Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bursa’da bir FETÖ kumpası hikayesi

Birkaç gün önce meslektaşımız Tolga Şardan, T24’teki köşesinde aslen Gemlikli olan eski Karabük Emniyet Müdürü Serhat Tezsever’in nasıl emekli edildiğini kaleme almış.

Tolga Şardan’ın satırlarından öğreniyoruz ki Serhat Tezsever, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Ankara’dan gelen talimatı uygulamak istemiş. Tezsever’in Karabük’te darbeci bir albayı gözaltına alma girişimi, dönemin Karabük Valisi tarafından engellenmek istenmiş. Valinin bu tutumuna rağmen Serhat Tezsever, albayı karga tulumba gözaltına almış.

Tolga Şardan, daha sonra o valinin Emniyet Genel Müdürü olduğunda Serhat Tezsever’i adeta intikam alırcasına nasıl sessiz sedasız emekliye sevk ettiğini satırlarında aktarmış.

Serhat Tezsever’e FETÖ tarafından Bursa’da kurulan bir kumpası da ben buradan sizlere anlatayım.

Ben Serhat Tezsever’i yıllar önce, Doğan Haber Ajansı’nda polis muhabiri olarak çalışırken tanıdım. Tezsever’i Gemlik’te doğup büyümüş, vatanını ve milletini seven, devlet kendisini okuturken boğazından geçen lokmanın hakkını vermek için çalışan bir emniyet müdürü olarak bilirim.

İstanbul’da terör ve istihbarat birimlerinde çalışırken, aynı zamanda emniyeti adeta bir kanser hücresi gibi saran FETÖ ve onun altın neslinin iç yüzünü anlatmaya çalışmış ve bu paralel yapıyla mücadele etmiş bir devlet memurudur.

Benim yolum Serhat Tezsever ile Doğu görevinin ardından memleketi Bursa’ya Çocuk Şube Müdürü olarak atandığında kesişti. Nasıl vicdanlı, halkını, vatanını sevdiğini ve adaletli olduğunu anlatmama da gerek yoktur. Çünkü kendisini tanıyan herkes bu sözlerimin altına imzasını atar.

Gelelim yazımıza konu olan ve Tezsever’e kurulan kumpasa…. Bu arada belirteyim ki ben bu olayı Serhat Tezsever ile hiç konuşmadım. Ama size anlatacaklarım o günün tanıklarının sözleridir.

Serhat Tezsever, Bursa’da çalışırken FETÖ’nün altın nesli tüm devlet dairelerini sardığı gibi Bursa emniyetinde de aktif olarak her şeyi kontrol altında tutuyordu. Geçmişte kendileri ile mücadele etmiş ve örgüte biat etmeyenlerle adeta intikam alırcasına uğraşmaktaydılar. Bursa’da ilk hedeflerinden biri de Serhat Tezsever oldu. Emniyet Müdür Yardımcısı olduğunda ne kadar aktif olmayan şube varsa kendisine bağladılar. Tabiri caizse, işimize karışmasın, diye düşünerek kızağa çekip uzaklaştırdılar.

Günümüzde Asayiş Şubesinin bulunduğu Acemler Emniyet binasının üst katlarının en dibinde bir oda verdiler. Hiçbir görev almadan Serhat Tezsever, sabah gelip akşam gidiyordu. Bu sırada FETÖ’cü polislerce adeta teslim alınmış şubelerin başında Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi (KOM) geliyordu.

Bu şube Serhat Tezsever’in odasının bulunduğu Acemler’deki Emniyet ek hizmet binasındaydı. KOM Şube, birkaç gün önce operasyon yapmış, görevde olan  AK Partili bir bakanın ağabeyini gözaltına almıştı.

Operasyon, gözaltındaki isimlerin Bursaspor’un paralarını zimmetine geçirdikleri iddiasıyla başlatılmıştı. Soruşturma sürerken Serhat Tezsever, odasının bulunduğu binadaki KOM Şube Müdürlüğüne bir meslektaşını ziyaret için giriyor. O şubede görevli emniyet amiri bir meslek büyüğünü görünce ayağa kalkıyor, elini sıktıktan sonra kendisine bir çay söylüyor.

Karşılıklı çay içip sohbet ederken, koridordan ifade için bakanın ağabeyini geçiriyorlar. Bu sırada açık olan kapının önünde Serhat Tezsever, daha önceden tanıdığı bu kişi ile göz göze gelince “geçmiş olsun” diyerek sohbetine devam ediyor.

Birkaç dakika sonra odaya dönemin KOM’dan sorumlu emniyet müdür yardımcısı, KHK ile meslekten atılan altın çocuk A.T. giriyor.

Serhat Tezsever’e “Bakan’ın ağabeyine nasıl geçmiş olsun dersin?” şeklinde başlanıyor söylenmeye. Konuşma tartışmaya dönünce Serhat Tezsever konunun uzamaması için şubeden çıkıyor.

Emniyet Müdür Yardımcısı A.T. boş durur mu!.. Hemen koridordaki polisleri şahit göstererek tutanak tutuyor. Tutanakta Serhat Tezsever’in sanığı görünce ayağa kalktığını ve “Ağabey geçmiş olsun” diyerek, elini öptüğünü yazdırıyor. Tutanağı da kaptığı gibi hemen işlem başlatarak, adliyede alıyor soluğu.

Şu anda FETÖ’den ihraç olan dönemin altın savcılarından F.G.’nin kapısına soluk soluğa dayanarak olayı ballandıra ballandıra anlatıyor. Bu arada belirtelim, o savcı FETÖ üyesi olmak suçundan KHK ile ihraç edildi ve Sakarya’da tutuklanarak cezaevine kondu.

Savcı F.G. yıllarca kendileri ile mücadele eden ve üstüne üstlük biat etmeyen Serhat Tezsever ismini duyunca adeta hamamdaki Arşimet gibi “Evreka” diye bağırarak davayı açıyor. Serhat Tezsever, hakkında hapis cezası istiyor.

Amaç, bu emniyet müdürünü hem hapse sokmak, hem de meslekten atmak. Rezil rüsva edip haysiyetsiz göstermek. Ama ilahi adalet devreye giriyor. Dava ağır cezada görülürken, FETÖ’den korkmayan Serhat Tezsever’in, ziyaretine gittiği dürüst ve namuslu emniyet amiri olayı tüm çıplaklığıyla anlatınca dava düşüyor ve Serhat Tezsever’e kurulan bu kumpas bozuluyor.

Daha sonra 17/25 Aralık sonrası, Tezsever gibi emniyet mensupları teşkilatın FETÖ’cülerden temizlenmesi için gözünü budaktan sakınmadılar. 15 Temmuz darbe girişiminde canları pahasına direnenler olarak en ön safta yer aldılar.

Bugün gelinen noktada yıllarca devletin içine sızan örgütle mücadele eden bu isimleri bırakın ödüllendirmeyi, başlarını okşamayı, adeta intikam alırcasına emekli ve tasfiye ediyorsunuz. Bu kişileri FETÖ ile mücadelede kullanacak ve görevlendirecekken sessiz sedasız teşkilattan uzaklaştırıyorsunuz…

15 Temmuz gecesi şehitler veren, FETÖ’nün darbe girişimine cansiperane karşı koyan teşkilatı bu uygulamalarla budamaya çalışmış olmuyor musunuz?

Peki, en önemli konuya gelirsek… FETÖ kumpaslarına uğrayan bu kişilerin uzaklaştırılması “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan terör örgütü ile  mücadelede yalnız mı bırakılıyor?” sorusunu akıllara getirmiyor mu!

HABERLER