Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Şimşek rüzgarı yetecek mi?

Nebati dönemi bitiyor, Şimşek dönemi başlıyor.

Piyasalar bu olasılığa sıkı sıkıya sarıldı.

Daha yeni kabine açıklanmadan ciddi bir borsa rallisini, ilk cümledeki atmosfer nedeniyle yaşadık!

Ekonomi yönetimindeki olası değişiklik kavramsal olarak bile yatırımcıya moral verdi.

Yani seçim sonrasında oluşacak kabine ve icraatlarına dair umutvar bir tablo sadece bir kişinin ismi üzerinden zikredilir oldu.

Beklentiyse mevcut para ve ekonomi politikalarının değişmesi.

Ve ortodoks kavramı yeniden moda oldu umut tablosunda!

Peki gerçekte mevcut strateji ne oranda değişecek?

Asıl kritik soru bu. Ve henüz ciddi bir yanıt söz konusu değil!

Buna rağmen Borsa İstanbul’da kısa sürede yüksek primler gerçekleşti.

Özellikle de bankacılık hisseleri aşırı ilgi görmüş vaziyette.

Bir haftalık işlem süresi içerisinde bankacılık endeksinin yüzde 18 civarında prim yapması dikkate değer.

Sadece bir umut rüzgarı bu atmosferi yarattı.

Elimizde tam olarak yeni ekonomi yönetimi kadrosuna dair net bir bilgi yok.

İzlenecek politikalara dair ise hiçbir fikrimiz yok.

Sadece Mehmet Şimşek ismi üzerinden bir beklenti rüzgarı estirilmiş vaziyette!

Yani hisse senetlerinin gerçekten rüzgarı dolu dolu yelkenlerine doldurup da yol alması için somut hiçbir neden yok.

Peki önümüzdeki aylarda neler olabilir?

Eğer ki istediği kadroyu kurar ve tam yetkili olarak istediği politikaları uygulayabilirse Mehmet Şimşek mevcut pozitif beklenti tablosunun içi dolmaya başlayabilir.

Ancak bir yol ve yöntem ve aynı zamanda zamanlama çok önemli kavramlar.

Öncelikle mevcut faiz politikası, kur politikası ve bankacılık uygulamalarına dönük stratejinin değişip değişmeyeceği önemli.

Değişimin nasıl, ne zaman ve nasıl olacağı daha büyük önem taşımakta.

Şimdiye kadar izlenen politika, verilen mesajlar bir anda bir U dönüşü şeklinde bir beklentinin gerçekçi olmadığını gösteriyor.

Ayrıca Merkez Bankası’nın kasaları boşalmış vaziyette. Döviz ihtiyacı da yüksek seviyesini korumaya devam ediyor.

Kur korumalı mevduat üzerinden biriken yük ayrı bir soru işareti!

Dolayısıyla piyasadaki çifte faiz ve kur kavramının değişmesi, kur korumalı mevduatın tasfiye süreci, ihracatçı firmalara dönük döviz tedbirleri ve bankaları kısıtlayıcı tedbirlerin nasıl bir sistemle normalize edileceği çok ciddi soru işaretleri olarak durmaya devam ediyor.

Ve elbette ki çok yönlü biçimde enflasyonla mücadelenin birinci gündem maddesi olması da şart.

Yani kapsamlı bir yol haritasının çalışılması öncelikle ve ivedilikle şart. Ne zaman, nasıl ve hangi adımların atılacağının net olarak belirlenmesi ve içi somut mesajlarla dolu bir açıklamanın kamuoyuyla paylaşılması büyük önem taşımakta.

Bunlar gerçekleşmediği sürece piyasalardaki iyimserlik havasının kalıcı olması mümkün değil.

Ve muhtemelen farklı açılardan uygulanması gereken acı reçetelerin yerel seçim öncesi nasıl uygulanacağı ise apayrı bir mesele.

Özellikle de seçim döneminde pompalanan para, yeni maaş zamları ve yükselen kurun dayattığı ciddi enflasyon riski karşımızda net biçimde dururken.

Dolayısıyla kısa vadede iyimserliğin belli sınırları içinde kalması mümkün.

Ancak satın alınmış beklentiler gerçekleştikçe piyasanın kar satışına girmesi de normal bir süreç olacaktır.

Kalıcı iyimserlik somut adımların atılarak sonuç alındığının görülmesi ile gelir.

Sonrasında da hem sıcak para hem doğrudan yabancı sermaye girişini beklemek zor olmayacaktır.

Neticede ekonominin istikrarlı büyüme ortamına girmesi, iş ve aş üreterek nefes aldırması ancak orta vadede görülecektir.

HABERLER