Esmanur Çelebi
Esmanur Çelebi
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Depremin çocuklar üzerindeki psikolojik etkisi

Doğal afetlere bağlı olarak oluşan travma çocukluk döneminde rastlanan normal kaygılardan farklıdır. Bu tür travma aniden gerçekleştiği için çocuğun zihinsel ya da fiziksel olarak olaya hazır olması mümkün değildir. En temel özelliği hem çocuklarda hem yetişkinlerde en uç noktada çaresizlik hissi yaşatmasıdır. Yaşanan doğal afet çocukları bir süre bile olsa ebeveyninden ayırabilir. Bu ayrılık çocuğun endişelenmesine ve kendisini savunmasız hissetmesine neden olabilir. Çünkü çocuk bu olayın yinelenebileceğinden ve bu sefer ailesini bulamamaktan korkabilir. Ailenin afet öncesindeki dinamikleri, afet sonrasında ebeveynin verdiği tepkiler çocuğun vereceği reaksiyonlarda önemli rol oynar.

Çocuklarda deprem sonrası hangi davranışlar görülüyor?

Her çocuğun depreme vermiş olduğu travmatik tepkiler farklıdır. Aynı travmaya maruz kalan çocukların tepkileri aynı olmamakla birlikte çocuğun yaş ve aile dinamiklerine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Çocuklar doğal afet sonrasında hissettikleri anksiyete ile nasıl başa çıkabileceklerini bilemezler. Çocuklar güvenli dünyalarını etkileyen travmatik olaylara karşı sözel olmayan korku ve anksiyete tepkileri geliştirirler.

Genellikle görülen tepkiler; Uyku ve yeme alışkanlıklarında bozulmalar, huy ve davranış değişiklikleri, korkular, tuvalet alışkanlıklarında gerileme, sebepsiz ağlamalar, irkilmeler, gece korkuları, anneden ayrılamama, yalnız kalamama, yeni korku ve kaygıların ortaya çıkması, oyun oynayamama, oyunlarda depreme ilişkin temaların tekrarı, saldırgan davranma, huzursuzluk, sebepsiz ağrılar, bulantı, içe kapanıklık en belirgin tepkilerdir. Bu dönemde ayrıca regresif davranışlar (daha küçük yaşlardaki çocukların davranışlarını gösterme) gerileme davranışları da görülür. 5 yaş ve altında olup travma yaşamış çocukların gösterdikleri gerileme davranışları: alt ıslatma, dışkı kaçırma, yalnız kalmaktan ve karanlıktan korkma, kalabalık ve yabancılardan korkma, gece kabusları, biri yada ışık olmadan uyuyamama, yüksek seslere karşı tepki gösterme, irritabilite, konuşma güçlükleri, yeme problemleri, giyinme ya da beslenmede yardım isteme şeklindedir. Okul dönemindeki çocuklarda ise; okula gitmeyi reddetme, okul başarısında düşme, konsantrasyon kaybı, dikkat dağınıklığı, saldırgan davranışlar, akran ilişkilerinde problemler görülebilir.

Okul çağı dönemindeki çocukların yaşanılan afetten küçük çocuklara göre daha fazla sıkıntı duyar. Çünkü okul çağı çocuğu dış dünyanın daha çok farkındadır.

Peki bu etkilerle nasıl başa çıkabiliriz?

Her korku, uygun bir baş etme şekli ile ele alınmalı ve görmezden gelinmemelidir. Çocuklar yaşadıkları korkuları bilgilenme ile yenebilir, ancak travmaya dönmüş korkuların iyileştirilmesi için psikoterapi tekniklerinin uygulanması gerekir.

Ebeveynler kaygılıysa çocuk daha çok kaygılanabilir. Bu nedenle çocukları haberlerden ve bu gibi durumlardan uzaklaştırmak yerine depremin gerçekliğinin anlatılması ve bu konuda cesaretlendirilmesi önemlidir.

Özellikle günün belirli bir saati örneğin, gece uykudan önce çocukla konuşmak onu rahatlatacak ve deprem kaygısını azaltacaktır. Eğer mümkünse, çocuğun yattığı oda karanlık olmamalıdır. Depremi yaşayan çocuklar sıkça kabus görebilir, sinirli ve hırçın olabilir, sürekli ağlayabilirler. Bu durumlarda telaşa kapılmadan sarılarak sakinleştirilmeli, kabus gördüyse gördüklerini anlatması istenmeli ve sonuna kadar dikkatle dinlenmelidir. Gün içinde çocuğun, fiziksel olarak yoracak ama mutlu edecek oyunlar oynaması, yakın arkadaşları ya da sevdiği bir oyuncakla oynaması depremin yol açtığı endişeleri ve kabusları azaltacaktır. Ailesi ve sevdikleriyle birlikte güvende olduğu hissettirilmelidir.

Örneğin, “Senin de fark ettiğin gibi deprem tehlikeli bir şey. Çok üzücü olaylar yaşadık ama bizler şimdi güvendeyiz. Seni seviyoruz ve yanındayız.” gibi cümlelerin sıkça kullanılması önemlidir.

Sizin felaket karşısında gösterdiğiniz tepkiler, çocuğunuzun da bu olaya nasıl bir anlam vereceğini ve bu olayla nasıl başa çıkacağını belirler. Çocuklar normal zamanda da anne-babalarının endişelerinin farkındadırlar. Ama özellikle bir kriz durumunda bu konuda daha duyarlı hale gelirler. Sizi izleyip tepkilerinizden ipuçları yakalamaya çalışırlar. Siz panik içindeyseniz çocuk daha çok panik yaşar. Bu nedenle endişelerinizi çocuklarınızla paylaşmalı ancak onlara bu zorlukların üstesinden gelebileceğinizi söylemelisiniz.

Belirsizliği azaltın. Çocuklar anlamadıkları şeylerden korkarlar. Çocuğa depremin ne olduğunu, nasıl oluştuğunu, çok ender olarak ortaya çıktığını, ama şimşek çakması, gök gürültüsü gibi bir doğa olayı olduğunu anlatın. Çocuklar, bu felaketin kendi yaptıkları her- hangi bir ‘kabahat ’la ilişkili olmadığını, bunda suçlu olmadıklarını ve başına gelenlerin ceza olmadığını çok iyi anlamalıdırlar.

Çocuğunuz oyun oynarken onu izlemeye çalışın. Neler söylediğini ve nasıl söylediğini dinleyin. Çocuğunuz oyuncaklarıyla ya da arkadaşlarıyla oynarken kızgınlık gösterebilir. Bu çok doğaldır.

Deprem korkusu, çocuklar üzerinde ciddi olumsuzluklara ve travmalara neden olabilir. Çocuklarda deprem korkusu, anne ve babanın tutumları ile kontrol altına alınabilir.

Bunların yanında çocuğun korkuları ve kaygıları hafife alınmamalıdır. Çocuk ile kaygıları yeterince konuşulmalı, kaygılar azaltılmaya çalışılmalı, küçümsenmemeli ve asla hafife alınmamalıdır. Sordukları sorulara gerçek yanıtlar vermeye çalışılmalıdır. Anne ve babasını yanında hissetmesi için çocuğa güven veren, psikolojik nesne olan bir eşya ya da bir oyuncağı okula götürmesi önerilebilir.

HABERLER