Akşener: Sinan Ateş’in katillerini biz bulacağız!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. “Bizim için Nevruz, sevginin günüdür. Katile özgürlük dilenme günü değildir.” diyen Akşener, “Acıya alıştırmaya çalışıyorlar… Felaketlere alıştırmaya çalışıyorlar… Hatta, tarihi boyunca, ölüme meydan okumuş, bu kahraman milleti ölüme bile alıştırmaya çalışıyorlar… Hayır, alışmayacağız!” dedi. Ayrıca Meral Akşener,”Sinan Ateş’in katillerini biz bulacağız. Emir vereni de, emir verenleri de, o işi planlayanları da biz bulacağız ve cezalandıracağız.” ifadesini kullandı.

Akşener: Sinan Ateş’in katillerini biz bulacağız!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

İşte Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar:

İYİ Parti olarak bizim büyük bir hedefimiz var. Bu memlekette yaşama arzusu ve iradesini gösteren her vatandaşımızı bayram sofrasına oturtma hedefimiz var. Baharı kışa çevirmek isteyenler olacak, vazgeçmeyeceğiz.

İYİ Parti iktidarında Nevruzu resmi tatil olarak kutlayacağız. Bizim için Nevruz, sevginin günüdür. Katile özgürlük dilenme günü değildir.

“ALIŞMAK ZORUNDA DEĞİLİZ”
İYİ Parti lideri Akşener, “Ne mutlu bize ki…’ yerine, ‘Maalesef ki…’ diyerek, söze başladığımız zorlu günlerden geçiyoruz. Geçtiğimiz hafta boyunca; nice dertler, çare bekledi. Nice sorunlar, çözüm bekledi. Nice insanlar, umut bekledi. Ancak hükûmetin başı ve arkadaşları; her zamanki gibi yine, sorunları çözmek yerine, sorun çıkarmayı seçti. Dertlere çare olmak yerine, dertleri çoğaltmayı seçti. Zorlukları gidermek yerine, milletimizi o sorunlara alıştırmaya çalıştı” dedi.

Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eskiden, çözemediklerini, yönetmeye çalışıyorlardı. Artık, onu bile yapamıyorlar. Onun için de bizi, beceriksizliklerinin, iş bilmezliklerinin sonuçlarına alıştırmaya çalışıyorlar. Enflasyona alıştırmaya çalışıyorlar… Açlığa alıştırmaya çalışıyorlar… Yokluğa alıştırmaya çalışıyorlar… Acıya alıştırmaya çalışıyorlar… Felaketlere alıştırmaya çalışıyorlar… Hatta, tarihi boyunca, ölüme meydan okumuş, bu kahraman milleti ölüme bile alıştırmaya çalışıyorlar…

Hayır, alışmayacağız! Dertlere alışmak zorunda değiliz. Zorluklara alışmak zorunda değiliz. Acılara alışmak zorunda değiliz. ‘AK Parti’de adamın yoksa, kadroya giremezsin’ diyorlar. ‘AK Parti’de adamın yoksa, yardım bekleyemezsin’ diyorlar. ‘AK Parti’de adamın yoksa, çadır bile bulamazsın’ diyorlar. Öyle mi? Hadi oradan be! Hadi oradan! Ülkemizde hiç ama hiç kimse bu çarpık düzene alışmak zorunda değil. Bu vasatlığa, bu çürümüşlüğe, alışmak zorunda değil! Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa ve bu vicdansızlığa, alışmak zorunda değil.

Çünkü bu ülkenin insanları; ahlaksızlık, yolsuzluk değil, çalmayan çaldırmayan siyasetçiler istiyor. Bu ülkenin çocukları; yokluk değil, bolluk istiyor. Bu ülkenin gençleri; baskı değil, özgürce yaşamak istiyor. Bu ülkenin kadınları; ölmeyi değil, yaşamayı istiyor.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MESAJI
Nitekim; iktidarın bizi alıştırmak istediği konulardan biri de; rafa kaldırdıkları, İstanbul Sözleşmesi… Hatırlayın: Kirli bir zihniyetin, dolduruşuna gelip, bir gece aniden, İstanbul Sözleşmesi’ni yırtıp attılar. Kendi imzaladıkları sözleşmeyi, kendileri reddettiler. Üstelik, uluslararası bir sözleşmeden, meclis kararı olmadan, hukuksuzca çıkmak istediler. Sonra da oturup, bizim buna alışmamızı beklediler. Sözleşmeye, türlü türlü, kılıflar uydurup, bu hukuksuz ve vicdansız kararı, normalleştirmeye çalıştılar. Biz buna hiçbir zaman, izin vermedik. Emin olun ki; bundan sonra da izin vermeyeceğiz.

