Onur Apaydın ve İlker Oflu’nun liderliğinde hareket ederek ucuza araç sattığını söyleyip vatandaşları sazan sarmalı yöntemi ile dolandırdığı iddia edilen 21 sanıklı çetenin davasının görülmesine devam edildi. Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya hakkında 44 yıla kadar hapis cezası istenen ve geçtiğimiz yıl Eylül ayında tahliye edilen Bahar Candan ile 24 yıla kadar hapsi istenen ablası tutuksuz sanık Nihal Candan katılmadı. Örgüt lideri olduğu öne sürülen tutulu sanık Onur Apaydın’ın da aralarında bulunduğu bir kısım sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmaya bağlanırken, 4 tutuklu sanık ile tarafların avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmada tutulu sanık Onur Apaydın’ın soruşturma aşamasında avukatlığını yapan Osman Burak Bölükbaşı, ‘tanık’ sıfatıyla beyanda bulundu. Bölükbaşı beyanında, “Onur Apaydın’ın avukatlığını yapmıştım. Bu nedenle dosya içerisindeki suçlamalarla ilgili bilgim var. Sır saklama yükümlülüğü kapsamında kalan kısımlar hakkında konuşamam ancak bu kapsam dışında kalan hususlarla ilgili konuşmak istiyorum. Görgü tanığına dayalı bir bilgim de, tanıdığım bir müşteki de yoktur. Müvekkillerle soruşturma sürecinde irtibatımız vardır. Arada sırada diğer müştekilerin avukatları ile de istişare ediyorduk. Şahin Baran ile kısa bir görüşme yaptım. Sanıklardan Berk Eroğlu’nun başka bir dava dosyasında vekili olarak görev yapmıştım. Bu olayla bir irtibatı var mı bilmiyorum. Bahar ve Nihal Candan’ı sadece soruşturma dosyasında isimlerinin geçmesinden biliyorum, başka bir irtibatım ve bilgim yoktur” şeklinde konuştu.
Telefon görüşmelerine dair savunması sorulan tutuklu sanık Gökhan Aslan, “Müşterilerden birinin aracında sıkıntı yaşanınca Barış Bara’yla görüştüm, Ahmet Faruk Mercan’la beraber araçların teslimi konusunda Onur Apaydın’la telefon görüşmelerimizin olduğu doğrudur. Bahar Candan’la bir telefon görüşmem olmamıştır. Onun telefonu ile başka biriyle görüşme yaptığımı hatırlamıyorum. Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
Savunma yapan tutuklu sanık Onur Apaydın, “Görüşmeler doğrudur bana aittir, o telefon numarası da benimdir. Bahsi geçen cep telefonunu bana Rafet Acan tarafından temin edildi. Bu telefon üzerinden şüphelilerle hiç iletişime geçmedim. Nihal ve Bahar Candan ile görüşme yapmadım. Bahar ve Nihal Candan gibi kişiler benimle görüşmek istiyorlardı ancak ben bu telefon üzerinden onlarla görüşmedim” diye konuştu.
Taraf avukatları, dava dosyasına sunulan sanıkların cep telefonlarının HTS kayıtlarına ait bilirkişi raporunu incelemek için mahkemeden süre talep ettiler. Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, eksik hususların giderilmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme, taraf avukatlarının HTS kayıtlarına yönelik savunma ve beyanda bulunmaları için süre verilmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek dava dosyasındaki eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 38 müşteki, 1 müşteki şüpheli ve Nihal ile Bahar Candan’ın aralarında bulunduğu 21 sanık yer almıştı. İddianamede tutuklu Gülnihal Çiçek’in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildiği de aktarılmıştı. İddianamede Onur Apaydın ve İlker Oflu’nun liderliğindeki şebekenin ucuza araç sattıklarını söyleyerek vatandaşları sazan sarmalı yöntemiyle dolandırdığı belirtilmişti. Bahar ve Nihal Candan’ın suç örgütünün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde yer aldığı iddianamede kaydedilmişti.
İddianamenin devamında “Nihal ve Bahar Candan’ın önceki tarihlerde çeşitli televizyon programlarına uzun süre katıldığı, ünlü olduktan sonra magazin programlarında da yer aldığı, sosyal medya platformunda çok sayıda takipçiye ulaşması sebebiyle günümüzde sosyal medya fenomeni ve ekran yüzü olarak tabir edilen bir sıfatının bulunduğu, dolayısıyla toplumun geniş kesimleri tarafından tanınan bir sima olduğu, bu özelliği sebebiyle de suç örgütü tarafından dolandırıcılık eylemlerine yönelik düzenlenen özel toplantılarda mağdurların kandırılmasında etkin rol oynadığı” ifade edilmişti. İddianamede örgüt lideri Onur Apaydın’ın örgüt içerisinde ‘gizli muhasebeci ve kasa’ konumunda olan Alisya Bahar Candan üzerinden bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve elde edilen suç gelirinin aklandığı belirtilmişti. Öte yandan mağdur temin etme görevlisi olan şüpheli Hacı İsrafil Sağlam iddianamede yer verilen ifadesinde örgüt toplantılarına katıldığını söyleyerek “Toplantılara üst kademeden herkes katılıyordu. Saha elemanları ve alt kademe asla katılamazdı. Örgütün üst yönetimindeki herkes iştirak ediyordu. Toplantıların ikisinde Nihal Candan’ı gördüm. Nihal Candan örgüt lideri Onur Apaydın’ın sevgilisiydi. Diğer şahıslar Nihal Candan’a saygı gösteriyor ve mesafeli davranıyordu. Nihal Candan’ın yanında örgütün iç işleyişine ilişkin konular araba alım satım işler konuşuldu” şeklinde beyanda bulunduğu da iddianamede ifade edilmişti. İddianamede Bahar Candan’ın ‘suç örgütüne üye olmak’ suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar ‘kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık’ suçundan ise 2 kez 12 yıldan 40 yıla kadar olmak üzere toplamda 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle, Nihal Candan’ın ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan diğer 20 şüpheli hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti. Bahar Candan 20 Eylül 2024 tarihinde görülen duruşmada tahliye edilmişti.
YORUMLAR