HABER: EBRU TAŞDEMİR – DOĞUKAN BAĞARSAKÇI
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan’ın açıklamaları şu şekilde;
“Bursa programlarımıza değerli il başkanımıza ve il teşkilatımıza teşekkür ediyorum ev sahipliği yaptığı için. Dün itibariyle Bursa’da partimizin programlarına başladık. İnegöl ve Yenişehir’de vatandaşımızla bir araya geldik.
Hepimizin çok iyi bildiği gibi Türkiye’de 20 seneden beri AK Parti iktidarı iş başında bulunuyor. Cumhuriyet tarihinde kimseye nasip olmamış süredir iktidardalar ve yapılacak yanlışlıklar için hiçbir gerekçe bırakmayacak şekilde yetkileri ele almış durumdalar.
Partilerini ilk kurduklarında adı üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi olarak kurdular. Özellikle söyledikleri 3 Y ile mücadele için yola çıktıklarını söylediler. Yoksulluk yasaklar ve yolsuzluk ile mücadele edeceğiz dediler. 20 senenin sonunda güncel verilerle Adalet ve Kalkınma konusunda, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunda Türkiye nerede değerlendirmek istiyorum.”
ÜRETİM İSTİHDAM VE TİCARET OLMADAN KALKINMA OLUR MU?
“Kalkınma noktasında baktığımızda, AK Parti iktidarı döneminde sanayi üretimi milli gelir içerisinde payı yüzde 24’ten yüzde 20’ye tarı üretiminin milli gelir içerisindeki payı yüzde 12’den 5’e gerilemiş. Kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 588 binden 493 bine geriledi. 2020 yılında 41 bin 700 şirket, 99 bin 500 esnaf iflas etti. 10 milyona yakın işsizimiz, 1,5 milyon üniversiteli işsizimiz ortada. Üretim olmadan, kalkınma olur mu? İstihdam olmadan, ticaret olmadan kalkınma olur mu?
Ayçiçek yağını ithal eden, her sene 60 – 70 milyar dolarlık dış ticaret açığı veren bir ülke kalkınmış bir ülke midir? Çok acı bir gerçek Türkiye’de bir ürünü üretirken kullandığı ham madde ve malzemede yüzde 82 dışa bağımlı bir ülke kalkınmış bir ülke midir? Boğazına kadar borca batmış bir ülke de kalkınmada söz edilebilir mi?
Vatandaşın 180 mili borçlandığı, özel sektörü 60 misli borçlanmış, çiftçimizin borcu 2,5 milyardan 180 milyara çıkmış bu 20 senede kalkınma mümkün müdür? Kalkınanların iktidara yakın olanların olduğu işçinin, çiftçinin, emekçinin kalkınamadığını ortaya koymaktadır.
Kendi adamları olmadığı için iktidara yakın olmadıkları için KPSS sınavında yüksek puan alarak mülakatta eleniyorlar. Bu Türkiye’de öğrenciler kaç diplomanın olursa olsun iktidara yakın bir adamın yoksa bu ülkede görev alabilmen mümkün değil diyor. 18 ile 30 yaş arasındaki ‘Gençler fırsat olsa yurt dışına giderim’ deme noktasına gelmişler. İktidara yakın olanların işleri, pozisyonları hazır. 3 maaşla 5 maaşla işleri hazır durumda.
Belediyelerin sosyal yardım dağıtmaları tartışmalar oldu. Ak Partili belediyeler dağıtabilir muhalif belediyeyse dağıtamaz. RTÜK sürekli muhalif kanallara ceza kesiyor. Yandaş medya kuruluşlara daha fazla ceza kesilmesi lazım AK Parti’nin yayın organı gibi yayın yapıyorlar.
Diğer taraftan bir insanın FETÖ’cü olup olmadığı AK Partili olup olmadığına göre belirleniyor. Bütün partilerin içine sızan örgüt sadece AK Parti’nin içine sızmamış.”
‘ADALETİN OLMADIĞI ÜLKEDE YATIRIM, EKONOMİ, SANAYİ OLMAZ’
“Her zaman altını çizerek ifade ettiğimiz adaletin olmadığı ülkede yatırım da sanayi de teknoloji de olmaz. Yetişmiş beyinlerin Türkiye de durması beklenemez.”