Sandılar ki, biz, İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; sadece bir sözleşmeyi savunduk… Sandılar ki, biz, kadınların can güvenliği derken; sadece kadınları koruduk… Oysa ki, biz; Kardeşi, eşi, dostu, birbirine düşürmek isteyen bir çirkinliğe karşı durduk. İnsanlığını kaybetmiş, kadınları düşman gören, kirli bir zihniyete karşı durduk. Kadınların hayatından verilen bir tavize, karşı durduk. Ve kimse kusura bakmasın dimdik durmaya da devam edeceğiz.

Bugün geldiğimiz noktada, görüyoruz ki; iktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak açtığı yolun sonu, artık kadınların hayatını etkileyecek, yeni tartışmalara çıkıyor. 6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun bugün ‘birileri’ tarafından, tartışmaya açılıyor.Ancak, artık bu durumdan rahatsız olan sadece biz değiliz. Bizzat AK Parti’de siyaset yapan kadınlar da rahatsız… AK Parti’nin Aile Bakanı bile, o koltukta otururken, böylesine ucube bir tartışmayı, millete açıklayamayacaklarını biliyor. AK Parti’nin grup başkanvekili bile, bu tartışmadan duyduğu rahatsızlığı, dile getiriyor.

Hatta, “6284 kırmızı çizgimiz” dediği için, hedef hâline getirildiğini, bunun esas sebebinin de, kadın olmasından kaynaklandığını, eğer konuşan bir erkek olsaydı, sorun olmayacağını söylüyor.

AK PARTİLİ ÖZLEM ZENGİN’E DESTEK
Evet, doğrudur. Tıpkı, bu ülkede yaşayan, her kadın gibi… Tıpkı, bu ülkede konuşan, her kadın gibi… Tıpkı, bu ülkede doğruları savunan, her kadın gibi… Sayın Özlem Zengin de yaşadığı çirkinlikleri kadın olduğu için yaşıyor. Evet, ideolojisi, hayat tarzı ne olursa olsun, bu ülkede konuşan kadınlar sevilmiyor. Korkmayan, susmayan, inandıklarını savunan, yılmayan, pes etmeyen ve inatla doğruları konuşmaktan, vazgeçmeyen kadınlar mobinge, linçe, tacize uğruyor…

Biz, bu iki yüzlülüğün farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için; söylediklerimizin, birilerini rahatsız ettiğinin farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için; tepkilerimizin, sindiremediklerinin farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için; dayatmalara, razı gelmemiz gerektiğini düşünenler olduğunun da elbette farkındayız. Ama razı olmayacağız! Susmayacağız! Pes etmeyeceğiz!

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını kabul etmediğimiz gibi; 6284’ün tartışılmasına da, izin vermeyeceğiz! Kadınların yaşama hakkının, dillere düşmesine; dün olduğu gibi, bugün de göz yummayacağız! Kadınların hayatından taviz verilmesine; dün olduğu gibi, bugün de razı olmayacağız. Kadınların, sırf doğruları söylediği için, linç edilmesine; dün olduğu gibi, bugün de sessiz kalmayacağız.

Kimse kusura bakmasın; biz her daim, konuşan kadınları savunacağız. Türkiye’de var olmaya çalışan, tüm kadınların yanında olacağız. Sesi duyulmayan kadınların, sesi olacağız. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen, özgürce yaşaması engellenen tüm kadınlarla, birlikte mücadele edeceğiz. Kadınların hakkını, hukukunu, hiçbir kirli zihniyete kaptırmayacağız. Görüşlerimiz, düşüncelerimiz, ne kadar farklı olursa olsun, mesele kadınların davası olduğunda, Özlem Hanım’la da, elbette, amasız, fakatsız, omuz omuza duracağız.

Emin olun ki; 14 Mayıs’tan sonra da; İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacak ve uygulatacağız. Kadınlarla beraber güçlenen Türkiye’yi, herkesle tanıştıracağız. Yaşayan kadınlarla, özgürleşen kadınlarla, konuşan kadınlarla, Cumhuriyetimizin yeni asrında, tarih yazacağız.”

Enflasyona alıştırmaya çalışıyorlar, acıya, yokluğa, felaketlere alıştırmaya çalışıyorlar. Hatta bu kahraman milleti ölüme alıştırmaya çalışıyorlar. Hayır, alışmayacağız.

2023 yılında insanlarımız Şanlıurfa’da alt geçitte boğuluyor. Böyle rezalet olabilir mi?

Sinan Ateş’in katillerini biz bulacağız. Emir vereni de, emir verenleri de, o işi planlayanları da biz bulacağız ve cezalandıracağız.”

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir