Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Dönüşüm

Benim için efsane dizidir “Breaking Bad.”

50 yaşındaki kimya öğretmeni Walter White, kanser olduğunu öğrendikten sonra tedavisini yaptırmak, ailesinin geçimini sağlamak ve hayatlarını güvence altına almak için eski öğrencisi Jesse Pinkman’la uyuşturucu imal etmeye başlar.

(Türkiye’de ekonomik yoksulluk böyle giderse narkotik şubenin bizim kimya öğretmenlerini mercek altına alması gerekebilir. Şaka bir tarafa devam edelim.)

Olaylar geliştikçe o ezik, hayata küsmüş Walter White’ın içerisinden bir canavar çıkar.

Dizinin ilerleyen bölümlerinde bu ikiliye bir avukat gerekecektir. Tam da adamını bulurlar. Bu isim öğrenim gördüğü hukuk fakültesi bile şüpheli olan Yahudi avukat Saul Goodman’dır.

Bu avukat alçak, üç kağıtçı, düzenbaz, paragöz bir adamdır. Bölümler ilerledikçe Goodman’ın İrlandalı olduğu, gerçek adının James McGiil olduğu, ABD’de en iyi avukatlar Yahudi olduğu için isim değiştirdiği ortaya çıkar.

Avukat karakteri o kadar beğenildi ki yapımcılar hemen James McGiil’in nasıl Saul Goodman’a dönüştüğünün dizisini de çektiler.

Biz ise bu dönüşümü izledik ve yaşıyoruz. Bu isim elbette Reza Zarrab’tı. Adam hayatımıza Ebru Gündeş’in kocası sıfatıyla bir magazin figürü olarak girdi.

İran Azerisi bu iş adamı 20’li yaşlarının ortasındaydı ve paralarını koyacak yer bulamıyordu. Asıl işi metal ticareti görünüyordu, ama şirketlerinde sadece tabela vardı.

Sonra bir sabah uyandığımızda, Reza Zarrab’ın aslında sadece Türkiye’de para dağıtarak, ortağı Babek Zencani ile birlikte İran’a uygulanan ambargoyu deldiği öğrendik.

Ortada gezen milyarlarca dolar kara parayı nasıl dağıttığını, devletin içişleri bakanının nasıl önüne yattığını dinledik.

Biz daha ne oluyor sorusunu bile sormadan Türkiye’de yöneticileri paraya boğmuş bu genç adamı bir anda Türk bayrağının önünde canlı yayında çıkardılar.

Şöyle diyordu: “Türkiye’nin cari açığının yüzde 15’ini tek başıma ben kapattım!..”

Bu yerli ve milli iş adamımıza devletin bakanları vergi rekortmeni olarak ödüller verdiler.

ABD’ tarafından aranan bu genç girişimci Türkiye’de ultra lüks bir hayat sürüyordu. 4 yıl önce arandığını bildiği ABD’ye bir seyahat yaptı ve havaalanında FBI tarafından tutuklandı.

Yani yaptığı “bile bile ladesti!..”

Turuncu tulum içerisinde fotoğrafları basına dağıtıldı. Sonra bu genç girişimci Türkiye gündeminden yavaş yavaş kayboldu.

“Zurnanın zırt dediği yer” bundan sonra başladı. ABD’de vergi kaçakçılığı ve mali suçlar cezası çok büyüktür. Neredeyse seni bir hücreye koyarlar, anahtarı da denize atarlar.

Mafya babası Al Capone bile cinayet, gasp, adam yaralamadan değil, vergi kaçakçılığından tutuklanmış, 11 yıl hapis cezası almıştır. ABD cezaevlerinde kafayı yemiş, felç geçirmiş, bu dünyadan usulca göçüp gitmiştir.

Birkaç gün önce bir de baktık ABD’de cezaevinde olması gereken Reza Zarrab pırıl pırıl bir hayat yaşıyor. Adını da Breaking Bad dizisindeki üç kağıtçı, çıkarcı, dolandırıcı İrlandalı avukat gibi değiştirmiş ve Yahudileri çağrıştıran Aaron Goldsmith yapmış.

Bir de şirket kurmuş, insanlarla alay eder gibi, adı da NEXT Level, Türkçesi “ileriki seviye…”

Peki ABD, yeni adıyla Goldsmith’e yeni bir hayat kurması için bu imkanları nasıl verdi?

Benim bildiğim ABD çıkarı olmadan bırak isim vermeyi, selam bile vermez.

Benim aklıma tek bir şey geliyor. Zarrab, ABD ile anlaştı ve yanında bilgi ve belgelerle Amerika’ya teslim oldu. Belki devlet sırlarını da içeren bu belgeler karşılığında bir eli yağda bir eli balda orada yaşıyor.

Biz dizide bir dolandırıcının nasıl İrlandalı McGiil’den Yahudi avukat Saul Goodman’a dönüştüğünü seyrettik.

Ama Reza’nın nasıl Aaron Goldsmith’e dönüştüğünü galiba haber kanallarında ya da sızdırılan Wikileaks, Pandora Papers gibi belgelerde izleyip takip edeceğiz gibime geliyor.

Bu yerli ve milli iş adamını Türk bayrağının önünde canlı yayına çıkaranların vicdanı bir parça sızlıyor mu?

Onu da merak ediyorum .

HABERLER