‘ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA’
“2021 yılında 11 milyon insan gıda yardımı almış. 5 milyon 700 bin hane sosyal yardım almış. 9,5 milyon insan sağlık sigortası primini ödememiş. 3,7 milyon abonenin elektriği bir yılda kesilmiş. 4 milyon haneye doğal gaz ve kömür yardımı yapıldığı ifade ediliyor. Bu rakamlar yaşadığımız yoksulluğu ekonomik sıkıntıyı ortaya koyuyor. Asgari ücret bugün açlık sınırının altında kalmış. Halkın yüzde 45’i açlık sınırının altında.
İstanbul gibi bir ilimizde halk ekmek talebi yüzde 60 artıyor. En gelişmiş şehrimizde dahi kuruşların hesabını yapan milyonlarca insandan bahsediliyor. Yağ kuyrukları, tekli salatalık, kaşıkla salça dağıtımı dönemi başlamış. Fakirleşmenin daha da derinleştiğini rakamlarla ortaya koymaktadır.
TUİK’den başka kimse enflasyon rakamı açıklanmayacak yasak. Gösteri ve protesto mitingleri yasak, dolar 10 lira olacak demek yasak, duruşmanın olduğu gün dolar 11 i geçti o gün mahkemeye hakim gelmedi. Yasaklar noktasında da herhangi bir mesafe kat edilmediği ortada. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, ‘Elimde 5 milyar liralık yolsuzluk dosyası var’ diyor, İstanbul Belediye Başkanı ‘2 milyar dolarlık yolsuzluk dosyası var’ diyor. Bunları yayınlayan haberlere erişim yasağı geliyor üzeri örtülüyor.
Dolayısıyla Adalet ve Kalkınma noktasında da Türkiye’de gelişme değil tam tersine geriye gitme yaşandığı açık bir şekilde ortadadır. Bu durumdayken bile çeşitli müjdeler vermeye devam ediyorlar. Aya gidiyoruz dediler. Bir asgari ücretle 4 teneke yağ ancak alınabilen bir ülkede, Kanal İstanbul müjdesi verildi. Şimdi de halk ekmek kuyruğunda insanların kuyruk oluşturduğu bir ülkede ayda 28 bin lira ödemeyle 2 milyonluk konut alınabileceğini söylüyorlar.
Türkiye’de ayda 28 bin lira taksit ödeyebilecek kaç kişi vardır? Paraların nereye gittiğini bu yoksulluğun neden olduğunu anlatmak için sayıyorum bu maddeleri.
İsraf, imtiyazlı holdinglere ve faize gidiyor paralar. En son getirdikleri torba yasada 240 bin kamu lojmanının satılması var. Türkiye’de yoksulluk var, Türk lirası değer kaybediyor. Bu sistemden acil vazgeçilmesi lazım. Kamu kuruluşunun gelirinden fazla gidere sahip olmaması gerekiyor. Kamudaki israfın önüne geçilmesi, imtiyazlı holdinglere kaynak artırılmasının durması gerekiyor.
Milli görüş tarihi 50 yıllık geçmişimiz atılan adımlarla millettin yüzünü güldürdüğünün ispatıdır. Yeniden Refah’da kaynak üretimi borçla olmayacak. Devlette bir den fazla maaş alan bir tane bürokrat olmayacak. Eğitim sistemi yeniden düzenlenecek. Hem bilimsel hem ahlaki kalitesi yüksek nesiller yetiştirilecek. Kimseye partisinden ya da soy isminden dolayı ayrıcalık yapılmasına müsaade edilmeyecek. İmam Hatip liseleri taşıdığı manaya uygun hale getirilecek. Millete vaat ettiğimiz adımlardır bunlar. Bu vaatleri milletin desteği ile yerine getireceğiz.
İstanbul’da Dünya Sağlık Örgütü ofisi açıldı. Her türlü imtiyaz var her türlü dokunulmazlık var bakanların dahi o ofise girme imkanı yok. Ulusal egemenliğimize aykırı bir durumdur bu. Bütün hükümetlerin Dünya Sağlık Örgütü’nün sözüne uyması kararlaştırılıyor. İktidarı uyarıyoruz, sağlık alanındaki böyle bir karara onay verilmemektedir. İstanbul’daki ofisin de bu ayrıcalıklarının elinden alınması gerekir.
Toplantımızın hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Bursa teşkilatımıza ve kıymetli basın mensuplarına teşekkür ediyorum.”
YORUMLAR