Evden oyumu kullanmak için çıkıyorum. Hava güzel, güneşli. Bir anda içime saçma sapan bir umutlu olma hali yerleşiyor. Evvela konduramıyorum ama ‘origami’ ciddiyetiyle katladığım pusulaları sandıkla buluşturunca umudun katsayısı artıyor.
Sonra takıyorum kulaklığı, epeydir dinlemediğim bir şarkı çıkıyor rastgele:
“Şimdi kalbin,
Küçücük bir adamın
korkunç düşlerinde
Var olmak için ağlıyor.
(…)
Cennetim
Cehennemim
Seni nasıl sevdim
Seni ne çok sevdim
Beni dinlemedin
Dinlesen ne kaybedersin
Cennetim
Senden vazgeçmedim”
Vazgeçmedik evet. Aslında çokça vazgeçer gibi olduk, bir anda soğuduk her şeyden ama yine de kıyısından köşesinden tutunduk hayaline. Necip Fazıl’ın ‘Öz vatanında parya’ deyişine hüzünlenen ama fırsatı gelince beş beterini uygulamaktan çekinmeyenleri de gördük.
Soluduğu havanın, oturduğu sokağın, yaşadığı memleketin ötekisi olalım istendi bazen, vazgeçmedik.
‘Hepimiz kardeşiz’ goygoyuna girmeden, cennetin de cehennemin de bu topraklarda olduğunu gördük, yaşadık.
Önünde sonunda bu toprağın insanı olduğumuzu bildik. Çünkü siyasi parti desteklemenin futbol takımı tutmak gibi olmadığının anlatılması gerekiyordu. Ha ne kadar başarılabildi, orası bir muamma…
Derken,
31 Mart Yerel Seçimleri ile hem memleketin genelinde hem de Bursa’da büyük bir değişim yaşandı. Kazananlar, kaybedenler oldu. Belediyeler el değiştirdi, yeni başkanlar seçildi.
Seçilmiş başkanların hepsine yeni görevleri hayırlı uğurlu olsun.
Yaşananların hepsi siyasi analizlerle süslenecek gelişmeler. Çünkü seçim sonuçlarından çıkarılacak çok önemli sonuçlar var ama benim derdim başka.
Gücü eline alınca ezmekte beis görmeyen, kibri kıblesi yapıp ona doğru yürüyen, ‘kraldan çok kralcı’ olmayı temel şiar edinen bir anlayış artık eskisi kadar güçlü değil şehrimde.
Yeni yönetim ne getirir bilemem. Yanlış yaptığında eleştirmek boynumun borcu olsun.
Zira bugüne kadar kimseye göbekten bağlı olmadım, gurur duyuyorum.
Ama bir iki gün içerisinde el değiştirecek koltuklardan bir tanesinde, ‘kallavi’ göreve sahip olan bir ‘arkadaş’ın kurduğu cümle yankılandı dün gece kulaklarımda:
‘- Siz buralarda fazla sevilmiyorsunuz.’
Seçim sonuçlarını bir de bu cümle üzerinden mi okumak lazım acaba?