Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Açlık sınırı asgari ücreti ne zaman yakalar?

Asgari bilmece çözüldü.

Haziran ayı itibarıyla 10 bin 360 TL olarak açıklanan açlık sınırının bin 42 lira üzerinde bir rakam verildi çalışana.

Yani temmuz ayı itibarıyla geçerli olacak asgari ücretimiz artık 11 bin 402 lira seviyesinde net olarak.

Artış oranı ise İstanbul plakalı. Yani yüzde 34!

Anlamlı bir oran gibi geldi bana açıkçası.

Yerel seçimlerde iktidarın ana hedefi olan İstanbul’u almayı simgeleyen bir zam oranı…

Genel anlamda kamuoyu en fazla yüzde 30 zamma alıştırılmışken yüzde 34 gibi bir rakam açıkçası yerel seçimin bir nimeti ve aynı zamanda simgesel mesajı gibi göründü!

Patronların bakışını dikkate aldığımızda pek de hoşlandıkları bir seviye olmamakla birlikte seçim sandığının nimetlerinin hala görüldüğünü söylemek mümkün bu açıdan.

Ancak vatandaşı seçim öncesinde vaat tarzında söylenmiş olan 500 doların altında kalan bir rakam söz konusu!

Yani verilen söz tutulmamış gibi oldu.

Yeni asgari ücretin çalışanın eline ağustosta geçeceğini düşünürsek o günkü kur itibarıyla 500 doların uzağına düşecek gibi görünüyor.

Şu anki kur itibarıyla 483 dolar civarında olan asgari ücret muhtemelen ağustosta 450 dolar civarına gerilemiş olacak. Muhtemelen yıl sonuna kadar 410 dolara yaklaşır.

Daha da önemlisi şu anda bin 42 lira olan açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark da 40 gün sonra kapanmış olur!

Yani çalışanlar zamlı ücreti ceplerinde görene kadar zaten başlamış olan fiyat artışları hız kazanarak alım gücünü eritmiş olur o güne kadar.

Dolayısıyla muhtemelen açlık sınırı seviyesinde bir asgari ücret ağustosta çalışanların elinde olacak. Sonra da hızla bu seviyenin altına düşecek!

Kur farkını fiyatlara çoktan yansıtmaya başladılar. Fırsatçılar da abartarak devam ediyor zamlara. Ücret artışları da yeni orana göre tekrar fiyatlara yansıtılacak en kısa zamanda.

Haliyle bu tablonun önümüzdeki birkaç ay boyunca enflasyonu yukarı gittiğini göreceğiz.

Dolayısıyla fiyat artışlarını yani enflasyon canavarını dizginlemediğimiz sürece asgari ücretteki artışlar anlamsız kalıyor.

Asgari ücretlinin geliri yemek, kira ve enerji faturaları ile ulaşıma gitmekte. Ailede iki kişi çalışsa dahi sadece hayatta kalmak için çalışıldığı ortada!

Ve asgari ücretle diğer ücret dilimleri arasındaki fark da giderek kapanıyor.

Son yıllarda seçim kaygısı ile asgari ücretle yapılan beklenti üzerindeki zamlar diğer dilimlere aynen yansıtılmadı.

Neredeyse çalışanların yarısından fazlası artık asgari ücret ve civarında bir ücretle hayatını sürdürmek zorunda.

Yoksulluk sınırını aşabilmek için ailede 3 kişinin çalışması da yetmiyor!

Kısacası ciddi bir alım gücü sorunu yanında ücret adaleti ve hak edilen paranın gerçek anlamda çalışanların eline geçmesi gibi kronikleşmiş derin yaraları var Türkiye’nin.

Çalışanların alın ve zihin terlerinin karşılığını bulamaması ciddi bir insanlık sorunudur her şeyden önce!

Bu sadece devletin dayattığı bir ücret meselesi değil. Bir kul hakkı meselesidir de aynı zamanda. Her kesim adına hem maddi hem manevi sınavdır.

HABERLER