Furkan Kahraman
Furkan Kahraman
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ankara’daki sistem Bursa’da tutar mı?

Geçtiğimiz günlerde, günübirlik işler sebebiyle yaklaşık 4 sene sonra Ankara’ya gittim.

31 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra Ankara’nın çehresinin değiştiğini söyleyebilirim. Zira nereden baksanız 24 senedir şehri yöneten ‘başgan’dan sonra Mansur Yavaş çılgın projeler olmaksızın olumlu adımlar atıyor. Bu arada söz konusu ‘başgan’ hala o cipi vermemiş diyorlar, hayırlısı bakalım.

Başkent’in sokaklarında dolaşırken, dikkatimi ‘Halk Market’ çekti.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kuruluşu olan ‘Halk Market’lerde 5’i kadınlar tarafından kurulan 10 kooperatif ve 3 üretici birliğince üretilen 682 ürün uygun fiyatla Ankaralılarla sunuluyor. Şimdiye kadar 5 şubesi hizmete giren marketlerde ilçelerin meşhur ürünleri (Çubuk turşusu, Beypazarı kurusu gibi) ile, Ankara’nın ilçelerinin öne çıkan gıda ürünleri de satışa sunuluyor.

Örneğin ‘Halk Market’lerde tarhana, erişte, yoğurt, meyve-sebze, süt ve et ürünleri gibi yerel üreticiler tarafından üretilen ürünler, belediye güvencesi ile vatandaş ile buluşuyor. Bu sayede hem kırsal kalkınmaya yardımcı olunuyor hem tarım ve hayvancılığın bitmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor hem de nispeten daha uygun fiyatlarla dar gelirliye de alışveriş imkanı sağlanıyor.

Proje gayet güzel. Yeri gelmişken söz konusu fikrin İstanbul ve İzmir’de de hayata geçirileceğine dair haberlerin çıktığını da hatırlatayım.

Gelelim mevzunun Bursa ile olan ilişkisine…

Bursa; tarım, hayvancılık, el emeği ve kendine özgü lezzetleri bünyesinde barındıran bir şehir. Bursa, sanayi çarklarına sıkışmadan da var oluşunu sürdürebilecek bir şehir.

Yani;

‘Halk Market’ benzeri bir proje pek ala Bursa’da da uygulanabilir.

Dağ yöresinden süt ve süt ürünlerinin, çileğin, yaban mersininin, Mustafakemalpaşa’dan domatesin, Karacabey’den soğanın, biberin, Gürsu’dan armudun ve şeftalinin, Mudanya’dan meşhur siyah incirin ve tamamı yerel üretici tarafından hazırlanan eriştenin, tarhananın, reçelin daha uygun fiyatla üreticiyle buluştuğu, üretenin kazandığı bir platformun sizce başarısız olma ihtimali var mı?

Hele ki Tirilyeli Kadinlar Kooperatifi ve Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği gibi adını ülke çapında duyurmuş iki kuruluşun da katkıları ile Bursa sahip olduğu potansiyeli pek ala güzel bir başarı tablosuna dönüştürebilir.

Belki klasik bir söylem olacak ama; bu topraklar bereketli. Bundan 20-30 sene öncesine kadar tarımda kendine yetebilen bir ülke iken bugün gözü dönmüş bir şekilde ‘sanayileşme’ ve ‘OSB’leşme’ hastalığına tutuluşumuz, verimi de üretimi de bitirdi.

Bursa, sanayileşmenin yanı sıra yeniden kırsal kalkınmayı da omuzlayabilecek güce sahip. Bir tarafa sırt dönmek yerine iki tarafı da makul ölçüde beslemek, yapılması gereken en doğru iş. Çünkü ağzına kadar dolan şehre yeni sanayi bölgeleri eklemek; her anlamda geri dönülmez bir tahribatı beraberinde getirecek, hatta getirdi bile.

Ayrıca belediye iştiraki BESAŞ marifeti ile piyasaya girip belediyenin kazanmasını istemek yerine bu toprağın insanının üretimine destek verme vakti geldi geçiyor.

Hatırlarsınız;

Haziran ayında Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ‘yılın projesi’ olarak nitelendirdiği ‘kart’ projesini ‘Kart 16’ olarak bir yıldır uyguladıklarını söylemiş, iktidara yakın medyanın da desteğiyle iş ‘proje çalma’ eleştirisine kadar gitmişti.

Halbuki burada önemli olan nokta, halka faydası dokunacak bir konuda siyasi düşüncelerin bir kenara bırakılması idi, maalesef olmadı.

Belki ‘kamu yararı’nı yakından ilgilendiren bu konuda parti rozetleri bir kenara bırakılır ve Bursa’ya gelecekte de katkı sağlayabilecek bir hamle gerçekleştirilir…

 

 

 

HABERLER