Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Piyasaların faiz ve anketlerle imtihanı

Gündem belirsizlik.

Dışta bankacılık belirsizliği… İçte seçim belirsizliği… Gündemi esir aldı.

ABD ve Avrupa’da kaç banka batacak? Finansal sistemi ne kadar sarsacak? Reel ekonomiye etkisi ne olacak bu krizin?

Bu ana eksendeki sorular epey bir kafa karışıklığı yaratıyor bugünlerde.

Silicon Valley Bank’ın batışıyla tetiklenen Credit Suisse ile alevlenen bankacılık krizi bir süre daha dünyanın tadını kaçıracak!

O kesin.

Çünkü şu anda atılan çeşitli adımlara rağmen henüz endişelerin giderilmekten uzak kaldığı açık. Ve belirsizlik bulutlarının tam olarak ne zaman dağılacağı ve geride bırakacağı tortu miktarı henüz netleşmekten uzak.

Ancak, şu anda kesin olan ve ne yazık ki ateşe körük tutan güvensizlik sendromunun can yakacağıdır! Mudilerin bankalarına olan güvensizliği özellikle Amerika’da verilen tüm güvencelere rağmen hala sürmekte. Keza ABD yanında Avrupa tarafında da kurumsal endişeleri bankacılık kesiminde görmeye başladık.

Krizden çıkış ve yaraların sarılma sürecini olumsuz etkileyen bu süreçlerin çok büyük bir titizlikle yönetilmesi elzem!

Krizin ilk günlerinde ABD Başkanı Biden’ın verdiği mevduat garantileri sembolik bir örnek oluşturdu.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Cristine Lagarde’ın dün verdiği “Avrupa bankacılık sistemi sağlamdır.” mesajı bu çabanın bir ürünü.

Keza İsviçre Merkez Bankası’nın gelen baskılar üzerine kesenin ağzını açarak Credit Suisse’nin batıklarını kapatma çabası da öyle.

En büyük 6 merkez bankasının likidite sağlama konusundaki iş birliği de güven mesajlarının bir başka halkasıydı.

Yani bir mücadele var. Amerika tarafında kısmen de olsa etki sağlıyor bu mücadele. Batıkları temizlemek anlamında yürütülen operasyonların da katkısıyla!

Avrupa’da ise UBS’in Credit Suisse’yi devralması süreci pek de iyi yönetilemediği gibi olası başka batıklara dair belirsizlik tat kaçırmaya devam ediyor.

Neticede riskten kaçış sürecinin önüne geçilmesi çabası henüz başarı sağlayamadı.

Borsalar satış yedi, altın ise baş tacı oldu bu panik nedeniyle! Ve resesyon korkusu da enerji ve hammadde fiyatlarını aşağı çekti.

Kısacası oynaklık modasını körükleyecek bir kriz süreci ve resesyon korkusu var artık dünyada.

Bu manzaranın baş mimarı ise ABD’nin yüksek enflasyonla mücadele kapsamında izlediği yüksek faiz politikası. Faizler yükseldikçe bankaların elindeki ABD tahvilleri değer kaybediyor ve bilonçalarını zarara uğratıyor.

Neticede hem bankacılık sektörünün nefes alması hem de resesyon riskinin azaltılması için Amerikan Merkez Bankası Fed’in faizleri yükseltmekten vazgeçmesi gerekiyor.

İşte bu nedenle bu çarşamba Fed’in açıklayacağı faiz kararı ve Fed Başkanı Jerome Powell’in yapacağı açıklamalar kritik önemde!

Piyasalar 25 baz puanı fiyatladı. Fazlası gelirse işler karışacak. Hisseler düşecek, altın coşacak. Tam tersi faizi sabit tutarsa piyasalarda ralli görülebilir.

Powell’ın geleceğe dair mesajları da benzer etkiler yapma potansiyeli taşıyor.

TCMB’nin perşembe açıklayacağı karar da Fed’in politikasına öykünerek gelecektir.

Perşembe günkü karar seçim sandığının yaklaşması nedeniyle siyasi bir özellik de taşıyabilir. MB’den bu toplantıda aksiyon beklenmezken siyasetin beklentisi gereği 50 baz puanlık bir indirim gelebilir.

Ve artık piyasalar 14 Mayıs’a daha fazla odaklanmaya başladı. Anketler havada uçuştukça beklenmeyen dalgalanmalar da yaşanabiliyor bu nedenle!

Sözün özü; temkinli olmakta fayda var bu belirsizlik sürecinde.

HABERLER