Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kentsel dönüşüm ve DASK aciliyeti

Acı gerçekle yine yüzleştik.

Vefat edenlere Allah rahmet eylesin. Deprem felaketinden sağ kurtulan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Umarım ki; devlet, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar el ele yaraların sarılması için bir an önce elinden geleni yapar.

Bu konuda çok ciddi tecrübe kazandığımız da aşikar!

Zaman zaman koordinasyon sorunları yaşansa da yardıma koşmayı seven bir millet olarak yaraları sarma gayretimiz takdire değer.

Umutların taze tutulduğu bir kurtarma mücadelesi ile mucize kurtuluşlara şahit olmayı diliyorum, bu çabaların karşılığı olarak.

Zorlu kış koşullarında bölgede depremden etkilenen vatandaşların ihtiyaçları da hayati önem kazanmış durumda! Bu anlamda en ufak katkının bile hayati önemi olduğu unutulmamalı.

On ilimizi vuran depremlerin ardından oluşan manzaranın verdiği mesaj ise yine depreme dayanıksız binaların varlığı olarak karşımıza çıkıyor!

Binlerin hayatına mal olan, binlerin yaralanmasına yol açan, on binleri evsiz bırakan çok büyük iki deprem, hazırlıksız yakalanmış bir görüntüyü çıkarıyor karşımıza.

Hazırlıksızlığın en temel göstergesi depreme dayanıklı bina stokunun yeterince geliştirilememiş olması!


Deprem tatbikatları, okullarda verilen eğitimler, farklı çalışmalar elbette ki çeşitli seviyelerde yapıldı.

Yeterlikleri ise bölgelere göre farklılık göstermekte.

Ancak, vatandaşın canını malını koruyacak olan en temel hazırlık depreme dayanıklı bina yapımının teşvik edilmesidir.

Hızlandırılması hatta aşırı hızlı hale getirilmesidir.

Bu anlamda açıkçası özellikle nüfus yoğunluğu açısından kritik seviyede olan Batı bölgeleri ve elbette ki Marmara Bölgesi’nin yapı stoku açısından olası depremlere karşı yeteri derecede dayanıklı hale gelmediğini söylemek zor!

Bunun temel nedeni ise kentsel dönüşüm çalışmalarının farklı nedenlerle çok yavaş ilerliyor olması.

Vatandaşın kendi cebini düşünen beklentileri diğer tarafta inşaat sektörü temsilcilerinin de kendi menfaatlerini düşünmesinin doğallığı ortada.

Bu paradoksun aşılması ve kentsel dönüşümün ihtiyaç gösterdiği yasal düzenlemelerin hızlandırıcı bir rolde bir an önce hayata geçmesi şart.

Kaçak yapılaşma, imar afları ve değişik dönemlerde ekonomide yaşanan sıkıntılar da deprem güvenliğinin hızlıca sağlanmasında engelleyici faktörler olarak dikkat çekiyor.

Ancak, Ankara’nın bir an önce devreye girerek yüksek deprem riski taşıyan bölgelerdeki binaların kentsel dönüşüme tabi tutulması için elinden gelen tüm gayreti göstermesi hayati önem taşımakta!

Yerel yönetimlerle sektör temsilcilerini ve meslek örgütlerini daha koordineli çalışmaya ve sonuç üretmeye yöneltecek düzenlemelere ihtiyaç var. Hatta gerekirse farklı teşvikler yanında bazı zorlama tedbirleri de uygulamaya konmalı.

Kısacası yoğun bir önlem paketi ile vatandaşın hızlı biçimde daha güvenilir binalara geçmesi için bir sistem oluşturulmalı.

Çünkü deprem beklemez! Bu gerçeği çok net ve acı biçimde yaşadık yine ne yazık ki.

Öte yandan canını kurtarmasına karşın malını kurtaramayan çok sayıda insanımız var. Ciddi hasarlara karşı mal güvenliği açısından da deprem sigortasının ihmal edilmemesi şart!

Yani DASK kapsamında deprem sigortasını muhakkak yaptırın.

Zaten yasal olarak zorunlu bir sigortadan bahsediyoruz.

Ama şu andaki tablo Marmara Bölgesi’nde riskin yüksekliğine karşı sigorta oranının hala yeterli düzeyde olmadığını gösteriyor.

Özellikle de Bursa farklı açılardan riskler taşıdığı halde bölgenin en düşük sigortalanma oranına sahip illerden biri olarak dikkat çekiyor.

DASK verilerine göre şu anda Bursa ili sınırları içinde 754 bin kayıtlı konut mevcut.

Bunların 440 bin 492’si zorunlu deprem sigortası yaptırmış. Yani Bursa’daki sigortalı bina oranı yüzde 58,50 seviyesinde bulunuyor.

HABERLER