Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Müjgan ve Atilla İlhan üzerine

Seçime aylar kalmıştı…

30 Aralık 2022 günü biz Norm Haber’in stüdyosunu kurmaya çalışırken, telefonlarımıza bir son dakika haberi düştü.

Genel Yayın Yönetmenimiz Esat Kaplan, haberi okudu, “Siyasi cinayet. Bursalı bu çocuk” dedi.

Ben de “ağabey ne olmuş?” diye sorunca “Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı vardı. Sinan Ateş. Onu vurmuşlar. Hayatını kaybetmiş” dedi.

Ben de telefonu elime aldığımda Ankara’nın göbeğinde saldırının gerçekleştiğini, iki kız çocuk babası bir akademisyenin öldürüldüğünü görünce içim cız etti.

Ertesi gün cenazesi kalkarken evinin önünde alınan helallikte kızının “baba” diye bağırmasını duyunca gözyaşlarımı zor tuttum.

Soruşturmanın karartılan yanı var mı yok mu bilemem. Çünkü dosya Ankara’da ve yargı sürecinde…

Beni aslında o günden sonrası ilgilendiriyor. Her ne kadar siyasi görüşüne katılmasam da bu genç akademisyenin evi ve mezarı eski Milliyetçi Hareket Partisi üyeleri ile dolup taştı. Her gün mevlüt ve dualar okunuyor, katillere lanet yağdırılıyordu.

Geçmişte MHP’de siyaset yapan bugünün İYİ Partilileri, Sinan Ateş’in mezarında, evinin önünde adeta nöbet tutuyorlardı.

Bazı milletvekili adayları seçim araçlarının arka camlarına Sinan Ateş’in posterlerini yapıştırıyorlardı. Çünkü seçime aylar vardı. Siyasiler cinayetin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne uzandığı ve mutlaka hesap sorulması gerektiğini söylüyorlardı.

Sonra topa genel başkanlar girdi. Cumhur İttifakı’ndan kopacak her oya ihtiyaç vardı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, habersiz bir şekilde acılı anne ve babanın Bursa’daki evini ziyaret ediyordu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa mitingi öncesinde Ateş’in Emirsultan Mezarlığı’ndaki kabrini ziyaret ederken, kendisine 40 tane kamera eşlik ediyordu.

Salı günleri yapılan grup toplantılarında her nasılsa söz bu genç akademisyenin vurulmasına, çocuklarının feryat figan nasıl ağladıklarına ve nasıl hesap sorulacağına getiriliyordu.

Milletvekili ve partililer de elleri patlayana kadar alkışlıyor, gözyaşlarına boğuluyorlardı.

Seçim geldi çattı… Cumhur İttifakı hem TBMM hem Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanınca, evi ve kabri ziyaretçi akınına uğrayan o genç akademisyenin artık adı bile anılmaz oldu.

Yani ölen öldüğüyle kaldı gibi…

Tüm bu süreci düşünürken aklıma Atilla İlhan’ın İzmir’de vapurda seyahat ederken yazdığı dizeler geliyor.

Şair; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’nın asılarak idam edildiği haberini radyodan dinlediğinde duygulanarak şu dizeleri kaleme alıyor:

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız.

O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız…”

Liseye gittiğim yıllarda ‘müjgan’ kelimesinin ‘kirpikler’ anlamına geldiğini ve Atilla İlhan’ın yalnızlığı anlatmak için bu kelimeyi kullandığını öğrenince şairin yazım dili ve duygularını anlatırken böyle metaforlar kullanması beni hem şaşırtmış hem de hüzünlendirmişti.

Şimdi Sinan Ateş’ten buralara nasıl geldik diyeceksiniz…

Seçim bitti. Bu cinayeti ne hatırlayan var ne hesabını soracak olan. Yani Ateş’in annesi, babası, eşi ve kızları, ‘müjgan’ ile ağlaşıyorlar.

Ama seslerini ve gözyaşlarını kimse duymuyor.

HABERLER