Mehmet Emin Koşal
Mehmet Emin Koşal
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Zor zamanlarda kolay konuşmak

Konuşmanın susmaktan kıymetli olduğu günler.

Meşhur bir meseldir: “Doğru konuşanı dokuz köyden kovarlar.”

Biz onuncu köyün ikamesine talibiz öyleyse…

Geçen haftalarda yazdığım bir köşe yazısında bahsetmiştim, seçim startı verilince bazı stratejik hamlelerin olacağını ve peşi sıra istifaların geleceğini. Nitekim öyle de oldu.

Validen tutun da belediye başkanına, genel müdürlerden müşavirlere, genel sekreterler, emniyet müdürleri ve daha niceleri…

Bazılarının istifaları stratejik olsa da bu işi gerçekten isteyip istifa edenlerin sayısı da az değil.

Bir yanda böyle bürokratlar varken, bunun yanında “Ben Kemal geliyorum” çıkışını ciddiye alıp ona göre şekil alanlar da az değil.

Herkesin bir hesabı olduğu aşikar. Bu hesapların önümüzdeki günlerde daha da ayyuka çıkmasını ve seçim sürecinde herkesin safını belli etmesini bekliyorum.

Sosyal medya kullananlar bilir. Son günlerde sayfalarımız aday adaylarıyla dolup taşmış durumda. Adeta ışığı gören gelmiş. Özellikle bazı illerde metrekareye düşen aday adayı sayısı hiç de az değil.

Allah hepsinin yolunu açık etsin…

Son dönemlerde sıkça karşılaştığımız bir kavram var toplum olarak: “Yüzyılın en büyük…”

Yüzyılın en büyük felaketi, yüzyılın en büyük depremi, yüzyılın en büyük seli… Bunlardan sonra daha neler eklenir kestirmek güç.

Ben bu yazıyı yazarken deprem bölgesinde beklenen yoğun yağış, yüzyılın bir başka en büyük kavramını da bize öğretebilir…

Hazır bu kavramlara bu kadar alışmışız, ben de hem AK Parti özelinde hem de Türkiye genelinde 14 Mayıs seçimi için “yüzyılın en önemli seçimi” ifadesinin uygun olacağı kanaatindeyim…

Metrekareye düşen aday adayı sayısı çok olmasına rağmen AK Parti için durum çok da öyle görünmüyor. Kuruluştan bugüne en az başvurunun olduğu dönemdeyiz. Kalan dört gün neyi gösterir bilinmez ama bu atmosferde devam ederse listelerin de çok enteresan isimlerle dolacağı aşikar.

‘BİZİM ÇOCUKLAR SORUNSALI’

Her seçim öncesi AK Parti’de tartışılan bir kavram oldu “bizim çocuklar…”

İl başkanlığı, ilçe başkanlığı, meclis üyesi, kadın kolları, gençlik kolları, belediye başkanlığı, milletvekili seçimleri başta olmak üzere tüm bu kademelerde “sen dur, sen zaten bizim çocuksun” söyleminin çok ciddi zarar verdiği gözle görülür seviyeye geldi. Genel merkezin bu süreci nasıl yöneteceği merak konusu…

MÜTEAHHİTLER Mİ MÜCAHİTLER Mİ?  

AK Parti seçmeni arasında konuşulan ve çokça merka edilen başka bir sorun. Listeler müteahhitlerle mi dolacak, yoksa çıkış noktası dava olan mücahit ruhlu dava adamlarıyla mı dolacak?

Seçmenin özellikle cevabını beklediği başka bir soru olacak.

18 yaşında Porsche hayali kuran ve Starbucks tarzı kafelerde muhafazakarlık kasan gençler mi, yoksa canını dişine takıp sabaha kadar bayrak asan, her kapıyı çalan ve bu davada bir taşı bir taşın üstüne koymak için ailesinden, işinden, aşından vazgeçenler mi listeye girecek gibi sorular da süreç sonunda cevabını bulacak…

ANKARA YOLCUSU KALMADI  

Bizim yaş skalasında duymayanın kalmadığı bir klasikten bahsetmek gerekiyor galiba: “Ankara’da dayısı olmak!..”

Normal günlük hayattaki işlerde sıklıkla kullanılan bu söylem özellikle seçim süreci öncesi çokça kesim tarafından dillendiriliyor.

El kol ilişkisiyle bir yerlere gelmeye çalışan, bir dikili fidanı bile yokken bahçeye talip olanların hikayesinin özeti aslında.

Sürecin başladığı açıklamasından sonra Ankara’ya uçmayan kalmadı galiba.

Kapalı kapılar ardında yapılan onlarca görüşme. Bir de bu işi de ranta çevirip bazı aday adaylarından faydalanan tipler…

TEMAYÜLDE NEYE MEYLEDİLECEK?  

AK Parti’nin olmazsa olmazlarından biri de teşkilat yoklaması. Aday adayları başvurusu bittikten sonra teşkilat içinde yapılan yoklama son dönemlerde eski öneminden çok uzakta.

Sürecin başlamasıyla beraber, kapalı kapılar ardında onlarca görüşme meydana geliyor. Kafeler, bürolar en yoğun günlerini bu zamanlarda yaşıyor. Delegelerin meylettiği öncelikler değişkenlik gösteriyor. Hayatı boyunca parti önünden geçmeyen bazı şahısların temayül yoklamasından çıkması bunun en büyük kanıtı.

Sonuç olarak “bir çok soru”nun cevabını ve “bir çok sorun”un çözümünü beklediği tarihin en önemli seçiminin arifesinde, AK Parti genel merkezi nasıl manevralar yapacak hep birlikte göreceğiz.

Açıklanacak listelerde parti önünden bile geçmeyip el kol ilişkisiyle kendine yer bulanlar mı olacak, yoksa bu partiye hayatını veren, adayanlar mı yer bulacak; her fırsatta partiyi eleştirip birilerine şirin görünmeye çalışanlar mı aday olacak, yoksa her fırsatta ve ortamda partisini ve davasını savunanlar mı yer bulacak ve en önemlisi kaderi kirlenmek mi, yoksa arınmak mı olanlar bu mücadeleyi kazanacak; hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Umarım listeler açıklandığında konuşulan sadece samimiyet olur.

Para, dayı ve farklı ilişkilerin konuşulacağı listelerin partiye vereceği zararı kestirmek çok da zor değil.

Selamete varmayabilir her iş, bazı işler mahşere kalır” sözünün duyulmayacağı bir süreç olması ümidiyle…

HABERLER