Zamanda yolculuk: Tirilye

Zamanda yolculuk: Tirilye

Tarih, kültür, doğa, deniz ve zeytin… Bursa kıyılarının en şirin köşesi Tirilye hakkında her şey…

ersoy.soydan@gmail.com

[email protected]

Tarih, kültür, doğa, deniz ve zeytin… Bursa kıyılarının en şirin köşesi Tirilye hakkında her şey…

Etrafı uçsuz bucaksız zeytinliklerle kaplı olan Tirilye’de iki ya da üç katlı Rum evleriyle, tarihi yapılar mimari dokuyu oluşturmaktadır. 20. yüzyılın başındaki durumunu korumayı başaran Tirilye’de adeta zamanda yolculuğa çıkabilirsiniz.

KADERİ DİZİLERLE DEĞİŞTİ

SİT alanı ilan edildiği için yıkıl(a)mayan evler şimdi kasabanın geçim kaynağı olmuştur. Zira bir film platosunu andırması nedeniyle yapımcıların gözdesi olan kasabada son yıllarda televizyon dizileri ve filmler çekilmiştir. Tarihi ve doğal güzelliklerine rağmen fazla tanınmayan ve yakın zamana kadar kendi halinde bir kasaba olan Tirilye’nin kaderi izlenme rekorları kıran Melekler Adası dizisiyle değişmiştir. Daha önceleri turistik turların güzergahında yer almayan Tirilye, bu diziyle birlikte yerli turistlerin akınına uğramıştır. Tirilye’ye Türkiye’nin çeşitli yerlerinden turlar düzenlenmeye başlanmış ve doğal olarak yeni işletmeler açılmıştır. Melekler Adası ve Kınalı Kar dizilerinin çekildiği mekanları görmek için gerek otobüslerle, gerekse özel araçlarıyla binlerce kişi kasabaya gelmeye başlamıştır. Dizi oyuncularının kaldığı pansiyonlar, gittiği lokantalar ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Tirilye’deki Savanora isimli pansiyon ‘Melekler Adası’ adlı televizyon dizisinin platosu olmuştur. Hatta Melekler Adası adında zeytinyağı markası bile üretilmiştir. Tirilye’de çekilen ikinci dizi olan Kınalı Kar da büyük ilgi görmüş, bu dizinin çekildiği Cabbar Ağa Konağı turist akınına uğramıştır. Tirilye’ye gelenler önce Melekler Adası dizisinin çekildiği mekânları, daha sonra da Cabbar Ağa Konağını ziyaret ediyorlar. Konağın bahçesinde gezenler, hizmetçinin demlediği çaya koyduğu fare zehirinin raftaki kutusunu bile aramaktadır. “Boncuklu Oda” da ziyaretçilerin çok merak ettiği yerlerden biridir. Konağı ve boncuklu odayı ziyaret edenlerden bazıları Nazar’ın fare zehiriyle zehirlenmemesi için dua ediyorlar.

TİRİLYE ADININ KÖKENİ

Tirilye’nin (doğru söylenişi Trilya‘dır) adının kökeniyle ilgili olarak birçok söylence vardır. Trilya sözcüğü, Yunanca’da, burada bolca avlanan “barbunya balığı” anlamına gelmektedir. Bazı kaynaklara göre, bu sözcük üç aziz anlamını taşımaktadır.

1908 yılında 399 Türk ve 3 bin 657 Rum’un yaşadığı Tirilye’de, 1 cami ve 7 kilise varmış. 20. yüzyılın başında Türklerle Rumlar kardeşçe bir arada yaşıyormuş. Bunu laf olsun diye yazmıyorum. Gerçekten de barış içinde bir arada yaşadıklarını ve birbirlerini çok sevdiklerini biliyoruz. Mübadele sırasında Rumları almaya gelen gemiye Tirilyeli Türkler de binmiş ve komşularına Tekirdağ’a kadar eşlik etmişler, ağlaşarak gemiden inmişler. Mübadele onları birbirinden koparmayı başaramamış, uzun yıllar boyunca mektuplaşmaya devam etmişler. Tirilye’den göçen Rumlar, Halkidiki Yarımadası‘nda Nea Triglia (Yeni Tirilye) ve Atina’nın kuzeyinde de Rafina kasabalarını kurmuşlar. Hatta Rafina 2000 yılında Tirilye’yi kardeş kent ilan etmiştir. Tirilyeli Rumların torunları aradan geçen yüzyıla rağmen sıkça atalarının evlerini görmeye geliyor ve büyük bir misafirperverlikle ağırlanıyorlar.

SUYUN ÖTE YAKASINDAKİ TİRİLYE

Ben de Rafina’ya gittim ve aynı şekilde ağırlandım. Rafina’da gördüklerim başka bir yazının konusu ama özetle şunları söyleyebilirim: Müzesi, sokak adları, Tirilye’den götürülen ikonaların bulunduğu kilisesiyle anılarını canlı tutuyorlar. Velhasıl suyun öte yakasında Tirilye yaşatılıyor.

