Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Oh be!

Yıllar önceydi…

Turgut Özalİcraatın İçinden” programına elinde kalem ile çıkıp Almanya’ya televizyon, Japonya’ya bilgisayar, Amerika’ya nasıl uçak sattığımızı anlatıyordu.

Arabanın direksiyonuna geçip Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde ilerlerken, “Hadi Semra, bir kaset koy da neşemizi bulalım” diyordu.

Davulcu damadı kendisine hediye edilen Jaguar ile gezerken, “Bu ülkede zengin olmak ne kadar kolay” açıklaması yapıyordu.

O yıllarda Özal açılım üzerine açılım yapıyor; liboşlar bildiğiniz üzere yine Özal’ın reformları ve icraatlarına gazete köşelerinden yalama yazılara devam ediyorlardı.

Günümüzün “Yetmez ama evetçilerinin” dediği gibi Fransızca öfori (coşku) yaşıyorlardı.

O sırada 12 Eylül cuntasının sevmediği isimler ya cezaevlerinde ya da Avrupa’da sürgündeydi.

Cem Karaca da Almanya’da yaşıyordu. Orada Özal ile görüşmüştü. Kendi deyimiyle Özal ona ‘Magic touch’ yapmıştı. Kendisiyle konuşurken sık sık Karaca’ya dokunmuştu. Karaca altında kalmamış, Semra Özal’ın elini bile öpmüştü. Daha sonra Karaca Özal’ın çabaları ile Türkiye’ye döndü ve bir de üzerine şarkı besteledi:

Ben döneksem döndüm diye memleketime döndüm işte döndüm baba oh be!”

Cem Karaca’nın bu tavrı Türkiye’de bir tartışma başlatmıştı… Herkes onu dönek olarak görüyordu. Karaca, ömrünün geri kalan yıllarını Türkiye’de yaşadı ve sessizce bu dünyadan çekti gitti.

Aradan yıllar geçti. CHP’den istifa eden Ertuğrul Günay, AK Parti’den vekil seçilerek Turizm ve Kültür Bakanı oldu. Hiçbir parti üyeliği bulunmayan Ertuğrul Günay’ın bu tavrı döneklik olarak değerlendirildi ve kendisine söylenmedik söz bırakılmadı.

Arkasından Süleyman Soylu geldi. Soylu, 2009 yılında Demokrat Parti Genel Başkanı olarak Bursa’da aday tanıtım toplantısına, Kültürpark içerisinde bulunan Altın Ceylan Tesisleri’ne geldi. Adayları rahmetli Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’di.

Süleyman Soylu kürsüye çıktı ve Türkiye’nin nasıl parsel parsel satıldığından tutun da dış politikada nerelerden emir aldıklarına kadar o üstün belagati ile tane tane anlattı. Salondakiler bir coştu ki genel başkanlarını avuçları patlayana kadar alkışladılar. Arkasından çok geçmeden Soylu ilk olarak ‘Yetmez ama evetçi’ oldu. Şimdi de Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir dünya lideri olduğunu ve ülkeyi nasıl şahlandırdığını dinliyoruz kendisinden.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yeni seçilen Numan Kurtulmuş da Saadet Partisi’nin başındayken iktidarın nasıl ‘Harun gibi gelip Karun olduğunu’ televizyonlarda ve meydanlarda ballandıra ballandıra anlatıyordu.

AK Parti İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanı seçildi. Kurtulmuş, Genel Kurul’a hitap etti. ( Muhammed Selim Korkutata – Anadolu Ajansı )

Hatta bir TV programında “Erdoğan gerçekten İsrail’e ‘one minute’ mi diyor, İsrail’e karşı yapılan ‘one minute’ bir şov mudur, yoksa gerçekten İsrail’e karşı yapılan bir tutum mudur? İşte yapılacak kurulda, AK Parti ve sayın Başbakan büyük bir sınava giriyor. Buradan uyarıyorum, eğer gerçekten burada İsrail’in OECD üyeliğini veto ederse samimi olduğunu görür ve kalkar milletin önünde hükümete teşekkür ederiz. Ancak bu tarihte Türkiye Hükümeti, İsrail’in üyeliğine vize verirse köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşır, ‘Ve Sayın Başbakan siz Davos’ta oyun yapmışsınız, tiyatro oynamışsınız, gerçeği yansıtmıyorsunuz’ diye şikayet ederiz” diyen Numan Kurtulmuş da bugün şahlanan Türkiye yüzyılını anlatıyor.

Diğer taraftan Atatürk’e kefere diyen Mehmet Bekaroğlu CHP’den milletvekili yapıldı. Yetmedi genel başkan yardımcılığına getirildi. Ömrü hayatı CHP’ye sövmekle geçen, ‘Emeklilikte Yaşa Takılmanın’ mimarı eski Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Anavatan Partisi’nin Bakanı Yaşar Okuyan, CHP saflarına katılmıştı. Daha sonra eski alışkanlığı depreşip yine CHP’ye küfre devam edince ihraç edildi.

Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde Sinan Oğan da mangalda kül bırakmayanlardandı.

Bir Türk milliyetçisini kesseniz HÜDA-PAR ile aynı sandığa sokamazsınız” diyordu. Aynı sandığa girmeyi bırakın aynı balkonda poz verdi.

Gelelim son günlerin en büyük eksen kaymasını yaşayan Abdüllatif Şener’e…

Kenarda boş damacana gibi dururken CHP kendisini milletvekili yaptı. Konya, Sivas gibi illerde Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile gezip CHP’nin nasıl muhafazakar bir parti olduğunu anlattı. Daha sonra milletvekili listesine giremeyince Yaşar Okuyan gibi baktık ki eski alışkanlığı depreşti. Kanal kanal gezerek CHP’ye sövmeye başladı. “Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu” misali oğlunun TBMM Özel Kalem Müdürlüğü’ne alındığı ortaya çıktı.

Bazıları bana şunu söyleyebilir: “Kardeşim sana ne? At binenin kılıç kuşananın!”

Madem öyle yazımıza başladığımız Cem Karaca’dan bir örnekle bitirelim…

Rahmetlinin herkes solculuğunu ya da memleketine döndüğü için “Oh be” çektiğini değil, Semra Özal’ın elini öptüğünü hatırlıyor…

 

HABERLER