Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ulaşımı çözdüm; yayalaşıyoruz…

Bursalı en çok yol yapım haberlerine sevinir. En çok yeni yol haberleri okunur gazetelerde. Yeni bir yolun yapılması, yeni bir kavşağın plana alınması, yeni bir batçık ya da köprülü çıkışın inşası bu şehrin insanının havalara uçmasına sebeptir.

Trafik konusunda İstanbul ile yarışan şehrin tek merkezli ve tek ana arterli yol düzeni nedeniyle her türlü ulaşım alternatifi bir şenlik havasında kabul edilir buralarda.

Yeni ulaşım alternatifleri düşünmeyen, mesela yol yapmayan, kavşak açılışında boy göstermeyen, cadde genişletmeyen yerel yöneticiler de hizmetten kaçan insan ilan edilir.

Yaşanan trafik sorununa çözüm olarak akıllarda tek bir ihtimal var; çünkü yol yapmak, daha fazla yol yapmak, alternatif güzergahlar üretmek, daha fazla alternatif rota oluşturmak…

Gelin görün ki, dünya bu aşamayı çoktan geride bıraktı…

Tüm gelişmiş ülkelerde trafiğin çözümünün trafiğe çıkan araç sayısını azaltmak, toplu ulaşımı, yayalaşmayı, alternatif ulaşım araçlarını özendirmek olduğu hususunda bir sessiz anlaşma mevcut.

Aklın yolu bir…

Adamlar yol yapmak yerine şehrin başka ihtiyaçlarına yatırım yapıyor, bir diğer taraftan da toplu ulaşımı bir ağ gibi şehrin en kılcal damarlarına kadar taşıyor…

Hatırlarsınız belki, göreve geldiği ilk günlerde düzenlediği basın toplantılarında trafiğin çözümünün trafiğe çıkan araç sayısını azaltmaktan geçtiğini dile getirdiğinde hizmet yapmaktan kaçınmakla itham edilmişti Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey.

Geçtiğimiz günlerde dahil olduğu TR Düşünce Kulübü’nün çaylı simitli toplantısında da trafikten bahsederken konu aynı noktaya geldi.

“Trafiği yol yaparak değil, yayalaştırmayı ve toplu ulaşımı artırarak çözebilirsiniz. Dünya bu sorunla böyle başa çıkıyor” dedi başkan. Sonra da salonda kaç kişinin toplu ulaşımla toplantı alanına geldiğini sordu.

Yanlış hatırlamıyorsam benimle birlikte toplu ulaşım kullanan 6 kişiydik!

Toplu ulaşımla seyahatin altındaki arabanın markasını bir kişilik etiketi gibi kodlayan toplum için tam bir fakirlik ifadesi olduğundan pek az sevilen, neredeyse hiç tercih edilmeyen bir ulaşım biçimi tüm ülkede. Benzeri bir durum elbette Bursa için de söz konusu.

Bu bakış açısıyla yıllardır yoğrulan ve ulaşım arterleri örülmeye çalışılan koskoca bir ülkenin içindeki koca Bursa’nın hızlı bir toplu ulaşım ağına sahip olması elbette mümkün değildi. Mümkün de olmamış zaten.

Şehrin ilçelerini birbirine bağlayan hızlı ulaşım ağları olmadığı gibi, toplu ulaşımı da daha ziyade bahsettiğim tek ana arter üzerine konumlandırdığımızdan işler iyice sarpa sarıyor.

Oysa özelde Bursa’yı, genelde tüm ülkeyi ulaşım konusunda planlayanlar işlerine toplu ulaşımla, bisikletle, yürüyerek gidip gelen insanlar olsaydı. Karar veren koltuklarda oturanlar; camları simsiyah, yoldan, belden, vatandaştan uzak arabalarında kışın üşümesinler, yazın terlemesinler diye sürekli çalışır halde tutulan bilmem kaç beygir gücündeki motorun verdiği ihtişamla yol almasaydı, bence çok daha iyi, çok daha planlı, çok daha karmaşadan uzak bir ulaşım ağımız olurdu.

İşine yürüyerek gidip gelen bir yöneticinin yürüme yollarını düzenlememesi mümkün olmazdı. İşine toplu ulaşımla gidip gelen bir yöneticinin, toplu ulaşımın en kılcal hücrelere kadar ulaşmasındaki hassasiyeti bilmemesi, bu işin yazını kışını düşünmemesi mümkün olmazdı. İşine bisikletle gidip gelen bir yöneticinin, şehrin tüm arterlerinde mutlaka bisiklet yolu yapılması gerektiğini, bisiklet kullanıcıları için özel trafik kuralları geliştirilmesinin şart olduğunu, bisiklet kiralama noktalarının ulaşımın can damarı olacağını bilmemesi mümkün olmazdı.

Demek odur ki, Başkan Bozbey’i ‘Yol yapmıyor’ diye eleştirmek hiç mantıklı değil, ancak şehrin ulaşım ihtiyaçlarını tecrübe etmek adına tebdili kıyafetle yaya olarak, toplu ulaşımda, bisikletle tecrübeler edinip sahaya yansıtmasını beklemek hakkımız…

HABERLER