Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Sahada top çevirmek Marmara’yı kurtarmaz!

Küçüklüğümüzde minibüslere doluşup dolmalar, börekler eşliğinde günübirlik piknik yapıp denize girmek hayaliyle yollarına düştüğümüz Marmara Denizi kıyıları artık kendi kirimizde serbest sitil yüzdüğümüz bir su birikintisi malum.

Koskoca denizi böyle iğrenç bir tarifle anmak da istemem, ama durumun vahametini vurgulamak için yaptığımız teşbihte hata olmayacağı kanaatindeyim.

Bundan bir süre önce yazmıştım, Marmara Denizi’nin büyük bir foseptik çukuru olarak kullanıldığını.

Durum değişmedi elbette.

Şu süsleyip püsleyip büyük bir teknolojik gelişmeyi alıp ülkeye getirmişler gibi bize ‘derin deşarj’ adıyla tanıtılan işin özünün evsel atıkların denizin içine hemen kıyıdan değil de daha derinden boşaltılması anlamına geldiğini çözdüğümden beri bu konu hakkında söylenen her şeyi büyük bir şüphe ile dinleme alışkanlığı edindim.

Çabanıza sağlık…

Bu şüphecilik sayesinde Marmara Denizini kirleten önemli su akıntılarından olan Nilüfer Çayının bir kanala alınması projesi sunulduğunda da işin içinde temizlikten ziyade gizleme anlamının ön planda olduğu hissiyatına kapılmıştım.

Bugünse Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen ‘Marmara Denizi’nde Müsilaj ile Mücadele’ başlıklı toplantıya katıldım.

Görüldüğü üzere konuyla ilgili tüm masalarda varız…

Geçtiğimiz günlerde Bursa’yı ziyaret eden Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum belediyelere söz verdikleri arıtma tesislerini yapmaları talimatını iletmişti hatırlarsanız, bunun karşılığında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in bazı talepleri olmuştu Bakan Kurum’dan. Bahsi geçen taleplerle ilgili bir gelişme olmamış ki, Bozbey konuyu bir kez daha dile getirdi;

“Biz Sayın Bakana taleplerimizi ilettik; belediyeler olarak ileri biyolojik arıtma tesisi kurarız, ancak yer tahsisi konusunda bize destek olun. İkincisi dövizle değil, TL üzerinden gerekirse faizsiz borçlanmayı talep ediyoruz. Halen de bu taleplerimizi yeniliyoruz”

Taleplerin şimdilik karşılık görmediği ortada…

Marmara Denizine bundan sonrasında temiz su verilmesi için gereken biyolojik arıtma merkezlerinin kurulması 186 milyar liraya mal olacak.

Bu rakamı bir ya da birkaç belediyenin kendi bütçesinden karşılaması mümkün değil!

Normalde biyolojik arıtma tesislerinin yapım süreci devlet bankalarından faizsiz kredi ya da yurt dışından düşük faizli, belki faizsiz kredi bulmak biçiminde ilerlemeli. Gelin görün ki, devlet bankaları CHP’li belediyelere kredi vermiyor. Konuyu bizzat CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek’in konuşmasından öğreniyoruz.

Yurt dışından çevreci örgütlerden falan bir biçimde kredi bulalım desek o yol da şöyle tıkanmış;

Yurt dışından kredi kullanmak isteyen belediyeler kendileri ve iştirakleri için SGK ve vergi dairesi gibi kurumlardan borcu yoktur yazısı alarak Maliye Bakanlığına müracaat edecekler, bakanlığın onayı söz konusu olursa, Çevre Şehircilik Bakanlığına başvuracaklar ve nihayet tüm bu olasılıkları bir araya getirebilirlerse uluslar arası piyasalarda kredi arayışına girebilecekler”

Bunun adına ipe un sermek derler…

Hadi ipe unu serdin, biyolojik arıtma tesisi yapmıyorsun, yapmıyorlar diye eleştiriyorsun, yapın diye talimat veriyorsun, yapamayacaklarını sen de biliyorsun, peki sen ne yapıyorsun?

Derin deşarj!

Bir de kanal içine alma meselesi var yazının başında belirttiğim.

Kısacası sahada top çevirmek Marmara Denizi’ni kurtarmaz el ele verip çalışmak, çözüme ulaşmak mecburi…

HABERLER