatçısın, ruhun olmadan yaşayamazsın” der.

Şeto, meleğe dönüşerek, onu yaratan tanrısına geri döner.

Unutmayalım, haberleri yapay zekalar yönetebilir, meslektaş bile demeye utandıklarımız ruhunu şeytana satabilir.

Ama o bizim asi ruhumuz olmadan “önce insan, sonra gazeteci” olamayız.

Yani yapay zekaların bile bir vicdana ve bir ruha ihtiyacı var.

Ha, vicdanın olmadan da bu işi yaparsın, ama soyadın selvi, itibarın bodur olur.

HABERLER