Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ayın teröristi!..

Yıllar önce Amerikalı bir şirket olan MC Donald’s isimli hamburgerciye gittiğimde çok şaşırmıştım. Orada bir pano ve panoda 32 dişi dışarıda bir çalışanın fotoğrafı vardı. Altında “ayın elemanı” yazıyordu. Amerikalı yaptıysa doğrudur, dedim, hiç de sorup soruşturmadım. Daha sonra, hamburgercinin çalışanları motive etmek için yaptığı bu uygulamanın, seçmenin yüzde 50’sini evde ve elde tutmanın bir yolu olduğunun farkına vardım.

Türkiye’de işler kötü gittikçe ilk olarak dönemin teröristi ile karşılaştık. Bu bölücü, kökü dışarıda olan teröristlerin başında gelenlerden biri ülkemden cüzzam mikrobunu silip atan, kız çocuklarının eğitim görmesi için hayatını veren Türkan Saylan’dı. Başka ülkede olsa devlet adamlarının önünde eğileceği Türkan Saylan, devletimi içten içe yiyip bitiren bir örgütün başındaydı! Faaliyet alanı da efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in işaret etiği bozkırlarda solan çiçeklerdi.

Ülkede terörist biter mi? Ülkemin anlı şanlı subayları terörist ilan edilerek yıllarca içeride yatırıldı. TSK’nın başı, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, PKK’lı Şemdin Sakık’ın ifadesi ile sanık oldu. Ama ülke ülke değil, sanki terör kampı olmuştu.

Ardından iktidarın hoşuna gitmeyen yazar çizer gazeteciler, o Amerikalı şirketin panosuna astığı gibi ayın teröristi oluyorlardı. Hatta Başbakan, onlar gazetecilik faaliyeti yaptıkları için içeride değil diyordu. Bu teröristlere silah da lazımdı. O da bir çırpıda bulundu. Fetullah Gülen’in geçmişini ve gelecekte nasıl bir tehlike yaratacağını anlatan, Ahmet Şık’ın “Dokunan Yanar” kitabıydı bu. Çünkü bazı kitaplar vardı ki bombadan daha tesirliydiler.

Ama ülkede hain ve teröristleri içeri at at bitmiyordu. Bunlar bölücü örgüt, darbeci örgüt, devrimci örgüt mensupları olarak ayrılıyorlardı. İktidara “Ya, siz ne yapıyorsunuz?” diyen, hemen ayın elemanı gibi yaftalanıp terörist olarak ifşa ediliyordu. İşaret edilen bu kişi hakkında hemen “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” soruşturması açılıyordu.

Ekonomi kötü gittikçe, vatandaşımın elindeki file çarşıda pazarda dolmayınca, teröristlerin başka mecralara kaydığı, faaliyetlerinin buradan yürütüldüğü anlaşılmıştı. Bu teröristler tarlada örgütleniyor, soğan ve patates üretip ülkeyi bölmeye, devlete başkaldırmaya çalışıyorlardı. Gereği jet hızıyla yapıldı ve cephane olarak kullandıkları patates-soğan depolarına baskınlar düzenlenerek, ülkemizin bölünmez bütünlüğü sağlandı. Terör yuvaları hemen dağıtıldı. Bu teröristlere kanmış vatandaşlar “tanzim çadırları” kurularak varlık kuyruklarında ıslah edildi.

Devletim iç ve dış mihraklara göz açtırmıyor, terör yuvalarını adeta BBG evi gibi gözlüyordu.

Ardından yerel seçimler gelince muhalefetin belediye başkan adaylarının terörist olduğu ortaya çıktı. Mazallah muhalefet seçimleri kazanırsa sayaçları bölücü örgüt mensupları okuyacak, faturaları da devrimci örgüt üyeleri getirecekti. Duruma hemen el kondu.

Geçmişte Bülent Arınç’ın söylemlerinden 5 vakit namaz kıldığını öğrendiğimiz, TRT Yönetim Kurulu üyesi Hilal Kaplan’a göre  “öldürmeyi değil yaşatmayı seçen”, kader kurbanı (!) Apo’nun mektubu okutularak, bu belediye başkanı adayı teröristlerin gerçek niyeti meydanlarda ortaya çıkarıldı. Kırmızı bültenle aranan kardeşi TRT’ye (pardon TRT ŞEŞ) çıkarılarak halkımıza bu teröristlere oy vermeyin çağrısı yapıldı.

Devletim bu başkan adaylarının soruşturmalarını derinleştirmiş ve anlaşılmıştı ki onların da kökü dışarıdaydı! Bunlara terörist demek ne kelime!.. Mısır’ın darbeci lideri Sisi’nin, Doğu Akdeniz’de petrolümüze el koymaya çalışan Yunanistan’ın ülkemizi karıştırmak için yolladığı ajanlardı. İktidarımız bunları engellemek için canla başla çalışırken Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı, sabah akşam ülkemin bölünmemesi için uğraşan Devlet Bahçeli hemen “mitili” kaptığı gibi İstanbul’a serdi.

Ama ne yazık ki Ankara, İstanbul, Adana gibi şehirler bu teröristlere kaptırılmıştı.

Allah’a çok şükür, periyodik olarak ülkede ayın elemanı gibi artık teröristler ifşa ediliyor. Biz de kebapçıların bile bölücü örgüt mensubu olduğunu öğreniyoruz.

Bahçeli, bu teröristler hakkında şöyle diyor:

Yumurta, et, süt, peynir fiyatlarının artışından, vicdani olmayan zamlı ürün satışlarından samimi olarak sızlananlara hak veriyor, bir şey demiyorum.

Fırsatçıların peşine gidiliyor. Vatandaşın kesesine göz diken yağmacılardan da hesap soruluyor. Destekliyoruz, sonuna kadar gidilmesini istiyoruz.

Fakat vatandaşlarımızın çabasını istismar edip, pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır.”

Buradan uyarıyorum, lütfen bu çağrıma kulak verin, teröristlere kuyruk, iç yağı ve et gibi mühimmat sağlayan kasapları da unutmayın…

Kasım ayının teröristi olarak ilan edin.

HABERLER