Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Piyasalardaki fırtına ve Türkiye’nin riskleri

Gözler Amerika’da.

Yine bir kritik karar aşaması piyasaları keskin virajlara yöneltiyor.

ABD Merkez Bankası Fed, faiz kararını bugün açıklayacak. Yani yine kritik bir çarşamba sendromu piyasalara yön veriyor.

Enflasyona parasal daralma ve faiz artışı ile müdahale konusunda geç kalan Fed yönetimi, şimdi ‘zararın neresinden dönülse kardır’ prensibiyle durumu toparlamaya çalışıyor.

İşi zor aslında! Çünkü çok hızlı faiz artışına gitmesi halinde yavaşlama sinyalleri veren büyüme rakamları bu kez alarm vermeye aday.

Gıda ve enerji temelli arz enflasyonuna karşı faiz silahı da bir yere kadar işe yarama potansiyeli taşımakta. Şimdiye kadar açıklanan küresel raporlar fiyatların durulacağına dair işaret barındırmaktan uzak bir görüntü veriyor!

Üretim sıkıntıları, Ukrayna-Rusya savaşı, başta gıda olmak üzere emtialara dönük artan milliyetçi ve korumacı yaklaşımlar uzun soluklu enflasyon baskısını kaçınılmaz hale getirmekte.

Özellikle ABD ve Avrupa’da durgunluk sinyallerinin güçlü seyretmesi de bu tabloya eklendiği için stagflasyon endişeleri durulmak bilmiyor!

Hal böyle olunca da piyasaların reaksiyon vermesi doğal olmakta.

Amerikan borsalarının bir haftalık soluksuz düşüşünde ortalama yüzde 10 erimesi kayda değer bir gelişme. Özellikle Fed’in olası agresif adım atma olasılığı gerginliğin aktif halde kalmasına katkı sunuyor.

Sermayenin Amerikan tahvillerine yönelmesi ve doları yukarı itmesi sadece borsaları vurmuyor. Bitcoin, altın ve petrol dahil birçok enstrüman bu haftanın “çakılanları” arasında kendilerine seçkin yer buldu!

Türkiye de hem Borsa İstanbul hem faiz hem de kur cephesinde bu küresel baskıyı kendince hissetti. Örneğin açıklanan makroihtiyati tedbirlerin en önemlisi olan GES bile arada kaynadı gitti bu toz duman arasında.

Aslında GES’in içsel cazibesinin de mevcut durumda yetersiz kalması, TL’nin değer kazanmasını engelleyen önemli bir faktördü. Ama piyasalardaki küresel satış baskısı çok daha egemen bir konumda kendini hissettiriyor!

Kısacası Fed’in bugünkü toplantı ve sonrasında 50 ya da 75 baz puanlık artışlara gitme olasılığı çoktan fiyatlara yansıdı bile. Yani küresel borsalarda satış rüzgarı estiren ve ayı piyasasına gidiş endişelerini artıran tablo şimdilik durulmaya aday.

Nitekim ABD’de açıklanan son ÜFE rakamları beklentilerin hafif altında kalarak yatırımcıyı bir miktar soluklandırdı!

Ancak…

Başta ABD olmak üzere küresel çapta ekonomileri hırpalayan sendrom kısa vadede devre dışı kalmaya niyetli değil.

Dolayısıyla yatırım iştahının canlanması da zaman alacak bir süreç.

Türkiye’nin yüksek enflasyon ve cari açık baskısı da bu nedenle gündemde kalarak herkesi yıpratmaya devam edecek. Risk primimizin (CDS) 800 puanın altına bir türlü düşmemesi sermaye akımlarını da bizden uzak tutmakta.

Neticede yoğun döviz ihtiyacını giderecek ve enflasyonu baskılayacak stratejiler sahaya sürülmediği sürece GES benzeri paketlerin yetersizliği de ortaya çıkmakta.

Piyasalar bir yana hayati meselelere odaklanma zorunluluğunu son yıllar bize acı acı gösteriyor aslında. Ama ders alınmıyor.

Gıda ve enerjinin hayati önemi ortada. Ve doğal olarak dışa bağımlılığı minimize edecek çözümlere olan ihtiyaç her zamankinden fazla!

Yoksa düzenli olarak enflasyon ve cari açık ataklarını yer dururuz.

HABERLER