AÇIK HAVA MÜZESİ

Tirilye, sahip olduğu tarihi yapılar ve evler nedeniyle adeta bir açık hava müzesi gibi. Örneğin Fatih Camisi, Bursa çevresinde özgün yapısını korumuş en eski Bizans yapısıdır. Orijinal adı Hagios Stephanos olan yapı, Tirilye’nin fethinden sonra camiye çevrilmiş. Caminin yanında da Osmanlı döneminde inşa edilmiş bir hamam var.

İkinci Bizans yapısı Panagia Pantobalissa Kilisesi. 8. yüzyıla tarihlenen yapı dış cephesindeki destek payandaları nedeniyle halk arasında Kemerli Kilise olarak adlandırılıyor. Kilisenin duvarlarıyla kubbesi sağlam durumda, ancak çatısı yıkılmıştır. Kilisenin duvarlarını süsleyen freskler son derece kötü durumdadır. Halk arasında ‘dünyada duvarlarına resim yapılan ilk kilise’nin burası olduğuna inanılır. Ancak bu doğru değildir, zira çok daha önceki yıllarda fresklerle süslenmiş kiliselerin olduğu biliniyor. Bu kilise, Kumyaka‘daki kiliseyle birlikte Bursa Metropoliti tarafından satın alındı ve yeni sahibi tarafından restore edilmeye başlandı. Yeni sahibi diyorum, çünkü mübadeleden sonra Tirilye’deki kilise ve manastırların tümü özel mülkiyete geçmişti. Mülk sahipleri yasal bir engel bulunmadığı için Bizans dönemine tarihlenen kiliseleri satışa çıkarabiliyor.

TAŞ MEKTEP

Tirilye’nin siluetindeki en belirgin yapılardan biri de Taş Mektep’tir. Bu Rum okulunda eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios da okumuş. 1988 yılına kadar ilk ve ortaokul olarak kullanılan bina restore ediliyor.

Okulun yanında Dündar Evi olarak bilinen Hagios Ioannes Rum Kilisesi var. 19. yüzyıl yapısı kilisenin üç katlı batı cephesi konut olarak kullanılıyor. Ancak kilise yıkılmış, yalnızca dört duvarı kalmış. Kasabadaki bir diğer kilise ise halk arasında yemekhane olarak adlandırılan Hagios Basileos Rum Kilisesi’dir. Günümüzde kültür merkezi olarak kullanılan yapının içinde ya da dışında kilise olduğunu hatırlatacak pek iz yok.

TİRİLYE ÇEVRESİNDEKİ KALINTILAR

Tirilye’nin dışında da geçmişi Bizans’a uzandığı bilinen üç manastırın kalıntısı bulunuyor. Bunlardan ilki kasabanın çıkışında Esence (Eşkel) köyü yolu üzerindeki Hagios Sergios Manastırı. İlk olarak 8. yüzyılda kurulduğu bilinen ve şimdi çiftlik olarak kullanılan manastırın yalnızca duvarlarıyla, görkemli giriş kapısı günümüze ulaşmış.

İkinci manastır kalıntısı ise kasabanın yaklaşık 5 km. uzağında. Karayoluyla gitme şansı pek yok, zira herhangi bir tabela olmadığı için bulma şansınız zayıf. Halk arasında da Ayani Çiftliği olarak bilinen manastıra denizden gitmek daha mantıklı. Ancak görmek için sahiplerinden izin almak gerekiyor. 709 yılında kurulduğu ve 1922 yılına kadar faaliyet gösterdiği bilinen Hagios Ioannes Theologos (Pelekete) Manastırı‘nın günümüze yıkılmış kilisesi ve duvar kalıntıları ulaşmış.

Üçüncü manastır kalıntısı ise halk arasında Aya Sotiri olarak adlandırılan mevkideki Batheos Rhyakos Soteros Manastırı‘dır. Büyük ölçüde yıkılmış durumda olan manastırın bazı binaları mülk sahibi tarafından barınak olarak kullanılıyor.

Tirilye için önerilerime gelince… Öncelikle Tirilye’nin çiçeklerle dolu sokaklarında mutlaka dolaşıp, tarihi keşfetmenizi öneriyorum. Daha sonra Tirilye’yi ve Marmara Denizi’ni kuşbakışı seyredebileceğiniz Çamlı Kahve‘ye çıkmalısınız. Çamlı Kahve’nin kahvaltısı da çok güzel.

Kasabanın zeytini ve zeytinyağı çok ünlü. Bursa yöresine özgü bir hamur işi olan cevizli lokumun da tadına bakmalısınız. Bunun için yüz seksen yıldır yalnızca sabahları açık olan simit fırınına uğramanız gerekiyor. Tirilye’de kalabileceğiz birkaç hesaplı otel ve pansiyon da var. Deniz kıyısındaki balık lokantalarında Armutlu’nun ışıklarını seyrederek romantik bir akşam geçirmeniz de keyifli olacaktır.

NASIL GİDİLİR?

İstanbul’dan gelecek olanlar için en kolay ulaşım yolu Yenikapı’dan kalkan İDO feribotlarıyla Güzelyalı’ya, yada BUDO deniz otobüsleriyle Mudanya’ya gitmek. Diğer yönlerden gelenler ise Bursa’dan kalkan minibüslerle de Tirilye’ye ulaşabilir.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir