Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

2023’ten daha iyi ol yeter!

2023’ü nihayet geride bırakıp 2024’ün daha iyi bir yıl olması umuduyla yaşayacağımız bir gün kaldı geriye.

Ha gayret…

Bitti bitiyor. Bakalım yenisinde bizi neler bekliyor…

Çünkü en son 2022 yılını, yaşadığımız ekonomik buhranın da neticesinde, ‘Bitsin artık bu eziyet’ diyerek uğurlarken, 2023’ün hemen başında büyük bir deprem felaketi ile karşılaşacağımızı tahmin edemezdik elbette.

Canımızın 2022’den çok daha fazla yandığı bir yıl oldu 2023…

Bir yandan asrın felaketi, bir yandan ülkemizin genel geçer yoksulluk hali…

Hiç öyle söylendiği gibi uçup kaçmıyoruz ayrıca, hiçbir ülke de bizi kıskanmıyor…

Şimdiye kadar bize vaat edilenler ise bu yıl da havada kaldı…

Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğimiz vaadi dünyanın ilk 20 ekonomisi arasına da giremememizle sonuçlanıyordu az kaldı. Şimdilerde Türkiye 17. sırada.

Kişi başına düşen milli gelirimiz 25 bin dolar olacaktı. Baktılar olmadı, seçimlerden önce hedef 17 bin 500 dolar olarak güncellendi. Reelde bu rakamların vatandaşın evine girmediğini hepimiz biliyoruz sanırım…

Avrupa’da vizesiz gezecektik. Hani öyle bir ülke olacaktık ki, Avrupa Birliğine kabul edilmemiş Avrupa Birliği üyesi gibi vatandaşlarımız dünyanın pek çok ülkesinde vizeden muaf olacaklardı. Gerçekte vizelerin reddedilme oranlarının iki kat arttığını, vize başvurusu için randevu alma süresinin dahi bir aya kadar uzadığını eli kolu yurt dışında olan herkes biliyor sanırım…

İşin adalet kısmına girmek bile istemiyorum, çünkü bu kısma girmeyi zaten kimse istemiyor. Kısaca söylemek gerekirse en son yargıda rüşvetin belgeleri yayınlanıyordu. Adaletin olmadığı yerde adalete güvenmesi gereken yatırımların da yapılmıyor olmasını ben gayet normal karşılıyorum. Sizi bilemem tabi…

Gelelim ihracat meselesine…

2023 yılında ihracatın 500 milyar dolara çıkarılacağı söyleniyordu. Dövizi bu kadar baskıladıkları bir ortamda, hiçbir ürün kendi değerini bulamazken ve işçiliklerin dövize oranı geçtiğimiz yıllara kıyasla büyük bir fark oluştururken, hedeflere ulaşmak pek mümkün görünmüyor…

Sağlıkta reform yapıyorlardı. Adına da ‘Beyaz reform’ demişlerdi. Öyle bir reform yaptılar ki, doktoru gören hasta tabiri caiz ise ‘takkesini gökyüzüne atıyor’ uzmanlık alanlarında randevu bulabilmek için ya yüksek mertebelerden bir tanıdığınızın olması gerekiyor ya da çok büyük bir sabrınızın. Çünkü randevular üç-beş ay sonrasına verilebiliyor ancak. Altını çizmek istiyorum, bu durum yaşamak için zamanla yarışan kanser hastaları için dahi farklı işlemiyor maalesef…

Kadına şiddetin bitirileceği, her öğretmene 20 öğrenci düşeceği, hızlı internetin ülkenin en ücra köşelerine dahi yayılacağı, tarihi dokunun korunacağı, yurtlarda tek ya da üç kişilik odaların olacağı gibi vaatlerin de üzerini bir kalemde çizmek lazım. Çünkü hiçbiri gerçekleştirilmedi…

Yepyeni bir yılı kucaklıyoruz önümüzde böyle bir tabloyla…

Ne diyebilirim ki; sevgili 2024, 2023’den daha bir yıl olmanı yürekten temenni ederim

YEREL SEÇİM ÇETİN GEÇECEK 

Yılın son günlerinde önümüzdeki yerel seçimlerin, genel seçimlerden de sert bir atmosferde geçme ihtimalinin altı kalın kalın çizildi Bursa’da. Önce Nilüfer Belediyesi’ne kötü karne verdik babında afişler dağıtıldı.

Bahsettiğim afişe sert tepki gösteren Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Siyasi centilmenliğe hiç yakışmayacak hareketlerle karşı karşıyayız. Bu sabah Nilüfer’in dört bir köşesinden bize iletilen fotoğraflarla güne başladık. Kimliği belirsiz kişiler tarafından Nilüfer’de pek çok yerde, belediyemizi karalayan el ilanları dağıtıldığını öğrendik. Sözde bir karne hazırlayıp ‘Nilüfer Belediyesi sınıfta kalmıştır’ yazarak halka dağıtmak bir seçim kampanyası olamaz. İmzasız dağıtılan bu bildiriler siyasetin ne kadar çirkinleştirildiğinin de göstergesidir. Bu girişimleri kınıyoruz” diyerek AK Partili rakiplerini işaret ederken, AK Parti cenahından ise afişlerin CHP’nin kendi iç mücadelesi neticesinde birbirine rakip olan taraflarca hazırlandığı iddiası atılıyor ortaya…

Afişleri kimin hazırlattığı belli değil, zaten tam da bu nedenle hangi siyasi mücadele mecrasının sonucu olursa olsun, centilmence bir tutum olmadığı gerçeğini vurgulamak gerek. Ortada bir iddia varsa, iddia sahibinin de olması gerekir ki, mücadele olabilsin…

Tabii Erdem’in AK Partili rakiplerini işaret etmesinin önemli bir nedeni var, gece afişler dağıtılırken, birkaç saat sonrasında da Nilüfer Belediyesi’nin vatandaşı bilgilendirmek maksadıyla kullandığı led ekranlar söküldü yerinden.

Bu kez icraatın sahibi belli; Bursa Büyükşehir Belediyesi

Panoların kaldırılma nedeni; kent estetiği.

Nilüfer Belediyesine hızla yanıt veren Bursa Büyükşehir Belediyesi ise kanunda ‘Büyükşehir sorumluluğundaki alanlara ticari reklam amaçlı pano konulamaz. Kamu yararına bilgilendirme ve tanıtım amaçlı çalışmalar gibi ticari gelir getirmeyen hizmet sunumu yapılan iletişim panoları için Büyükşehir Belediyesi’ne başvuru yapılarak, izin verilmesi halinde konulur’ şeklindeki bölüme işaret ederek, ‘Bizden izin alınmadı!’ açıklamasında bulunuyor.

Nilüfer Belediyesine defalarca uyarıda bulunulduğuna dikkat çekiliyor ve ‘215 izinsiz tanıtım elemanı arasında yer alan 16 led ekranı kaldırdık’ deniliyor.

Reklam amaçlı kullanılmayan, vatandaşı bilgilendirme amaçlı kullanılan panolar, estetik amaçlı kaldırılıyor olabilir, bunu kabul de edebiliriz, ama Erdem’in iddia ettiği gibi yan yana duran iki panodan Nilüfer Belediyesi’ne ait olan kaldırılırken, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan duruyorsa burada bir adaletsizlik vardır. Aynı alana Bursa Büyükşehir Belediyesi ekran koyabiliyorken Nilüfer Belediyesine ekran koyma izninin verilmemiş olmasında da bir adaletsizlik vardır.

Normalde Nilüfer Belediyesi AK Partili bir belediye olsaydı, iki belediye arasında reklam panosu, bilgilendirme ekranı gibi konuların lafı dahi olmazdı. Şimdi de olmamalı bence. Centilmenlik, empati bunu gerektirir.

Çünkü Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı sadece AK Parti’li belediyelerin hakim olduğu ilçelerin değil, tüm Bursa’nın Belediye Başkanıdır. Yıldırım’a, Osmangazi’ye, Karacabey’e nasıl empati ve muhabbetle yaklaşılıyorsa, Nilüfer’e ve Nilüfer’de yaşayanlara da aynı empatinin ve muhabbetin duyulması gerekmektedir.

Konu zaten pek çok açıdan davalık ve Nilüfer belediyesi hukuki yollardan hakkını aramaya devam edecek. Karar yüce Türk adaletinin olacak elbette.

Biz de yerel seçimlerin pek sert geçeceğine hazırlamalıyız kendimizi…

 

 

 

HABERLER