Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Merkez Bankası’nın altınları ve doların gidişatı

Haftaya damgasını vuran küresel baskı piyasaların tadını kaçırdı.

Doların TL karşısında 16 TL’ye dayanmasında risk iştahının zayıflamış olması net bir etkendi mesela.

Ama asıl fırtına kaynağında patladı! Yani ABD’de…

Amerikan Merkez Bankası Fed’in agresif para politikası gündemdeyken şirket bilançolarının  verdiği ilk çeyreğe yönelik sinyaller yatırımcının ruhunu kararttı, umutlarını törpüledi! Ve yansıması da borsalarda küresel çapta bir satış dalgası olarak karşımıza çıktı.

Aynı zamanda Türkiye gibi gelişmekete olan piyasalar da bu gelişmelerden olumsuz yönde etkilendi. Çünkü küresel sermaye rotayı Amerikan tahvillerine çevirdi! Haliyle dolar da diğer para birimlerine karşı prim yaptı.

Peki sadece moral bozan firma bilançoları mıydı fırtınayı koparan?

Tabii ki mesele sadece firma bilançolarından ibaret değildi.

Geçen salı açıklanan ABD’nin nisana ait sanayi üretimi ve perakende satış veri beklentileri aşan bir performans sergilerken Fed’in faiz artış sürecine destek vermiş oldu.

Bu esnada gelen şirket bilançoları yüksek enflasyonun tahribatına dair çok keskin bir fikir verince ABD’de resesyon korkusu hortlayıverdi! Yani durgunluk endişeleri farklı bir boyut kazandı.

Neden mi?

Çünkü Amerika’nın dev firmalarının maliyetlerini satış fiyatlarına yansıtama konusunda sıkıntı çektiğini ortaya koydu kar zarar verileri… Artan maliyet bilançosu şirketlerin performansını daha epey bir süre düşürecek gibi de görünüyor üstelik!

Bu durumda talebi riske atmamak için fiyatlara yansıtılamayan bir maliyet baskısı Demokles’in kılıcı gibi durmakta. Ve bir kısırdöngüyü de ABD yönetiminin karşısına dikmekte…

Nasıl mı?

Tüketici enflasyonun gevşemesini engelleyen bir maliyet enflasyonu birikimi var. İlk fırsatta fiyatlara yansıyacak olan bu maliyet baskısı, TÜFE’yi yukarıya taşımaya devam edecek! Bu durumda agrasif faiz artışlarının sürmesi kaçınılmaz demektir. Neticede doların güçlenmesi ve risk iştahının azalması da paralelinde yaşanacak olgular olarak görünmekte.

Bu tablo ise yavaşlayan bir ekonomi ihtimaline güç katmakta.

Kısacası yüksek enflasyonla durgunluk arasında bir kıskaçta artık yatırımcı! Haliyle gelen her veri ve haber oynaklığa dalgalanmalara yol açıyor.

Henüz bir kriz modu ve derin bir kış uykusuna işaret eden ayı piyasası söz konusu değil. Ama ABD’de mevcut kısırdöngü aşılmadıkça küresel piyasalarda arada bir mini depremler olması kaçınılmaz.

O nedenle de aman dikkat diyoruz!

Çünkü Türkiye dünyada esen rüzgarlardan en fazla etkilenen ülkelerden biri konumunda ne yazık ki?

Yüksek enflasyona eşlik eden cari açıktaki tırmanış yumuşak karnımız konumunda. Bütçenin de çeşitli nedenlerle baskı altında olması özellikle kur tarafında işimizi zorlaştırıyor.

Yeni haftada da doların yukarı yönlü hareketini koruması ihtimali güçlü!

Ancak, ABD’den negatif rüzgarlar hafifleme moduna girme havasında. Dolayısıyla geride bıraktığımız haftadaki baskı düzeyi yeni haftada görülmeyebilir. Yine de doların lira karşısında gerilemesini hele de mayıs başındaki 15 TL altı seviyelere gelmesi pek mümkün görünmüyor şu anki koşullarda!

Düşüş olasılığını ciddiye almamız için ya adını sıkça duymaya başladığımız “süper” bono ya da tahvilin alternatif olarak sahneye çıkması gerekiyor. Ya da son günlere damgasını vuran Merkez Bankası’nın çok yüklü miktardaki altın satışına dair iddiaların gerçeğe dönüşmesi gerekiyor.

Söz konusu iddiaların gerçek olma ihtimalinin şimdilik zayıf olduğunun altını çizmekte fayda var!

Niye mi?

Resmi teyidi MB’nin perşembe günleri açıklanan haftalık istatistiklerinde görmemiz mümkün. Eğer bir satış varsa altın rezervi azalırken döviz rezervinin o miktarda artmış olması gerekiyor MB bilançosunda!

Ama iddia edilen yükseklikte (25 milyar dolar) bir satış olsaydı uluslararası yatırımcı çoktan TL’ye yönelirdi ve kur da inişe geçerdi. Bu tarz bir işlem trafiğine rastlamadığımız için Merkez’in altın satışı gerçek gibi durmuyor!

HABERLER