Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TÜFE’nin işaret ettiği asgari ücret zammı

Enflasyon canavarı rahat durmuyor.

Tam 51 aydır kesintisiz artı değerde bir TÜFE rakamı ile karşılaşıyoruz.

Yani fiyat artışları durulmuyor. Yıllık enflasyon geriye giden bir görüntü veriyor aslında.

Ama bu istatistiki veri, fiyatların da geri gittiği anlamına gelmiyor!

Sadece son bir yıldaki fiyat artış hızının düştüğü gösteriyor.

Nitekim aylık olarak açıklanan rakam eksi değer ifade etmediği sürece o ay fiyatlar bir önceki aya göre artmış demektir.

İşte bu gözle TÜİK’in açıkladığı mart ayı rakamlarına baktığımızda aynı tabloyu görüyoruz.

Tüketici fiyatları bir önceki aya göre yüzde 2,29 arttı.

Yıllık olarak ise enflasyon yüzde 50,51’e geriledi.

Yani zamlar devam ediyor. Ve martta bunu görüyoruz.

TÜFE’nin son bir yıllık değişimi de fiyatların arttığını söylüyor. Ama bir ay öncesine göre az da olsa hız kesmiş bir görüntü var tüketici fiyatları adına!

Bir miktar daha gerileme olabileceğini de yıllık bazda yüzde 47,36 oranında artan çekirdek enflasyon işaret etmiş durumda.

Keza üretici fiyat endeksi de aylık yüzde 0,44 gibi sınırlı bir artışa sahne olurken yıllık yüzde 62,45’e inen bir ÜFE ile karşılaştır.

Böylece üretici fiyatları ile tüketici enflasyonu arasındaki makas 11,9 puanla son iki yılın en düşük seviyesine gerilemiş oldu!

Baz etkisiyle yıllık TÜFE’nin de bir miktar daha gerileme potansiyeli olduğunu işaret ediyor bu tablo.

Ancak vatandaşın alım gücü erimeye devam ediyor. Çünkü fiyatlar artıyor. Üstelik de TÜİK’in açıkladığı rakamlarla çarşı pazar arasındaki fark da hala dikkat çekiyor!

Ve özellikle vatandaşın ağırlıklı tüketim kalemlerindeki resmi artış oranları da manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor.


Mesela gruplar bazında baktığımızda en yüksek artış gösteren grup yüzde 6,3’le eğitim oldu. Eğitimi yüzde 3,85 ile lokanta ve oteller, yüzde 3,84 ile gıda ve alkolsüz içecekler takip etti.

Yani yeme içme ve eğitim gibi en temel ihtiyaçlar yüzde 2,29’luk genel enflasyon rakamının hayli üzerinde bulunuyor!

Daha da spesifik bakarsak TÜİK’e göre sadece mart ayında dana eti yüzde 19,9 zamlanmış. Şarküteri ürünleri ve diğer et çeşitlerinde yüzde 15’lik fiyat artışı gerçekleşmiş.

Yumurtayı da yüzde 11’lik artışla bu tabloya dahil ettiğimizde vatandaşın proteine verecek parasının kalmadığını görürüz.

Bu durumda ilk 3 ayda TÜFE’nin kümülatif rakamı yüzde 12,2 seviyesine çıkarken vatandaşın başta gıda olmak üzere ağırlıklı tüketim kalemlerindeki zam oranı yüzde 20 civarına çıkmış görünüyor!

Önümüzdeki 3 ay boyunca da rahatlıkla 10 puanlık bir ek daha gelecektir bu tabloya.

Dolayısıyla şimdiden konuşulmaya başlanan temmuzda asgari ücrete zam yapılma zorunluluğu daha net biçimde ortaya çıkmakta.

Peki zam oranı ne olmalı?

İlk kriter elbette ki enflasyon oranı. Ama hangi enflasyon?

TÜFE’nin ilk 6 ayda yüzde 18-20 bandında gerçekleşme ihtimali kuvvetle muhtemel.

Çünkü Nisan-Haziran döneminde aylık ortalama yüzde 2 civarı bir enflasyonun kaydedilmesi beklentiler arasında öne çıkıyor.

Ancak teknik ifade ile manşet enflasyon dediğimiz bu rakamlar vatandaşın gerçek enflasyonunu yansıtmaktan uzak!

Nedeni basit?

Ve mesele sadece TÜİK’in veri topladığı noktalar da değil.


Tüketici TÜFE sepetinde yer alan 400’ün üzerindeki ürün ve hizmet kaleminin çoğunu tüketmiyor! İstese de tüketemiyor. Çünkü bütçesi elektrik, gaz, su ve telefon gibi zorunlu faturalarla gıda, giyim, sağlık ve eğitime gidiyor.

Tabi ki ev kendinin değilse bir de kira masrafı var.

Kısacası asgari ücretlinin TÜFE sepeti bambaşka! Ve bütçedeki ağırlıkları da bambaşka haliyle.

Neticede temmuzda yapılacak ücret zammının en azından gıda enflasyonu civarında olması büyük önem taşımakta.

Keza emeklilere ikinci 6 ay için yapılacak zam da bu kapsamda olmak zorunda.

HABERLER