Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Faiz politikası seçim sandığına takıldı

Beklenen oldu.

Faiz sabit kaldı.

Bahsettiğimiz faiz, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizi.

TCMB, piyasa beklentileri doğrultusunda faizleri sabit bıraktı. Böylece seçimden önceki son Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizi yüzde 8,50 seviyesinde kaldı.

Karara piyasaların şaşırmaması doğal aslında!

Nedeni basit… 14 Mayıs’a sayılı günler kala faiz değişikliği döviz kurları üzerinde baskı oluşturabilir. Dolayısıyla oyları etkileyebilecek böyle bir gelişmenin istenmemesi çok doğal.

Oysa ki faizlerin düşmeye devam edeceğini açık açık ifade eden bir siyasi otorite var!

Ancak görülüyor ki; seçim meydanlarında söylenen sözlerle pratik gerçekler örtüşmüyor.

Ve aynı zamanda başta enflasyon olmak üzere ekonomik tablo ve piyasa koşulları aslında MB’nin politika faizini artırması gerektiğini söylüyor!

Nitekim bankaların uyguladığı kredi faizleri ve mevduata verdiği faizler politika faizinin 3 mislini buluyor.

Yani faiz cephesinde çok da normal olmayan bir görüntü var.

Peki politika faizini sabit tutmasını siyasi beklentilere dayandırma şansı olmayan MB yönetimi hangi nedenlerle gerekçelendirdi son kararını?

Açıklama metninde teknik mazeretler yer almış.

“Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir.” ifadesi, mevcut faiz düzeyinin hem enflasyonu kontrol etme hem piyasa istikrarını sağlama hem de deprem kaynaklı durgunluk riskini önleme anlamında yeterli olduğunu ileri sürmekte.

Dolayısıyla siyaseten yeni bir faiz indirimine ihtiyaç olmadığı vurgusu öne çıkıyor.

“Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte, depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.”

Yani enflasyonu merak etmeyin işler yolunda diyor MB yönetimi!


Peki gerçekten öyle mi?

Raydan çıkma görüntüsü vermese bile enflasyonda kayda değer bir düşüş için uygun parametre de görünmüyor.

Bu durumda aslında politika faizinin bir miktar yukarında olması enflasyonun talep etkisini kırma anlamında daha mantıklı görünüyor.

Ancak siyaseten Merkez’in böyle bir lüksü yok!

Çünkü aynı zamanda ekonomiyi üretim ve istihdam bazında canlı tutmak için faizin düşük kalması teorisi öne çıkarılıyor.

“Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir.” cümlesi tablonun pozitif olduğunu ve korunması için de faizlerin düşük seyretmesi gerektiği tezini öne çıkarmakta.

Ancak, deprem bölgesindeki iyileşmeye dair de dikkat çeken bir mesaj var.

“Öncü göstergeler deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin beklenenden hızlı toparlandığını göstermektedir” denilen açıklamada toparlanmaya yönelik vurgu görülüyor.

Kısacası MB, hayli iyimser bir tablo çizmesine rağmen siyasi iktidarın önemsediği faiz indirimini bu ay yapmadı.

Üstelik martta 98,8 seviyesinde olan Ekonomik Güven Endeksi’nin, nisanda yüzde 3,5 oranında artarak 102,2 değerine çıkması da faiz indirimi için bir opsiyon veriyordu!

Görülen o ki; seçim sandıkları kurulana kadar döviz cephesinde en ufak bir risk bile istenmiyor.

HABERLER